Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından bu yıl 16'ncısı düzenlenen 'Küresel Zorluklar: Yeni Gerçeklere Uyum' ana temalı Boğaziçi Zirvesi'nin ikinci gününe, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek katıldı. Burada konuşan Şimşek, “Küresel ekonomik politika belirsizliği bu yılın başlarında zirve yaptı. Grafiklerin dışına çıkan seviyelere ulaştı. Bir miktar azalmış olsa da hala son derece yüksek seyrediyor. Benzer şekilde, küresel ticaret politikası belirsizliğine bakarsanız, aynı tabloyu görürsünüz. Peki bu kadar uç seviyede belirsizliğe neden olan zorluklar neler? Elbette ticaretin parçalanması var, yüksek küresel borçluluk var, yaşlanan nüfuslar var. Yapay zeka üretkenliği artırmak için muazzam bir potansiyel vaat ediyor ama aynı zamanda teknolojilerin paylaşılacak olup olmayacağı ve bölgesel farklılıklar açısından tablo karmaşık. Yaklaşmakta olan bir iklim felaketi bir diğer endişe konusu ve çevremize baktığımızda pek çok çatışma ve gerginlik görüyoruz" dedi.
Şimşek, “Bu, içinde bulunduğumuz küresel tablo ve bu da bu yılki Boğaziçi Zirvesi'nin teması. Peki bu ne anlama geliyor? Küresel büyüme beklentilerinin mütevazı düzeyde olduğu anlamına geliyor. IMF her yıl beş yıllık büyüme projeksiyonları yayımlar ve son birkaç yıldır bu oran yüzde 3 civarında sıkışmış durumda. Eskiden, küresel finansal krizden önce, ticaret korumacılığı gibi gelişmelerden önce beş yıllık bazda reel GSYH büyümesi için yüzde 4,5 ila 5 civarında tahminler yapılırdı. Dolayısıyla düşük büyüme artık açık biçimde yeni normal haline geldi. Peki Türkiye nasıl bir performans gösterdi? Geçen yüzyıla baktığınızda reel GSYH büyüme oranı yaklaşık yüzde 4,8'dir. Son 22-23 yıla bakarsanız, bu oran yüzde 5,5'e yaklaşmıştır" diye konuştu.
Şimşek, “Yatırım açısından hangi ülkelerde olmak isterdiniz? Büyümesini iç talebe ve hizmet ihracatına dayandıran ülkelerde. Çünkü korumacılık henüz hizmetler bileşenini etkilemedi. Daha çok mal ticaretinde gördüğümüz türden bir korumacılıktan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu ülkelere baktığımızda Türkiye'nin bunlardan biri olacağını düşünüyorum. Türkiye büyümesini büyük ölçüde iç talebe dayandırıyor ve hizmet ihracatının bu yıl net bazda 65 milyar doların üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Ticaretin parçalanması yeni normal haline geldiyse Türkiye bununla nasıl başa çıkıyor? Daha az kırılganız çünkü ticaretimizin büyük kısmı serbest ticaret anlaşmamız olan ülkelere yönelik. 54 ülkeyle serbest ticaret anlaşmamız var ve yakın coğrafyamızdaki ticaret de dahil edildiğinde toplam ihracatın yüzde 80'inden fazlası dost ülkelerle yapılıyor. Dolayısıyla gördüğünüz gibi, görece olarak daha az kırılgan olacağımızı düşünüyoruz. Söylediğim gibi, hizmet fazlamız bu noktada kilit önemde. Ama elbette orada oturup ticaretin parçalanmasının bizi etkileyip etkilemeyeceğini beklemeyeceğiz. Bölgesel entegrasyona odaklanıyoruz, bu kapsamda Basra Körfezi'nden Türkiye'ye uzanacak Yeni Kalkınma Yolu'nu hayata geçirmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
'KÜRESEL BORÇLULUK ORANI SON BİRKAÇ YILDA HIZLA ARTTI'
Şimşek, “Küresel borçluluk oranı son birkaç yılda hızla arttı. Türkiye'nin toplam borçluluk oranı yüzde 89 iken dünya genelinde ve gelişmekte olan piyasalarda bu oran 240 ila 320 civarında. Bu ne anlama geliyor, bize ne tür bir avantaj sağlıyor? Eğer mali alanınız varsa, küresel zorluklarla başa çıkabilirsiniz. Örneğin dönüşüm, yapısal reformların uygulanması kaynak gerektirir. Düşük borçluluk ve güçlü mali konum, hazırlıklı olmasanız bile karşı karşıya kaldığınız zorluklara kaynak ayırabileceğiniz anlamına gelir. Elbette biz de verimliliği artırıcı altyapı yatırımlarına öncelik veriyoruz" diye konuştu.
Şimşek, “Bugün teknoloji pekiyi çalışmıyor, ya çok hızlı gidiyor ya da çok yavaş. Yapay zeka hazırlık endeksine bakarsanız bu IMF tarafından oluşturulan, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomileri değerlendiren bir endeks. Gelişmekte olan piyasalardan daha iyi durumdayız. Önümüzdeki birkaç yıl boyunca fiber kapasitesini genişletmeye, 5G+ yatırımlarına ki bu halihazırda devam ediyor, büyük veri merkezlerine ve nükleer enerji santrallerine yatırım yapacağız. Çünkü yapay zeka için enerji gerekir. Biz büyük dil modelleri oluşturma yarışında değiliz, her ne kadar bunu denemekte olan birkaç Türk şirketi olsa da. Bizim yapmak istediğimiz, bu büyük dil modellerinden yararlanacak uygulamaları teşvik etmek. Çünkü üretkenlik artışı daha çok burada ortaya çıkacak" diye konuştu.
Bakan Şimşek, “Yeşil dönüşüm Türkiye için bir diğer stratejik alandır. Küresel ısınmaya karşı 20 yılda 90 milyar dolar sulama yatırımı yapılmış, iklim ve yenilenebilir enerji yasaları kabul edilmiştir. Oxford ve Cambridge araştırmalarına göre Türkiye, dünyayı yeşil hale getirme potansiyeli bakımından altıncı sırada. Ayrıca yeşil dönüşüm, 2030'a kadar 4,5 trilyon dolarlık yeni pazar fırsatları sunmaktadır" dedi.
Şimşek, “Çatışmaların hüküm sürdüğü bir dönemde yaşıyoruz. Savunma harcamalarının önümüzdeki dönemde önemli ölçüde artması bekleniyor. 20-25 yıl önce savunma harcamaları yıllık yaklaşık 1-1,2 trilyon dolardı. Önümüzdeki on yılda yıllık savunma harcamalarının 6 trilyon dolara kadar çıkması bekleniyor. Neden? Çünkü NATO ülkeleri savunma harcamalarını artırma taahhüdünde bulundu ve Avrupa Birliği de mali kısıtlamalarını gevşetti. 2,7-2,8 trilyon dolar seviyesinden 6 trilyon dolara yükselmekten söz ediyoruz. Türkiye bu alanda iyi konumlanmış durumda. Şu anda yaklaşık 1.400 aktif proje yürütüyoruz, bu da geliştirme aşamasındaki ürünler anlamına geliyor. Savunma sanayii ihracatlarımız da yeni yeni hız kazanıyor. Bu yıl ekim itibarıyla yıllıklandırılmış bazda savunma sanayii ihracatımız 8 milyar dolar seviyesinde ve küresel ölçekte 11'inci sıradayız. Ama söylediğim gibi, bu yıl alınan yeni siparişlerin toplamı 12 milyar doların üzerinde, yani sadece bu yıl gelen siparişler. Üstelik birçok ürün henüz devreye alınmadı beşinci ve altıncı nesil savaş uçakları geliştirme aşamasında, birçok gelişmiş insansız hava aracı ve hava savunma sistemi üzerinde çalışılıyor" dedi.





