Antalyaspor Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, İspanyol gazetesi Diario AS’a verdiği kapsamlı röportajda hem futbolculuk hem de teknik direktörlük kariyerini samimi sözlerle anlattı. Belözoğlu, futbolculuk döneminin kilometre taşlarını anlatırken özellikle genç yaşta yaşadığı büyük sıçramalara dikkat çekti. Galatasaray altyapısından yetişip henüz 17 yaşındayken A takımın değişmez isimlerinden biri haline gelen Belözoğlu, kısa sürede Avrupa’nın dikkatini çekti ve 21 yaşında Inter’e transfer olarak üst düzey futbol sahnesine adım attı. Ancak kendisi için asıl dönüm noktasının Fenerbahçe’ye dönüşü olduğunu ifade etti. Belözoğlu, “Fenerbahçe’ye dönmeseydim, muhtemelen Atlético Madrid’de kariyerimi sonlandırırdım. Ama Fenerbahçe olmasaydı zaten Türkiye’ye dönmeyi de düşünmezdim. Çünkü o kulüp benim hayatımda çok özel bir yere sahip. Ne futbolcu olarak ne teknik direktör olarak onun yeri değişmez” sözleriyle bu tercihin hayatındaki etkisini net bir şekilde ortaya koydu.
Antalyaspor’daki sistem değişikliği
Sezonu Antalyaspor’un başında tamamlayan Emre Belözoğlu, takımın özellikle savunma organizasyonlarını güçlendirdiklerini belirtti. Geldiğinde takımı analiz ettiğini ve eksikliklerin net şekilde göz önünde olduğunu söyleyen Belözoğlu, “Bu ligde farklı gerçeklikler var ve bu gerçekliklere uyum sağlamanız gerekiyor. Bizim gibi kadro yapısı belli sınırlarda olan takımlar için daha savunma odaklı planlara ihtiyaç duyuluyor. İlk iş olarak bu yönde çalışmalara başladık. Amacımız, sağlam bir savunma birimi kurmak ve özellikle geçiş oyunlarında net planlarla sahada yer almaktı. Bunu başardığımızı düşünüyorum. Deplasmanlarda çok iyi olamadık ama içeride üst üste kazandığımız maçlar bizi yukarı taşıdı” diyerek teknik anlamda yapılan dönüşümü özetledi.
‘Her maça uyum sağlıyorum’
Emre Belözoğlu, teknik direktörlüğe yaklaşımını “pragmatik” olarak tanımlarken, bu işi bir yemek tarifine benzettiğini söyledi. Belözoğlu, “Her maçı kazanmak için bir plan yaparım. Ancak bu planları belirlerken elinizdeki oyuncu grubunu iyi analiz etmeniz gerekir. Ben teknik direktörlüğü biraz yemek pişirmeye benzetiyorum. Sahip olduğunuz malzemeye göre en uygun tarifi uygulamak zorundasınız. Yani buzdolabınızda ne varsa, onunla lezzetli bir şey ortaya çıkarmak durumundasınız. Bu nedenle sabit şablonlardan çok, esnek çözümler üretmeyi tercih ederim. Sahip olma, kontra atak ve baskı prensiplerini benimsiyorum ama her maçın yapısına göre uyum sağlıyorum” ifadeleriyle saha kenarındaki karar alma mekanizmasını net bir şekilde açıkladı.
‘Arda’nın özel biri olduğunu anladım’
Röportajda en dikkat çeken bölümlerden biri Arda Güler hakkındaki değerlendirmelerdi. Emre Belözoğlu, genç yeteneği Fenerbahçe A takımına kazandıran isimlerden biri olduğunu hatırlatarak, “Arda’yı ilk kez altyapı maçında 45 dakika izledim ve o an onun çok özel biri olduğunu anladım. Ardından onu henüz 16 yaşına bile gelmeden A takımla antrenmanlara çıkardım. Bazıları bunun için erken olduğunu düşündü ama ben sadece onu daha erken sahaya sürmediğime üzülüyorum. Şampiyonluk yarışındaydık, maçlar zordu ve risk almak zordu ama Arda, yalnızca bir pasla bile sahada fark yaratacak seviyedeydi. Öyle doğal, öyle zarif bir yetenekti ki, ‘ilahi bir beceriyle doğmuş’ diye düşündüm” sözleriyle Arda’nın olağanüstü potansiyeline vurgu yaptı. Real Madrid’e transferini ise “beklediğimden bile hızlı oldu ama hiç şaşırmadım” şeklinde değerlendirdi.
Simeone’den aldığı dersler
Atlético Madrid dönemine dair soruları da içtenlikle yanıtlayan Belözoğlu, hem Luis Aragonés hem de Diego Simeone ile çalışmanın kendisini derinden etkilediğini söyledi. Belözoğlu, “Luis Aragonés benim için sadece bir teknik direktör değildi, adeta bir baba figürüydü. Kısa süre çalıştık ama o dönemde bana gösterdiği ilgi ve sabır asla unutulmaz. Simeone ise tutkuyu futbolun merkezine koyan bir liderdi. Süper Kupa finalinde son dakikalarda beni oyuna almıştı. Sadece yedi dakika oynadım ama maç sonunda soyunma odasında herkesin önünde performansımı övdü. O anda ne hissettiğimi kelimelerle anlatmak mümkün değil. Bir oyuncunun bu kadar kısa sürede yaptığı şeyin takdir edilmesi benim için kariyerimdeki en özel anlardan biriydi” diyerek İspanya dönemine dair duygularını aktardı.
‘İspanya’ya tecrübeyle gitmek istiyorum’
Emre Belözoğlu, gelecekte Avrupa’da görev almak gibi bir hayali olduğunu açık bir dille dile getirdi. Özellikle Atlético Madrid’e dair hisleri hâlâ taze. Genç çalıştırıcı, “Neden olmasın? Bir gün oynadığım kulüplerin başında teknik direktörlük yapmak en büyük hedeflerimden biri. Türkiye’de teknik direktörlük çok zor; burada sadece saha içiyle değil, dış etkenlerle de mücadele ediyorsunuz. Ama bu zorluklar beni güçlendirdi. İspanya’da görev yapmak bir gün kısmet olursa, oraya bu tecrübeyle gitmek isterim. Atlético benim için her zaman özel bir kulüp oldu” ifadeleriyle olası İspanya macerasına göz kırptı.
‘Takımımda kesinlikle oynardım’
Röportajın sonuna doğru yöneltilen “Teknik direktör Emre’nin takımında oyuncu Emre ilk 11’de olur muydu?” sorusuna verdiği cevap ise oldukça çarpıcıydı. Belözoğlu, “Kesinlikle oynardı. Çünkü ben baskıya dayalı, topa sahip olan ve geçişleri hızlı yapan bir oyun istiyorum. Ve ben oyuncuyken bu tarz oyunlarda her zaman kendimi rahat hissederdim. Bugün, oyuncularımdan da aynı şeyleri bekliyorum. Kendi oyun felsefemi, sahada olduğum dönemlerden süzerek oluşturdum. Bu yüzden benim teknik direktörlük anlayışımda Emre gibi bir oyuncunun yeri kesinlikle olurdu” diyerek futbolculuk karakteriyle teknik direktörlük vizyonunu buluşturdu.