Basın açıklamasını Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Çiler Akın Akdeniz ve Doç. Dr. Cumhur İzgi okudu. Çiler Akın Akdeniz, deprem nedeniyle son derece üzüntülü olduklarını hatırlatarak, “Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin yarattığı çok ciddi can kayıpları ve yıkım hepimizi acıya boğmuştur. Bu acı aslında hepimizi depremzede haline getirmiştir ve yaralarımızı sağaltılabilmenin tek yolu da dayanışmadır. Deprem gibi afetlerin ve tüm olağandışı durumların yıkıcı ve can alıcı olmaması için gerçekleşmeden önce hazırlıklı olmak, gerekli düzenlemeleri ve denetimleri yapmak ve oluştuktan sonra da yaşananlarla baş edebilmeyi sağlamak kamusal bir ödevdir. Ancak liyakatsizlik, imar afları, depreme dayanaklı binaların yapılmaması, denetimsizlik, organizasyonsuzluk, çıkar ilişkileri, rant amaçlı inşaat üzerinden sürdürülen ekonomik anlayış ne yazık ki yaşadığımız acının bu denli büyük olmasına neden olmuştur.Depremzedelerin yıkım alanından uzaklaşma istekleri, karşılanamayan temel gereksinimler gibi insani gerekçelerle yerlerini terk etmeleri sonucu Cumhuriyet tarihinin en büyük iç göçlerinden birisi yaşanmaktadır. Maddi her şeylerini, anılarını, yaşam kültürlerini bırakıp yer değiştiren bu yurttaşların gereksinimlerinin hızla karşılanabilmesi dayanışma ağlarının yerellerde de sürdürülmesini gerekli kılmaktadır, Bu nedenle Antalya Tabip Odası Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Komisyonu öncülüğünde gönüllü meslektaşlarımız; dayanışma içinde olma, acıları paylaşma, gereksinimleri tespit etme ve bunların çözümü için toplumsal farkındalık yaratma amacıyla Antalya’ya gelen depremzedeleri yaşadıkları ortamlarda ziyaret etmişlerdir. 27 Şubat – 3 Mart 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilen ziyaretlere katılan tüm meslektaşlarımıza gösterdikleri dayanışma örneği için teşekkür ederiz. Ziyaretler sonucunda sağlığın sosyal belirleyenleri de dikkate alınarak, bütüncül bakış açısıyla hazırladığımız raporu sizlerle paylaşacağız. Şeffaflık içinde gereksinimlerin karşılanması ve sorunların çözümü için koordinasyon ve işbirliğini sağlamak üzere tüm kamu otoritesini göreve çağırıyoruz” diye konuştu.
Süreğen problem
Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Çiler Akın Akdeniz, afetin yıkıcı etkisini anlatarak, “Ülkeyi etkileyen ve çok sayıda insanın yaşadıkları yerden ayrılmak zorunda oldukları bir afet yaşadık. Tüm süreci göz önüne aldığımızda depreme yeterli hazırlık yapılmadığı, sahada yaşanan koordinasyon problemleri, ihtiyaçların doğru tespit edilmemesi, ben bilirimci kamu otoritesi anlayışı kendi içinde çok sayıda sorunu beraberinde getirmiştir. Antalya bölgesi deprem bölgesine yakınlığının da etkisiyle depremden etkilenen yurttaşların hem devletin kurumları hem de kendi imkanları ile yoğun geldikleri illerden birisi olmuştur. Sayı net olmamakla birlikte 150 bin civarında depremzedenin olduğu tahmin edilmektedir. Başlangıçta geçici olarak otellere alınan insanlar turizm sezonunun başlaması ile barınma ve gelecek problemini yeniden yaşamaktadır. Eğitim ilk gözden çıkarılan olmuş, öğrenciler evlerine yollanmış ve onlardan boşalan yerlere afetzedeler yerleştirilmiştir. Fakat bunun sürdürülebilir olmadığı herkes tarafından tespit edilmektedir. Bu tür afetlerde baş etme mekanizmasının gelişmesini en çok destekleyen yaklaşımın temel yaşam gereksinimlerinin karşılanması olduğu ve bunun sorun olarak devam etmesinin ise süreğen problem ürettiğini biliyoruz” diye konuştu.
Yürütülen çalışmalar
Akın Akdeniz yürütülen çalışmayı anlatarak, “Sahada yaşanan sosyal ve sağlık hakkı ile ilgili durum tespiti için Antalya Tabip Odası Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetleri Komisyonu kent yerelinde bir çalışma yürütmüştür. Bu amaçla kişilerin yoğun yaşadığı yerlere geziler planlanmıştır.Depremzedelerin konakladığı Polisevi, Karayolları Lojmanı, Uygulama Oteli, Konyaaltı Öğretmenevi, Akdeniz Üniversitesi KYK Yurtları, Karpuzkaldıran Askeri Kampı, TRT Kampı, Polis Kampı, Adalet Bakanlığı Sosyal Tesisleri, büyük, orta, küçük ölçekli oteller 27 Şubat- 03 Mart tarihleri arasında ziyaret edilmiş ve aşağıda belirtilen sorunlar tespit edilmiştir. Genel ihtiyaçlar konusunda tespitler. Kişilerin yemek, kıyafet gibi temel ihtiyaçlarının kısmen sağlandığı gözlenmiştir. Ancak halen gelen yardımların dağıtımında ve sürekliliğinde sorunlar olduğu anlaşılmaktadır. Otel gibi konaklama tesislerinde hijyen sorunu olmadığı ancak KYK yurtlarında depremzedelerin ortak kullandığı alanlarda temizlik sorunu olduğu gözlenmiştir. KYK yurt odalarının paspas, süpürge, çamaşır suyu gibi malzemelerin olmaması nedeniyle düzenli temizliğinin yapılamadığı depremzedeler tarafından ifade edilmiştir.Çocuklar için oluşturulan öğretmen eşliğinde oyun odaları ve kreş benzeri yapılar çok iyi organize edilmiş ancak, odaların temizliklerinin yapılmadığı saptanmıştır. Depremzedelerin hasta/bebek bezi, tuvalet kağıdı, ıslak mendil, havlu, sabun, şampuan, diş macunu, tıraş köpüğü,tıraş bıçağı, hijyen kiti, iç çamaşır, ped gibi gündelik ihtiyaçlarının dağıtımı ve temininde sorunlar yaşandığı gözlenmiştir. Taze meyve gibi çocuklar için önemli gıdaların dağıtılamadığı saptanmıştır. Bazı çocukların okul kayıtlarının bilgi eksikliği nedeniyle yapılmadığı saptanmıştır. Konuştuğumuz depremzedelerden hemen hemen tamamı Devletin sağladığı yardımları alamadıklarını ifade etmiş, bu nedenle küçük ihtiyaçlarını alabilmek için nakit sıkıntısı yaşadıklarını belirtmişlerdir” diye anlattı.
Önlemler
Bu konudaki önerileri sıralayan Akdeniz, “Öncelikle ilimize gelen depremzedeler için, geldikleri gün uyum (oryantasyon) eğitimlerinin düzenlenmesi önem taşımaktadır. Bu eğitimlerin içeriğinde depremzedeler için yapılan tüm aktiviteler, yardım merkezlerinin yerleri, kentte ulaşmaları istenen kurumlar yer almalıdır. Hem AFAD, hem sağlık, hem de varsa okul çağındaki çocukların okul kayıtlarının geldikleri noktada yapılmasının sağlanması gerekmektedir. Bunun için AFAD, İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinasyonun sağlanması gerekmektedir. Atıkların düzenli olarak ortamdan uzaklaştırılması sağlanmalıdır. Giyim ve yemek şu an acil ihtiyaç değil. Ancak sürdürülebilirliği ve sürekliliği sağlanmalıdır. Özellikle giyim dağıtımı daha organize yapılmalıdır.Temiz çamaşır sorunu için çamaşırhaneler düzenlenebilir. Gerekirse Meltem mahallesindeki çamaşırhane bu iş için tahsis edilebilir. Ulaşım sorunu yaşayan depremzedeler için burada kaldıkları sürede kullanabilecekleri ücretsiz kartlar Büyükşehir Belediyesinden temin edilmelidir.Kalabalık yaşamın olduğu yurtlarda sağlık eğitimi başta olmak üzere, hijyen eğitimleri düzenlenmelidir. Sektörler arası iletişimin güçlendirilmesi için kayıt birimlerinde ilgili kurumlardan birer temsilci yer almalıdır. Bu şekilde depremzedeler, tüm işlemlerini tek bir yerden yapabilecek hale gelecektir. KYK gibi kalabalık konaklama yerlerinde, tüm depremzedelerin verilen imkan ve olanaklardan yararlanabilmeleri sağlanmalıdır. Yazı ile yapılan duyurular bazı depremzedelerin okuryazar olmamaları nedeniyle etkisiz kalmaktadır. Duyuruların tüm konaklayan depremzedelere iletilmesi için toplum liderleri belirlenmeli, belirlenen liderler aracılığıyla iletişim sağlanmalıdır. KYK yurtlarında yapılan görüşmelerde kişilerin ‘misafir’ konumları ile ilgili çalışanlarla dönem dönem sorun yaşadığı bildirilmiştir. İncinebilir bu gruplara yaklaşım için çalışanlar eğitimden geçirilmeli ve sık geri bildirim toplantıları ile denetim sağlanmalıdır. Gündelik ihtiyaçların bir kez karşılanması yetmemektedir. Sürdürülebilir olması için özellikle KYK yurtlarında sosyal marketler oluşturulmalıdır.Toplu yaşama alanlarında var olan kural ve kaideler için görsel materyaller ile anlatım yapabilecek el broşürleri ve afişler hazırlanmalıdır. KYK yurtları ve oteller ailelerin yaşaması için düzenlenmiş ortamlar değildir. Aileler için sürdürülebilir yaşam olanağı sağlanması ve öğrencilerin eğitim ve barınma haklarının geri verilmesi içinAntalya’ya konteyner kentler kurulabilir. Haberleşmenin sağlanabilmesi için, belirli bir süre depremzedelere ücretsiz telekomünikasyon hizmeti planlanmalıdır. KYK yurtları gibi konaklama yerlerinde sosyal, sanatsal, kültürel, sportif ve hobi faaliyetlerinin düzenlenmesi depremzedelerin hem yeni uğraş alanı bulmasını sağlayacak hem de yaşadıkları travmanın etkisini azaltacaktır. Özellikle gençlerin ve çocukların bu faaliyetlerin düzenlenmesi konusunda aktif rol almaları sağlanmalıdır. Antalya içi ve çevresi için geziler düzenlenebilir” diye konuştu.
Sağlık açısından tespitler
Sağlık açısından yapılan tespitleri aktaran Akdeniz, “Sağlık hizmeti sunumu ve kişilerin buna ulaşmasında ihtiyacın tespit ve ihtiyaç duyduğu alanda verilmesi prensibi göz önüne alınmalıdır. Sürekli değişen, anlık kararlarla organize edilen sağlık hizmeti sunumu yerine, yerinde ve kalıcı personel ilkesi benimsenmelidir. Bu amaçla tümü kapsayan bir 1. basamak sağlık örgütlenmesi (psikolog, sosyal hizmet çalışması vb.) kent genelinde afetzedelerin sayısına göre hızlıca hayata geçirilmelidir. Toplu yaşama alanlarında görülen bit, uyuz gibi yaygın hastalıklar yanında kızamık ve diğer bulaşıcı hastalıklar yönünde aşılama ve tarama çalışmalarına hız verilmelidir. Mevcut aile hekimliği sisteminde bile 4000 kişiye bir aile hekimi planlanırken sayısı 100 bini bulan afetzedeler için geçici görevliler ile sağlık hizmeti sunulamaz. Psikososyal rehabilitasyon için düzenli görüşmeleri yapacak psikolog, çocuk gelişimci, sosyal hizmet çalışanları yanından psikiyatri ve uzmanlık dernekleri ile temas kurulmalıdır.Yoğun nüfusun olduğu KYK yurtları gibi yerlerde düzenli sağlık hizmeti veren İl/İlçe Sağlık Müdürlükleri tarafından görevlendirilmiş hekim ve hemşireler bulunmaktadır. Oteller veya daha az nüfusun olduğu konaklama yerlerinde belli aralar ile veya hastalık durumunda ziyaret götüren görevlendirilmiş hekim ve/veya hemşireler bulunmaktadır. Bazı konaklama yerlerinde ise; hastalık durumunda yakın çevredeki Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) yönlendirmeler yapılmaktadır. İlaç erişiminde sorunların olmadığı gözlenmiştir. Ancak kronik hastaların takip ve izlemlerinin yapılmasında II. Basamak sağlık hizmetleri ile entegrasyonun yapılamadığı saptanmıştır. Koruyucu sağlık hizmetleri, aşılamalar ve gebelik takiplerinineksikyapıldığı veya yapılamadığı tespit edilmiştir.Özellikle 2-6 yaş arasındaki çocuklarda bit sorunu yaşandığı, ailelerin buna yönelik ilaç kullanmalarına rağmen halen devam ettiği depremzedeler tarafından bildirilmiştir. KYK yurtlarında sürekli psikologların bulunması depremzedelerde görülen giderek artan oranda anksiyete sorununa yönelik çözüm oluşturduğu görülmüş ancak psikologların rotasyonla değişmesi sürekliliğin önündeki engel olarak belirlenmiştir. Depremzedeler sağlık konusundaki organizasyonlardan habersiz, KYK yurtlarında düzenli poliklinik hizmeti verildiğini bir kısmı bilmiyor. Kronik hastalar ilaçlarını nasıl temin edeceğini bilmiyor. Uyuz, bit ve görülme olasılığı olan diğer salgın hastalıklar konusundaki çalışmalar yetersiz görünüyor. Sağlık hizmeti vermek üzere görevlendirilmiş doktor, hemşire ve ebeler var. Ancak sayıları az ve aralarında dönüşümlü çalışıyorlar. Rotasyon, hizmet verdikleri toplumu tanımak için yeterli zaman vermemektedir. Bu şekilde verilen hizmetin sağlık personeli için de yorucu olduğu gözlenmiştir. Ayrıca alt yapı, teknik ve tıbbi malzeme ve öğle yemeği gibi bazı konularda eksikliklerin olduğu saptanmıştır” şeklinde konuştu.
Sağlık açısından öneriler
Sağlık açısından önerileri anlatan Akdeniz, “Öncelikle depremzedelere sunulması gereken I. Basamak Sağlık Hizmetleri açısından geçici, sanal ve/veya mobil ASM’lerin kurulması önemlidir. Bir hekim ve en az 2 hemşirenin olduğu bir ekip oluşturularak, bebek, çocuk, gebe, lohusa izlemlerinin de yapılması sağlanmalıdır. Bu şekilde sadece kendilerine başvuran hastalara bakmakla kalmaz, başvurmayan sağlıklı bireylerin, bebek ve çocukların da izlemleri yapılabilir. Koruyucu ve çocukluk çağı aşıların takibi ve uygulanması ile ilgili sıkıntılar giderilmeli. Salgınların önüne geçilmesi için aşı temini ve uygulamasına öncelik verilmelidir. Psikologların KYK yurtları için rotasyona tabi olmadan sürekli orada bulunması sağlanmalıdır. Bu şekildeki destek, depremzedelerde güven duygusunu geliştirir ve psikolojik destek almalarını kolaylaştırır. Bu konuda derneklerden destek alınabilir. II. ve III. Basamak sağlık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmak için bu kurumlarda işbirliği yapılmalıdır. Aile-planlaması danışmanlık hizmeti verilmeli, gerekli durumlarda kondom, hap gibi aile planlaması yöntemlerinin dağıtımı yapılmalıdır.Depremzede olarak şehrimize gelmiş sağlık çalışanlarına yönelik temel ihtiyaçlarının yanında psikolojik destek de verilmeli. Onlardan deprem bölgesine hemen dönmeleri ve hizmet vermeleri beklenmemelidir. Her iki ebeveyni de sağlık çalışanı olan ve ilimizde okula başlayan çocukların olduğu belirlenmiştir. Bu aileler için yeni görevlendirmeler yapılabilir.Depremzede vatandaşlarımız hijyen, sağlık ve salgın hastalıklar konusunda yeterli bilgiye sahip değiller. Salgın hastalıkların önlenmesi ve hijyen acısından bilgilendirici toplantılar yapılarak düzenli ve aralıklı sağlık eğitimi verilmesi sağlanabilir. Depremzedelere yönelik her geçen gün yaygınlaşan özellikle bit ve uyuz gibi hastalıklarla mücadele başlıklı düzenli sağlık eğitimlerinin verilmesi de önemlidir. Düzenli taramalar sonucu saptanan vakalara ve kaldıkları yerlerdeki yakın temaslılarına tedavi için ilaç temini ücretsiz bir şekilde sağlanmalı ve tedavi konusunda uzmanlık derneklerinden destek alınmalıdır. Aksi takdirde uyuz ve bit gibi bulaşıcı hastalıklar özellikle okullarda çocuklardan tüm topluma yayılan ciddi bir sağlık sorunu oluşturacaktır. Sağlık hakkı ve sosyal rehabilitasyon bir lütuf değil bireylerin doğal hakkıdır. Özelikle depremden etkilenmiş yüz binlerin olduğu Antalya ilinde sağlık kamu otoritesi olan İl Sağlık Müdürlüğü, AFAD ve Kızılay gibi kuruluşlar kent genelinde Antalya Tabip Odası, kamusal yapılar ve sendikalar ile işbirliği yapmalı, gönüllü çalışmaları desteklemelidir. Belediyeler, yardım kuruluşlarının katkıları için işbirliğine gitmesi gerekmektedir. Türk Tabipleri Birliğinin yıllardır yerine getirmeye çalıştığı nitelikli sağlık önerilerini ve kamusal uyarı rolünü dikkate almalıdır” şeklinde konuştu.
Esra ALTUNKES