Adli Bilişim Uzmanı İsa Altun, aile içi iletişime dikkat çekerek, “İletişim azaldıkça, ergenlik problemi artar. Çocuklarınızı en pahalı kıyafetle giydirebilirsiniz. Hatta en kaliteli yiyeceklerle de besleyebilirsiniz. Çocuklar ileriki yaşamlarında ne giydiklerini ne de yediklerini hatırlamazlar. Ama hatırladıkları tek şey onlara ne hissettirdiklerinizdir. Çocuk, ailesine duyduğu aidiyet duygusunu yitirirse dış etkenlere daha çok önem verir. Örneğin arkadaş çevresi onu istediği gibi yönlendirir. Aile içinde iletişim azaldıkça, ergenlik problemi artar. Ergenlik sadece duygusal ihtiyaçların başladığı dönem değildir. Aynı zamanda yoğun zihinsel ihtiyaçların da başladığı dönemdir. Çocuklar ergenlik dönemiyle birlikte bilgi dağarcığını genişletmek ister. Kendine göre ilgi sahaları içinde bir şeyler paylaşmak ister.
Lüzumsuz da olsa yeni bilgileri eskilerin üzerine eklemek isterler. Erkekse araba modellerinden, spordan, kızsa kıyafetten, takıdan, arkadaş ortamlarından bahsetmek isterler. Ebeveynlerin yapması gereken, onları susturmak değil, bu vesileler sayesinde çocukları ile iletişimlerini artırmaktır. Ebeveynler, ‘Şu konuştuğun konulara bak, çantaymış ayakkabıymış, biraz da derslerini konuşsan’ demek yerine; ‘İnternette gördüm, hasır iplerden çok farklı çantalar yapılabiliyormuş, ne dersin biz de yapmayı deneyelim mi?’ demelidir. Çocukluk dönemindeki travmalar, aile içi şiddet, öfke ve stres yönetimindeki başarısızlıklar bireyi maddeye yöneltebilir. Aile içi sevgi, manevi destek, şefkat, ilgi çocuğu maddeden koruyor. Eskiden ‘mahalle kültürü’ vardı. O kültürde mahalledeki çocuklar ağabeyleri tarafından korunuyordu. Öz kültürümüzden koptukça birbirimize yabancılaştık. Günde 60 saniye çocukla göz teması kurmak maddeye kaymayı önler. Aileler evlatlarının bağımlı olduklarını en az iki sene sonra fark ediyorlar. Bunun temelinde göz göze temasının olmayışı en büyük sebeptir” diyerek iletişimin önemine değindi.
Esra ALTUNKES
Lüzumsuz da olsa yeni bilgileri eskilerin üzerine eklemek isterler. Erkekse araba modellerinden, spordan, kızsa kıyafetten, takıdan, arkadaş ortamlarından bahsetmek isterler. Ebeveynlerin yapması gereken, onları susturmak değil, bu vesileler sayesinde çocukları ile iletişimlerini artırmaktır. Ebeveynler, ‘Şu konuştuğun konulara bak, çantaymış ayakkabıymış, biraz da derslerini konuşsan’ demek yerine; ‘İnternette gördüm, hasır iplerden çok farklı çantalar yapılabiliyormuş, ne dersin biz de yapmayı deneyelim mi?’ demelidir. Çocukluk dönemindeki travmalar, aile içi şiddet, öfke ve stres yönetimindeki başarısızlıklar bireyi maddeye yöneltebilir. Aile içi sevgi, manevi destek, şefkat, ilgi çocuğu maddeden koruyor. Eskiden ‘mahalle kültürü’ vardı. O kültürde mahalledeki çocuklar ağabeyleri tarafından korunuyordu. Öz kültürümüzden koptukça birbirimize yabancılaştık. Günde 60 saniye çocukla göz teması kurmak maddeye kaymayı önler. Aileler evlatlarının bağımlı olduklarını en az iki sene sonra fark ediyorlar. Bunun temelinde göz göze temasının olmayışı en büyük sebeptir” diyerek iletişimin önemine değindi.
Esra ALTUNKES