Bergama Kralı Attalos, “Bana yeryüzündeki cenneti bulun” dedi, savaşçıları Antalya’yı buldu. Sayısız medeniyete ev sahipliği yapan ve Osmanlı’nın son dönemlerinde bağımsız sancak olan Antalya’yı bugünlere, çoğu sadece isimden ibaret çok sayıda şehremini getirdi
M.Ö. 158 yılında Bergama Kralı II. Attalos, krallığının egemenlik sınırlarını genişletmek ve yeni liman şehirleri kurmak amacıyla akıncılarına, “Gidin, bana bu yeryüzü üzerinde öyle bir yer bulun ki bütün kralların, bütün hükümdarların gözü kalsın. Öyle bir yer bulun ki hiç kimse gözünü oradan ayıramasın. Gidin bana yeryüzünün cennetini bulun” emrini verir. Akıncılar, bu emirle işin zorluğunu, bir anlamda, olmazlığını bile bile yola koyulup, diyar diyar dolaşır. Haftalarca, aylarca adım atmadıkları yer kalmaz ancak krallarının istediği gibi bir yeri bulamazlar. Ta ki bir gün bugün Çubuk Beli diye anılan yolu aşıp Toroslar'ın eteklerinde, çamların arasından Akdeniz'in büyülü bir akşamına tanık oldukları ana kadar…
Cenneti akıncılar buldu
Tepeleri karla kaplı Beydağları, el değmemiş ormanlarının yeşilliği, batan güneşin tutuşturduğu gümüş kıyılar ve denizin o çividi mavisi karşısında, solukları kesilen akıncılar Toroslar'dan aşağıya indikçe, dünya cenneti bir ovanın rengarenk bereketiyle sarmalanırlar. En sonunda bugünkü Antalya kentinin bulunduğu yere geldiklerinde karşılarına çıkan eşsiz doğal güzellik karşısında cenneti nihayet bulduklarını görürler. Dörtnala Bergama'ya dönen akıncılar, kralın huzuruna varıp, “Emriniz üzere cenneti bulduk” derler.
Attaleia’dan Antalya’ya
Kral Attalos, akıncılarının 'cennet' dedikleri yeri bir de kendi gözleriyle görmek ister. Akıncılar yine öne düşer ve Attalos’u ordularıyla birlikte buldukları ‘cennete’ getirir. Bugünkü Antalya'nın bulunduğu yere vardıklarında Kral Attalos da cennete geldiğini kabul eder ve burada derhal büyük bir kent kurulması emrini verir. Bergamalılar kısa zamanda görkemli bir kent kurar ve bu kente, Kral Attalos'a izafeten 'Attaleia' ismini verirler. Kent, Bergamalıların elinden çıktıktan sonra da bu isimle anılır. Türkler gelip buraya yerleştikten sonra ise 'Attaleia'nın adı sırası ile Stelai, Satalya, Adalya ve Antalya olarak değişir.
Osmanlı’da bağımsız sancak
Daha sonra Roma Devleti’nin hakimiyeti altına giren Antalya 1207’de Selçuklular tarafından Türk topraklarına katılır. Anadolu Beylikleri devrinde ise Teke Aşiretinin bir kolu olan Hamitoğulları’nın egemenliğine girer. Teke Türkmenleri, Türklerin eski yurdu bugünkü Türkmenistan’da da nüfus olarak en büyük boylardan biridir. XI. yüzyılda bir kısmı buraya gelmiştir. Bugün Antalya’nın kuzeyi ile Isparta ve Burdur’un bir kısmı olan Göller Bölgesi’nin bir adı da Teke yöresidir. Osmanlılar zamanında Anadolu eyaletine bağlı Teke sancağının merkezi, şimdiki Antalya il merkezidir. O yıllarda buraya Teke sancağı denirdi. İlin şimdiki adı ise aslında antik çağdaki adının biraz değişmiş şeklidir ve Cumhuriyet döneminde verilmiştir. İdari bakımdan Konya’ya bağlı Teke Sancağı’nın merkezi olan Antalya, Osmanlı imparatorluğunun son yıllarında bağımsız sancak haline getirilir.
Türk turizminin başkenti
Günümüzde, doğal güzellikleri, iklim yapısı ve küçüklü büyüklü yüzlerce konaklama tesisi ile dünya turizminde önemli bir destinasyon olan ve Türk turizminin başkenti olarak kabul edilen Antalya tarihi boyunca bir çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Akdeniz’in Rivierası, bu süreçte bilinen bilinmeyen bir çok kişi tarafından yönetilmiş, bunlardan kimi kalıcı izler bırakırken, kiminin ise kayıtlarda sadece adı kalmıştır. Bu yazı dizimizde bunları, yani Antalya’yı yönetenleri anlatmaya çalıştık. Ulaşabildiğimiz ölçüde bu yeryüzü cennetini yöneten belediye başkanlarının kim olduklarını, neler yaptıklarını veya yapamadıklarını aktarmak istedik.
İlk başkanlar muhasebeci
Mevcut tarihi kayıtlara göre turizmi kadar tarımıyla da ülke ekonomisinin lokomotif kenti olan Antalya’nın bilinen ilk belediye başkanı Osmanlı’nın son dönemlerinde görev almış olan
Muhasebeci Abdullah Efendi. Abdullah Efendi 1868–1872 yılları arasında Antalya Belediye Başkanlığı görevini yürüttü. Osmanlı Devleti’nde modern anlamda belediye teşkilatı 1864 yılında çıkarılan Vilayet Nizamnamesi ve ardından yapılan yeni düzenlemelerle birlikte ‘Şehreminlik’ adıyla kurulmuştu. Yapılan düzenlemelerle ülkenin tamamında kurularak yaygınlaştırılan belediye teşkilatı, Antalya’da ilk kez 1868’de oluşturulmuştu. Bu dönemde, belediye başkanlığı görevini liva muhasebecileri üstlenmişti. Bu nedenle Antalya’nın ilk belediye başkanı da liva muhasebecisi Abdullah Efendi olmuştu. 1868 yılında Antalya’da belediye meclisi de kurulmuş ve meclis üyeleri; Cemal Bey, Ahmet Pertev Efendi, Hüseyin Ağa, İbrahim Ağa, Hacı Loka, Hacı Bani, Hacı Konstanti Ağa, Hekim Sinyor Matiyasi ve Kâtip Süleyman Efendi’den oluşmuştu.
Sermaye 200 bin kuruş
Antalya’nın ikinci ‘Şehremini’ de yine muhasebeciydi. 1873-1879 tarihleri arasında belediye başkanlığı yapan Muhasebeci Ahmet Şakir Efendi döneminde belediye meclis üyeleri şu isimlerden oluşuyordu: Mustafa Efendi, Yusuf Efendi, İsmail Efendi, Mehmed Efendi, Kiryoko Efendi, Vasil Efendi, Anaştaş Efendi, Tabip İstanlos Efendi ve Kâtip Seyit Efendi. Ardından da Hacı Mehmet Said Efendi göreve geldi. 1880–1887 tarihleri arasında görev alan Hacı Mehmet Said Efendi’nin belediye başkanlığı döneminde, Antalya Belediyesi’nin sermayesi 200 bin kuruştu ve belediye meclisi üyeleri şu isimlerden oluşuyordu: İsmail Efendi, Hacı Luka, Hacı Vasili, Hacı Kiryoko, Hasan Efendi, İbrahim Efendi, Hasan Fehmi, Belediye Tabibi Macaraki, Ser-mühendis Tosun Efendi, Ser-mimar Nikola Usta.
Muhasebeciden tüccara
Belediye yönetiminde muhasebeciler döneminden sonra ilk belediye başkanı Antalya’nın önde gelen tüccarlarından olan Ömer Lütfü Efendi’ydi. Üç farklı dönemde Antalya Belediye Başkanlığı yapan Ömer lütfü Efendi ilk olarak 1888 yılında koltuğa oturdu. İki yıl sonra yani 1900’de yerini Dizdarzade Rıza Bey’e bırakmış, 1906’da tekrar belediye başkanı olmuştu. Ancak bu defa da Meşrutiyet’in ilanıyla Mutasarrıf Hüsnü Efendi tarafından görevinden alındı. Ömer Lütfi Efendi son olarak 1916 ile 1919 yılları arasında belediye başkanlığı görevinde bulundu.
Antalya’da Mızıkai Hümayun
Antalya’nın beşinci belediye başkanı ise 1900-1906 tarihleri arasında görev yapan Dizdarzade Rıza Bey’di. Belediye başkanlığı döneminde Antalya Gureba Hastanesi (Memleket Hastanesi) hizmete açıldı. Dâhiliye pavyonu ve eczane binaları olan yirmi yataklı hastanenin ilaçları Belediye Eczanesi’nden, erzağı ise günlük olarak bakkallardan alınıyordu. Dizdarzade Rıza Bey’in belediye başkanlığı döneminde Antalya Mızıka-i Hümayun da kuruldu. İstanbul’dan getirtilen müzik hocasının desteğiyle oluşturulan Mızıka-i Hümayun haftada iki kez Antalyalılara konser veriyordu. Bu dönemde belediye bünyesinde on kişilik mızıka takımı bulunuyordu.
Yazı Dizisi: Yunus ERDOĞAN