Yüksek enflasyon ve vergi yüküne dikkat çeken SES Antalya Şubesi Eş Başkanı Şükran İçöz, “Cüzdanlarımız dolmadan boşaldı, kira parasını dahi ödeyemez hale geldik. Bugün iş yerlerimizde iş barışımız bozulmuş, aldığımız ücretin düşüklüğü üzerine espriler ve aşağılamalar yapılmaya başlanmıştır. Oysaki işçi ve emekçinin aldığı ücretler yoksulluk sınırı altında ve insanca yaşamda değil asgari düzeyde yaşamda eşitlenmiştir. Grevli, toplu sözleşmeli sendika mücadelesinin, 200 yıllık emek mücadeleleri tarihinin, sınıf mücadelesinin kazanımlarını görmezden gelip meyvesini yiyenler bu durumu birilerinin lütfu olarak değerlendirmeye de devam etmekler” diye konuştu. Örgütlü mücadelenin önemine değinen İçöz, “Üye sayımız, güç birliğimiz, bağımsız hareket edebilmemiz, toplu sözleşme ve grev hakkımız en önemli güç kaynaklarımızdır. Bizi işlevsiz ve savunmasız bırakan grevsiz toplu sözleşme yerine grev hakkıyla donatılmış, tahkimle sınırlandırılmamış toplu sözleşme hakkını elde etmek için birlikte mücadele etmek ve örgütlenmek zorundayız. Bu mücadele, meşru haklarımız için kimseden icazet almadan fiili olarak yapılmak zorundadır. Altı dönem (12 yıl) boyunca bizleri sefalete mahkum eden yandaş sendika ve işveren devleti temsil eden hükümetin birlikte oynadığı tiyatro ile oyalanmak yerine TİS programımız etrafında birlikte mücadele ederek hem yetkilendirilmiş yandaş sendikayı hem de işvereni lehimize karar alma yönünde baskı unsuru olmaya tüm iş kolu emekçilerini davet ediyoruz” şeklinde konuştu.
‘Sorunlar giderilmeli’
Taleplerini sıralayan İçöz, “Performans, ek ödeme, taban, teşvik değil, tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret. Grevli toplu sözleşmeli, özgür pazarlık hakkı içeren sendika yasası çıkarılsın. Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak tüm emekçilere ödensin ve geçmiş yılları da kapsasın. Nöbet, icap ve fazla çalışma ücretleri 2 kat arttırılsın. Sağlık alanında çalışan tüm emekçiler ‘sağlık hizmetleri sınıfı’na alınsın. Üniversite hastanelerinde de çalışanlara tayin hakkı verilsin. Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin son bulması için ‘şiddet üreten sağlık sistemi’ değişsin. Sağlık ve sosyal hizmetler alanında OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdam edilerek, sözleşmeli tüm çalışanlar 657 4/a kapsamına alınsın. Kamu sağlık hizmeti verilen ASM’lerde her türlü giderler devlet tarafında Covid-19 gibi meslekle ilgili hastalıklar, illiyet bağı aranmadan sağlık kurumlarında çalışan tüm personel için meslek hastalığı sayılsın. Haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın” diyerek konuşmasını tamamladı.
ESRA ALTUNKES