Gündem

Vali Şahin: Antalya betona boğulmamalı

İhtisas Akademi tarafından düzenlenen ‘Şehir ve Estetik’ konulu programa konuk olan Antalya Valisi Hulusi Şahin, “Antalya’da hızlı betonlaşmaya, yüksek katlı yapılaşmaya karşı dikkatli olmalıyız, denizimizi korumalıyız ve artan nüfus karşısında altyapıyı güçlendirmeliyiz” dedi.

Abone Ol

İhtisas Akademi’nin ikinci oturumu olan ‘Şehir ve Estetik’ konulu programın konuğu Antalya Valisi Hulusi Şahin oldu. Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinliğe Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcıları Şükrü Özen ile Prof. Dr. Cengiz Toker, Elmalı Kaymakamı Faruk Erdem, Antalya İl Milli Eğitim Müdürü Salih Kaygusuz, Antalya İl Müftüsü Nazif Fethi Yalçınkaya, Antalya Gençlik ve Spor İl Müdürü Yavuz Gürhan, akademisyenler, STK temsilcileri ve çok sayıda öğrenciler katıldı. Etkinlikte konuşan Vali Hulusi Şahin, şehrin aslında insanların çoğaldıkça keşfettiği ihtiyaçların arttıkça oluştuğu bir olarak tanımlandığını belirterek, şöyle konuştu: “İnsanlar küçük topluluklar halinde yaşıyorlar ama nüfus arttıkça ihtiyaçlar da artıyor. Tarım artıyor. Bununla beraber artı üretim ortaya çıkıyor. Bu artı üretimle beraber diğer kurumlar da oluşmaya başlıyor ve şehirler gelişiyor. Bu şehirler aynı zamanda kimlikler ve kimlikler de mesajlar veriyor. Örneğin Kudüs, Mekke, Medine gibi. 1988’de ben Ankara Üniversitesi’ndeydim. Tabi o dönemle bu dönemi mukayese edemezsiniz. O dönemde biz başka bir dünyadaydık. Dünyanın diğer tarafıyla irtibatımız çok zayıftı. Her şey Türkiye’ye geç gelirdi.” 

‘Vahşi bir su tüketimi var’ 

Üniversite yıllarındaki anılarını paylaşan Vali Şahin, tecrübenin büyük önem taşıdığını ifade ederek öğrencilere tavsiyelerde bulundu. Şahin, “Akıllı insanlar başkalarının tecrübelerinden istifade edermiş. Ortalama insanlar kendi tecrübelerinden istifade edermiş. Aptal insanlar kendi tecrübelerinden bile istifade etmezmiş. Şehirlerin dolup boşalması Avrupa’da 200 sene, bizde 60 sene sürmüştür. İstanbul, Türk milletinin en büyük hazinesidir. Şehri insan gibi düşünün. Doğuyor, büyüyor, kazanç elde ediyor. Milletlerin de böyle. Serüvenlerinde servet biriktiriyorlar. İşte Türklerin serüveni yaklaşık 3 bin 500 yıl oldu. Bu serüven içerisinde en büyük servetleri İstanbul. Bundan hiç şüpheniz olmasın. İstanbul’dan daha değerli bir şeyimiz yok. İstanbul başkentlikten düşünce mübadele var. Dolayısıyla İstanbul’daki zengin grup epeyce bir boşalıyor. 2 milyon kadar nüfusu 600 binlere inmiş.  Dolayısıyla bu kadar hızlı bir nüfusun altından kalkmak herkesin harcı değil.  O kadar da çok yükleniyoruz kendimize ama o kadar da kötü değiliz. Antalya Türkiye’nin hava kalitesi bakımından en yüksek şehirlerinden birisi. O konuda Antalyalılar şanslı. Çevre açısından, yeşil alan açısından eksilerimiz var. Su yönetiminde de problemlerimiz var. İçme suyu anlamında çok kötü değiliz ama suyu uygun bir şekilde kullanma konusunda problem yaşıyoruz, çok fazla kullanıyoruz. Maalesef Türkiye’de vahşi bir su tüketimi var. Bireysel kullanma açısından da bizim hatalarımız var” diye konuştu. 

‘Denizlerimizi korumalıyız’ 

Türk milletinin şehir kültürünün olduğunu ancak 1950-60’lardan sonra şehirleşmenin ağır baskısıyla kentsel dokuların kaybolduğundan söz eden Hulusi Şahin, “1990’lardan sonra biz tekrardan gecekonduyla mücadeleye başladık. Bunlar hızla dönüşüyor. Antalya’da hızlı betonlaşmaya, yüksek katlı yapılaşmaya karşı dikkatli olmalıyız, denizimizi korumalıyız ve artan nüfus karşısında altyapıyı güçlendirmeliyiz. Suyu, toprağı ve çevreyi kullanırken sürdürülebilir bir anlayışla hareket etmeli ve geleceği düşünerek planlama yapmalıyız. Özellikle arıtma tesislerimiz bizim için çok kıymetli. Denizimizi temiz tutmak turizmin de bir numaralı gerekliliğidir. Şu alanda yaklaşık 1 buçuk milyon yaşıyor. Bu kadar insanın yaşadığı ve yaşadığı yerde denize girilen çok fazla bir şehir yok. Bu bir başarı ama devam ettirmek lazım. Çünkü nüfus artıyor. Altyapıya yük biniyor. Bu altyapının sağlam bir şekilde devam etmesi lazım. Arıtma, ileri arıtma, ileri biyolojik arıtmayla beraber denizleri korumak lazım. Havamız gayet iyi. Burada bir fosil yakıt baskısı yaşamıyoruz. Hava kirliliğinin ana sebebi ısınma ihtiyacı. Böyle bir sorunumuz yok. Oksijen ve orman var.  Dolayısıyla Antalya gerçekten yaşanılabilecek bir şehir. Betona boğmadan bu şehrin nimetlerinden istifade etmek lazım. Sürdürülebilir mantık ile bakmak lazım. Bunun için suyu da kullanırken, toprağı da kullanırken yarını da düşünmek lazım” ifadelerini kullandı.