Dev Turizm İş Sendikası Genel Başkan Mustafa Yahyaoğlu, ülkemizin, Avrupa ve dünya ortalamalarının üzerinde oldukça genç bir nüfusa sahip olduğunu hatırlatarak, “Eğitim düzeyi yüksek ailelerde azalan çocuk sayısı ve geç evlilikler, eğitimin azaldığı, yoksulluğun arttığı ailelerde, çocuk sayısında ve erken evliliklerde, çocuk gelinlerde artış görülür. Mülteciler sorunu ve yabancı ve kaçak işçiler sorunu da ülkemizdeki işsizlik krizini daha da derinleştiriyor. Sosyal adalet ve fırsat eşitliği yok olurken ‘en az 3 çocuk’ söylemi hayret verici ve çok düşündürücü bir durum olarak ortada duruyor. İlköğretim, ortaöğretim, liseler ve üniversitelerde, meslek okullarında ve meslek yüksek okullarında milyonlarca çocuğumuz ve gencimiz eğitim alıyor. Sadece turizmde, fakülte ve dört yıllık yüksek okullar, turizm ve otelcilik meslek liseleri, iki yıllık turizm meslek yüksek okulları, yüzlerce belediye, İş-Kur, Halk Eğitim Merkezleri, özel eğitim merkezleri ile verilen sertifika kursları, gençlerimizi ülkenin dört bir yanından turizme yüz binlerce işçi adayı olarak hazırlamaya çalışıyor. Devletin bütçesinden önemli rakamlar bu alan eğitimine ayrılıyor. Gençlerimizin önemli bir zamanı ve ailelerinin kaynaklarının önemli bir bölümü de yine bu eğitim sürecine kullanılıyor” diye konuştu.
‘Turizmde çalışmıyorlar’
Turizm eğitim kurumlarından mezun olan gençlerin ise turizmde çalışmayı tercih etmediğini aktaran Başkan Yahyaoğlu, “Başka sektörlerde torpille işe girme arayışları sürerken iş arıyor, işsiz kalıyor, turizmde çalışmıyorlar. Turizm cazip, çalışılabilir bir alan haline getirilmiyor. Turizmde son yıllarda çalışanların yaşları 15- 35 aralığında yoğunlaşıyor. 35 yaş üstü iş istek müracaatlarına yaşlısın cevabı veriliyor, tercih edilmiyor. Ucuz işgücü arayışı sektörün temelini çürütüyor. Turizm eğitim kurumlarından gelen stajyerler alt pozisyon işler için ‘ücretsiz işgücü, bedava köle’ gibi düşünülüyor ve uygulanıyor. Staj yaparken, ‘stajını yakarım, okulunla ilişiğini keserim’ gibi mobbing, tehdit ve baskı ile öğrencilik yıllarında gençlerimizi iş hayatından, turizmden soğutuyor, uzaklaştırıyor. Ne yazık ki ülkemizde işsizlik çok yüksek. Eğitimli gençlerde erkeklerde yüzde 25, kadınlarda yüzde 28 işsizlik resmi kayıtlarda görülüyor. Genel işsizlik yüzde 11 iken genç eğitimlilerdeki bu 2.5 katına varan yükseklikte. Türkiye genelinde 3-3,5 milyona yakın kayıtlı, kayıtsız turizm işçisi çalışıyor. Sadece Antalya’da 1 milyon 350 bin civarında turizm işçisi var. Yaz sezonu 5-7 ay çalışıp 6-7 ay işsiz kalan 600-700 bin sezonluk turizm işçisi Antalya’da çalışıyor. Bunların çok büyük bir çoğunluğu kırsal kesimden ve hatta depremin yıktığı 11 ilimizden gelen gençlerdi. Sezon başında eşini, çocuklarını memleketinde bırakıp sezon bittiğinde köylerine, baba evine dönüp kışı işsiz, gelirsiz geçiriyorlardı. Şimdi sezon bittiğinde dönebilecekleri baba evleri de kalmadı. Ama gidecekler. Turizm genç işçileri tercih ediyorsa, bu eğitimli, pırıl pırıl gençlerin de turizmi iş alanı olarak benimsemesini sağlamalıyız. Burada kendilerine bir gelecek, güvenceli bir yaşam kurabileceklerine inandırabilmeliyiz. Turizm ülkemiz için bir gelecek projesi ise işsizliği, yoksulluğu, dış ödemeler dengesini çözebilecek bir fırsat sektör ise daha milyonlarca işçiye ihtiyaç duyacak bir alan ise emeğin ve işçilerinin kıymetini de bilmeli. Yetişmiş eleman, kalifiye personel bulamıyoruz demek yerine, elinizdeki çalışanlarınıza ne gibi yatırımlar yapabilirsiniz, eğitimlerini tamamlayabilirsiniz onu düşünmelisiniz. 100 milyon turist ve 120 milyar dolar turizm gelirleri gerçekleşirken, 6-7 milyon turizm çalışanına ihtiyaç olacak” diyerek endişelerini anlattı.
ESRA ALTUNKES