Turizm İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu, Rusya ile yaşanan uçak krizinin ardından Türkiye genelinde 500 binin üzerinde turizm işçisinin işsiz kaldığını belirterek, 2016 yılında turizm sektöründe 10 milyon dolarlık kaybın olduğunu söyledi. Yahyaoğlu, “Bizler sendika olarak turizm çalışanlarının hakları için varız. Maalesef ülkeye gelen turist sayısı giderek düşüyor, buna rağmen turizm işletmeleri çözüm üretmek için arayış içerisindeler. Esas çözüm bütünlüklü turizm politikasıdır” dedi. Yahyaoğlu ile turizm sektöründeki sorunlara sendikal bakışı konuştuk…
** Turizm çalışanları işsizlikle karşı karşıya mı?
İçte yaşanan gerginlikler, art arda patlayan bombaların ardından Rus savaş uçağının düşürülmesi eklenince bu kriz daha da derinleşti. Maalesef ülkeye gelen turist sayısı giderek düşüyor, buna rağmen turizm işletmeleri çözüm üretmek için arayış içerisindeler. Esas çözüm bütünlüklü turizm politikasıdır. Turizmin asıl çalışanların işçilerdir. Oteller dolu da olsa, boş da olsa koşulları değişmeden çalışan turizm işçileridir. Turizmin kötü gidişatının faturası maalesef işçilere kesiliyor ve sezon bitiminde birçok arkadaşımız işsiz kalıyor. İşsizliği önlemek için turizmin de 12 aya yayılması gerekiyor. Sendikalı olmak her işçinin anayasal ve en temel hakkıdır. Türkiye’de DİSK ve bağlı sendikalarımızın örgütlendiği her alanda bu sorunları yaşamaktayız.
** Yaşanılan sıkıntılardan bahseder misiniz?
Her sektörde olduğu gibi turizm sektöründeki en büyük sorunların başında kalifiye eleman sıkıntısı gelmektedir. İnsanlar var oldukça turizm de var olacaktır. Konaklama, yeme, içme, gezme, dinlenme, tanıma, alış veriş, eğlence, spor, kültürel faaliyetler gibi her türlü insani ihtiyaçlar, var oldukça, hepsini birden ifade eden ‘Turizm’ var olmaya, gelişmeye devam edecektir. Turizm sektöründe 35 yaş üstündeki kişiler iş bulmakta zorluk çekiyor ve çekmekte. Vasıflı eleman yerine, düşük maaşla daha az iş tecrübesine sahip kişileri çalıştıran işverenler, yetişmiş eleman sıkıntısı var gibi gösteriyor.
** İşkolunuzla ilgili olarak neler söyleyeceksiniz?
Şu anda işçiler sendikalara güvenemez hale getirilmiş durumda ne yazık ki. İşkolumuz geçmiş yıllardaki cazip çalışma alanı olmaktan çıkartılmış, kölelik düzenine, vahşi kapitalizmin ve neoliberal saldırıların yıkımlarına uğramış durumda. İş kolumuzda, yıllardan beri süre gelen sendikal mücadeleden, doğrusuyla, yanlışıyla dersler çıkararak, tüm gücümüzle yeniden örgütlenip, haklarımıza, bu günümüze ve geleceğimize sonuna kadar sahip çıkacağız.
** Turizm sektöründe kadınlar daha mı çok eziliyor?
Dünya standartlarına göre turizm sektöründe çalışan kadınların günde 15 oda temizliği yapması gerekirken, Antalya'da bu sayı 30- 35’e kadar yükseliyor. Kadınlar iş yoğunluğu nedeniyle mazeret ve haftalık iznini kullanamıyor. Kadın hamile kaldıysa yaz döneminde işten çıkarılıyor. Turizm sektörü, sadece otellerden, turizm şirketlerinden oluşmuyor. Spor salonları, sinema, tiyatro ve konser salonları çalışanları, restoranlar, barlar, eğlence yerleri ve her tür kültür etkinliklerinin gösterim alanları çalışanları da, sendikamızın üye adaylarıdır. Oda temizlikçilerinin tamamı, çamaşırhane, mutfak, bulaşıkhane, animasyon kadın işçilerin en yoğun çalıştığı departmanlar. Genel olarak, turizmde yarıya yakın ‘Kadın emeği’ kullanılıyor. Genç eğitimli kadın işçiler, yönetimlerde, bürolarda, seyahat acentelerinde, rehberliklerde, resepsiyon ve rezervasyonda, restoran ve barlarda, mutfakta, güvenlikte çalışıyor. Çocuk emeği sömürüsü diye adlandırılabilecek, stajyerler sorunu, kadın, erkek her işçinin, ortak sorunu olarak, orta yerde duruyor. Kadın emeğinin bu kadar yoğun kullanıldığı turizm sektörü kadın işçilerin kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarına da, duyarsız kalmamalıdır, görmezden gelmemelidir.
** İş kazalarıyla ilgi olarak neler söyleyecektiniz?
İş kazalarında dünyada her 3 dakikada bir iş kazası, her 4 saatte bir de ölümlü iş kazası meydana geliyor. 2016 yılında iş kazalarında 1816 işçi hayatını kaybetti. Sadece kasım ayında 190 işçi öldü. Her ay bir Soma kadar toplu ölüm. Bunlar haber bile olamıyorlar. Her sektörde olduğu gibi turizmde de, işsizlik açlıktır. İş kazaları karşısında korunmak, daha iyi çalışma koşulları, iş güvenliği, işçi sağlığı, sosyal haklar vazgeçilemez haklarımızdır. Ücretli hafta tatili, yıllık ücretli izin, doğum izinleri, 8 saatlik iş günü, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti kullanılamaz hale geldi.
** İşçi haklarını nasıl korumalı?
Yıllarca ödediğimiz primlerin ve vergilerin, karşılığını almak bizim en doğal hakkımız. Vergilerimizin ve primlerimizin patronlara ucuz kredi olmasını değil, insanca yaşanabilir bir emekli maaşı, işsizlik sigortası, okul, hastane, ucuz konut, bakım evi ve yeni işyerleri, yeni istihdam olanakları olarak dönmesini istiyoruz. Bir işçi, bir insan, bir yurttaş olarak, insan olmaktan doğan haklarımızı, (Çalışma hakkı, örgütlenme hakkı, kadın hakları, çocuk hakları) gibi demokratik haklarımızı kullanabilmek ve geliştirebilmek için, örgütlü birey, örgütlü toplum olmak zorundayız. Bunlar bizim doğuştan kazandığımız, olmazsa olmaz haklarımız. Biz bu haklarımızdan vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz. Ve hatta biz bu hakları geliştireceğiz.
** Sizce turizm nereye gidiyor? 2017 nasıl olacak?
Son dönemde ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar nedeniyle yaşanılan sıkıntılar turizm sektöründe değil tüm sektörleri etkilemiştir. 2017 turizm sektörü açısından zor geçecek. Bu nedenle çok ama çok çalışmamız gerekiyor. Ve 2017 tüm sektörler için tasarruf yılı olacak diye düşünüyorum. Pazarı çeşitlendirmemiz gerekiyor. Biz güçlü bir devletiz ve bu ülkenin kendi kaynakları ile ayakta durmaması için hiç bir neden yok, duruyor da. Doların yüksek olması ithalat ve ihracat rakamları arasında ciddi uçurumlar oluşturuyor. Rus pazarının ise ben bu sezon beklenen eski rakamlarına ulaşabileceğini düşünmüyorum.
RÖPORTAJ: Esra ALTUNKES