Antalyaspor’un Eyüpspor deplasmanında elde ettiği 1-0’lık galibiyet, sadece üç puanlık bir karşılaşmanın sonucu değil, aynı zamanda bir kırılma noktasının hikayesiydi. Beş haftadır galibiyet yüzü göremeyen kırmızı-beyazlılar, bu maça hem saha içinde hem de psikolojik olarak bir eşikte çıktı. Oyunun ilk yarısında topu rakibe bırakmaları, görünürde bir teslimiyet gibi dursa da aslında planlı bir sabrın göstergesiydi. Topa sadece yüzde 40 oranında sahip olan Antalyaspor, oyunu genişletmek yerine dar alan savunmasına yöneldi ve rakibini ceza sahasından uzak tuttu. Çünkü Bulut, topa sahip olmanın değil, doğru anı yakalamanın önemine inanıyordu. Oyuncuların maça yaklaşımı da bu anlayışla örtüştü. Takımda mücadele gücü ve disiplin ön plandaydı.
Bulut’un soğukkanlı devrimi
Erol Bulut’un Antalyaspor’daki en belirgin farkı, sonuçtan bağımsız olarak sakinliğini koruması ve takımı duygusal dalgalanmalardan uzak tutması oldu. Türk futbolunda genellikle bir galibiyetle övülür, bir yenilgiyle yerden yere vurulursunuz; ama Bulut bu geleneği yıkmaya kararlı görünüyor. Eyüpspor karşısında sahaya sürdüğü 5-3-2 dizilişi, modern futbolda riskli sayılabilecek kadar savunma ağırlıklıydı. Fakat Antalyaspor bu sistemi sadece savunmak için değil, oyunu yönlendirmek için kullandı. Takım, özellikle ikinci yarıda oyunun yönünü kontrol etti, kanat geçişlerini daha bilinçli kullandı ve rakibin merkez presini etkisiz hale getirdi. Gol öncesi pozisyonda Bünyamin Balcı’nın çizgiye inip yaptığı ortayı Boli’nin gole çevirmesi, aslında haftalardır çalışılan bir varyasyonun ürünüydü. Bu yaklaşım, kısa vadede eleştirilse de uzun vadede takımın kimliğini oturtacak gibi duruyor.
Kale sağlamda
Eyüpspor galibiyeti, Antalyaspor için puan tablosundaki yerinden çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu maç, bir takımın yeniden kendini bulma hikayesidir. Son haftalarda eleştirilen oyuncular, özellikle savunma hattı, bu kez dirençli duruşuyla dikkat çekti. Kaleci Abdullah Yiğiter, oyuna güven veren bir sakinlik kattı. Orta sahada Safuri’nin mücadele gücü, takımın dengesini korudu. En önemlisi ise Antalyaspor’un “oyunu tutabilen” bir kimliğe kavuşmasıydı. Bu anlayış, Antalyaspor’un sezonun geri kalanında nereye evrileceğini belirleyecek. Uzun süredir kendi gölgesiyle boğuşan Antalyaspor, belki de bu maçla birlikte yeniden kim olduğunu hatırladı. Ve o kimlik, artık kaybetmekten korkan değil, her şartta ayakta kalabilen bir takımın kimliği.
