Belediye-İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Kemal Çavuşoğlu ile Akdeniz Manşet Gazetesi okuyucuları için sendikacılık ve faaliyetlerini görüştük
Güçlü ve ayağı yere basan
“Hedefimiz üyemiz olan bütün arkadaşların hakkını ve hukukunu korumaktır” diyen Çavuşoğlu, “Örgütsüz hiçbir işçi, kimse kalmasın diye örgütlü toplumdan yanayız. Örgütlü toplum güçlü ve ayağı yere basan, bilinçli toplumdur. Örgütlü olmaktan yanayız. Toplu iş sözleşmeleri adaletin terazisi gibidir” dedi.
E.A.Sendikacılık hayatınız nasıl başladı? Nasıl sendika başkanı oldunuz kısaca anlatır mısınız?
K.Ç. Ben sendikanın içinde olmadığım dönemde işçiyim. 1995 yılından bu yana, yanımda kendi çalıştığım arkadaşlarımın hakkını her zaman savunmuşumdur. İşçinin hakkını koruyup, gözeten bir anlaşışa sahibim. Taraf olan birisi değilim. Bu tutumum beni şube başkanı yaptı. En büyük amacımız insanların sağlıklı bir ortamda çalışmasıdır. İnsan Hakları Kurulu’nda da varız. Söz konusu insan haklarıysa işçilerin ekonomik anlamda iş kaygısı yaşadığı, asgari ücret kaygısı sorunları vardır. Her zaman şundan yanayım, işçi işçiliğini sendikacı sendikacılığını, belediye başkanları da belediye başkanlığını iyi bilmeli. Belediye başkanları seçilip gelirken o ile ya da ilçeye hizmet etmek için geliyor. Emekçilerle uğraşmak yerine onların hakkını korumalı. Devlet memurlarını 65 yaşı doldurmadan emekli yapamıyorsunuz. Ancak işçi olunca baskılar ve tehditlerle iş akitleri fesih edilebiliyor. Bunu sık sık görüyoruz. İnsanların zorla iş hadleri fesih edilerek emekliliğe zorlanıyor.
E.A. Nedir sendika neden sendikalı olmalıyız?
K.Ç. İşçilerin, çalışma yaşamına ilişkin sorunlarını çözmek, ortak çıkarlarını ve haklarını korumak, geliştirmek için kurdukları örgütlere sendika denir. Sendika, işçilerin ekonomik ve demokratik örgütleridir. Sendika, diline, dinine, rengine, siyasi görüşüne bakmaksızın bütün işçileri kapsayan bir kitle örgütüdür. Sendika, sadece işçilerin örgütü olduğu için bir sınıf örgütüdür. Devlete, siyasi iktidara, partilere karşı bağımsız bir örgüttür. Sosyal haklara sahip olmak isteniyorsa sendikalı olmaktan başka yol yok. Eşit işe eşit ücret ve insanca yaşanacak bir ücret almak sendikalı olmakla gerçekleşir.
E.A. Sendika üyesi ile sendika üyesi olmayan kişiler arasında ne fark vardır?
K.Ç.Kadrolu ile kadrosuz işçi gibi düşünün sendikalı olmak ve sendikasız olmak arasında epey fark vardır. Biz 25 yıldır çalışıp 39 lira yevmiye alan işçiyi gördük. Bu ülkede sendikalılığı ya da sendikasızlığı tartışmak için aslında biraz geç kaldık. Neden derseniz; deve gibi her yerimiz kambur. Ülkemizde ölümü gösterip sıtmaya mahkum edilmemeli insanlar.
Seçilen milletvekillerimizin de ceylan derisi koltuklara gittiği zaman vatandaşı unutmaması lazım. Bütün siyasi parti milletvekillerine sesleniyorum. Lütfen seçildikleri zaman unutmasınlar insanları sorunlara çözüm odaklı olsunlar. Taşeronda çalışan işçilere ise bazı belediyeler ücreti yüksek tutabilir. İşçi sınıfı kendini sorgulamalı, kendine çocuğunun rızkına katkı koyan hangi siyasi parti olursa olsun ona destek olmalı.
E- A. Belediye-İş Sendikası hangi iş kollarında sendikalı ve sayınız ne kadardır?
K.Ç. Antalya’da 20 belediye var. Bu 20 belediyenin 15 tanesinde örgütlüyüz. Taşeron işçilerle birlikte üye sayımız 7 bin civarıdır. Örgütlenme çalışmalarımız devam etmektedir.
E.A. Peki, Antalya’da sendikalara karşı baskı ve tehditler var mı?
K.Ç.Zaman zaman oluyor. Protestolarla basın açıklamalarıyla defalarca söyledik. Bizim iş kolumuz siyasi bir iş kolu. Hangi belediye işçiye MOBBİNG uygularsa biz sendika olarak karşısındayız.
E.A. Önceden ve bugün arasında sendikacılık değişti mi ne farklar var?
K.Ç. Çok eskiye gitmeye gerek yok aslında. 12 Eylül sendikacılığın üzerinden buldozer gibi geçtiği için insanlar bile tedirgin olmakta. Oysaki sendika toplu iş sözleşmesi, örgütlü toplum disiplini düzeni getirir. Toplu iş sözleşmesi yani oradaki bulunan maddeler tamamen işvereni de korur. Bu bir denge getirir. Toplu iş sözleşmeleri adaletin terazisi gibidir. Disiplini, denetimi sağlar vergi kaçakçılığını önler. Denetim mekanizmasını hayata sokar. İşçi arazide çalışan kişidir. Bu işçi taşerondur ya da kadrolu işçidir. Yolda yürüdüğü, hastaneye gidebildiği, işine gittiği asfaltı döken yine o işçidir. Bu insanları ötekileştirmemek gerekir. Belediye başkanlarının alın terine, emekçiye önem vermeleri gerekmektedir. İşçileri onurlandırmak lazım.
E.A. Hedefleriniz arasında neler var?
K.Ç. Hedefimiz üyemiz olan bütün arkadaşların hakkını ve hukukunu korumaktır. Örgütsüz hiçbir işçi, kimse kalmasın diye örgütlü toplumdan yanayız. Örgütlü toplum güçlü toplumdur, ayağı yere basan toplumdur. Bilinçli toplumdur. Örgütlü olmaktan yanayız. Önemli olan örgütlenmek bilinçli olmak güçlü olmak.
E.A. Devletten beklentileriniz nelerdir?
K.Ç. Kamuda çalışan taşeronlar kadroya alınmalı. Kıdem tazminatı olayının tamamen kaldırılması gerekmektedir. Avrupa’daki sendikacılığa yetişmemiz çok zor. Burada takım tutar gibi siyasi partilere yanaşıyoruz. Burada ısrarla söylüyorum yanlışı yapan kendi siyasi partin bile olsa yanlış, doğru yaptığı zaman da doğru diyebilmelisin. Sendikacı olarak işimize sahip çıkmalıyız. Taşeron işçisinin kaderi saç teli gibi iki dudak arasına bağlı. Kadrolu işçilerin zulme zorlanması bizleri derinden üzüyor, yaralıyor. Günümüzde insanları ekmeksiz aşsız bırakmak kul hakkıdır. Ben belediye ayrımı hiçbir zaman örgütlü olduğum yerde yapmadım.
E.A. İş kazaları ile ilgili neler söyleyeceksiniz? Okuyucularımıza bir mesajınız olacak mı?
K.Ç. Bizde sık sık iş kasaları yaşanmaktadır. İş kazalarının en çok sendikasız ve örgütsüz işyerlerinde olduğunun altını çizmek istiyorum. Ölümlü iş kazalarının büyük bir çoğunluğu örgütlenmenin olmadığı sendikasız işyerlerinde meydana geldiği araştırması yapılmıştır. Bu yüzden iş kazaları maalesef Türkiye’nin büyük bir ayıbıdır. Ülkemizde para gidecek diye daha fazla para kazanmak uğruna işçiler görmezden gelinmektedir. İş güvenliği ile ilgili belli tedbirleri almıyorlar. Bu iş kazası değil, iş cinayeti oluyor. Ben de diyorum ki iş kazalarının olmadığı, şehitlerin gelmediği huzurlu mutlu Cumhuriyetin temel değerleri ile oynanılmadığı Atatürk ilke ve inkılâplarının doğrultusunda yaşadığımız bir sistemde hep beraber yaşayalım diyorum. Herkesin yeni yılını kutluyor, sağlık, huzur ve barış dolu günler diliyorum.
Kemal Çavuşoğlu kimdir?
Çavuşoğlu, evli iki çocuk babası. 2010 yılında sendikaya şube başkan yardımcısı olarak girmiş, daha sonra şube başkanı olarak seçilmiş.