Yapılan açıklamada, çağrı metnini okuyan Şair Şükrü Erbaş, insanlığın acı çekerek öğrendiği temel hayat bilgisinin barış ve saygı içinde yaşamak olduğunu söyledi. Şair Şükrü Erbaş, barışı "annemizin yüzü gibi, masal gibi, ekmek gibi, söylediğimiz şarkı gibi" ifadeleriyle tanımlayarak başladığı metinde, insanlık tarihinin savaştan sonra hep yaşama döndüğünü vurguladı. Erbaş, binlerce yıllık acı deneyimin, insanları nihayetinde barışın, şiddetten ve ölümden daha yüce olduğu gerçeğine getirdiğini belirterek, “İnsanlar binlerce nedenle kavga etmişler, acılar çekmişlerdir. Sonunda yaşamak ağır basmıştır. Birbirlerine inanmanın, sevmenin, birbirlerinin varlığıyla yücelmenin, saygı ve barış içinde yaşamanın insanı iyileştiren bir varoluş hali olduğunu görmüşlerdir. Ölüme değil de yaşama hizmet eden her şeyin, iyi bir hayatın temeli ve çatısı olduğunu anlamıştır insan. İnsan soyunun binlerce yıl acı çekerek öğrendiği büyük hayat bilgisi budur” dedi. Uzun süren çatışmalı dönemin, ülkeyi de tam bu noktaya getirdiğini söyleyen Erbaş, acının bütün taraflarının, adil, eşit ve özgür bir dünyada yaşamayı ülkenin kaderi kılmak istediğini ifade etti.

Barışın en derininde yatan çığlık

Barış sürecine yönelik farklı adlandırmaların (demokratik toplum süreci, milli dayanışma süreci gibi) ortak bir çığlığa hizmet ettiğini vurgulayan Erbaş, metni okurken en çarpıcı talepleri dile getirdi. Erbaş: "Bu çığlığın en derininde yatan şudur: 'Bizler, ölerek değil yaşayarak çoğalmak istiyoruz.' Artık ölülerimizin ışıksız gözlerinden değil güneşli pencerelerden bakmak istiyoruz dünyaya. Çocuklarımızın evlerdeki boşluğu mezar taşlarından büyük... Hapishanelerinizde bizim çocuklarımız var ama onlar sizin boynunuzda asılı gerçekte. Hiçbir sevgi tutsaklıkta yeşermez. Türkülerimize nefreti karıştırmak istemiyoruz. Biz de geleceğe onurla bakmak istiyoruz” dedi. Şair Şükrü Erbaş, çağrının felsefi dayanağını ise herkesin ortaklaşa inanması gereken dört temel değerle açıkladı. Erbaş, "Dünya, dört altın direk üstünde yükselir: Emek. Adalet. Özgürlük. Barış. Bunlardan birisi yoksa diğer üçü de yoktur. Bunun için barış diyoruz” diye konuştu. Siyasetin, hukukun, akademinin ve bütün toplumsal yapıların bu sürece katkısını göz ardı etmeden, bütün bir kamuoyuna bu gelecek çağrısını yapmakla kendilerini yükümlü saydıklarını belirten Erbaş, bu yükümlülüğün toplumun tamamı tarafından paylaşılması dileğini iletti.

Çağrıcılar arasında kimler vardı?

Antalya'da nöbetçi eczaneler - 9 Ekim
Antalya'da nöbetçi eczaneler - 9 Ekim
İçeriği Görüntüle

İlkay Akkaya, Orhan Alkaya, Abdullah Ataşçı, Şehmus Ay, Erdoğan Aydın, Burç Baysal, Cevahir Bedel, Gökçenur Ç., Abdullah Aren Çelik, Mazlum Çimen, Aydın Çubukçu, Ayşegül Devecioğlu, Şeyhmus Diken, Kubilay Döşeyen, Deniz Durukan, Şükrü Erbaş, Vecdi Erbay, Haydar Ergülen, Selman Ergün, Münip Ermiş, Kerem Fırtına, Erdal Gilgil, Sema Güler, Semih Gümüş, Erdal Güney, Hicri İzgören, Metin Karausta, Hasan Kıyafet, Jülide Kural, Akif Kurtuluş, Mustafa Orman, Altay Öktem, Oktay Özaltun, Mehmet Özer, Nazire Öztürk, Gökmen Sambur, Beşir Sevim, Suavi, Nur Sürer, Hüseyin Şahin, Ertan Taşkıran, Latife Tekin, Ahmet Telli, Mahmut Temizyürek, Mesut Varlık, Eşber Yağmurdereli

Muhabir: Esra ALTUNKES