Özel Haber

Bir meslek daha tarihe karışıyor

Eskiden çok bilinen fakat şimdilerde ise kimsenin adını bile duymadığı bir meslek olan hızarcılığın son temsilcilerinden olan Zeynel Abidin Demirkan, “Hızarcının yevmiyesi yüksek olurdu. Ama çalışma günleri azdı. İşin sürekliliği yoktu. Hızarcı olmak zor bir işti aslında” dedi

Abone Ol

Eskiden hemen her yerleşim biriminde rastlanan ve yapı işlerinin olmazsa olmaz mesleklerinden biri olan hızarcılık, bugün neredeyse tamamen kaybolmuş meslekler arasında yer alıyor. Zamanının en gözde zanaatlarından biri olan hızarcılığın son temsilcilerinden biri olan 93 yaşındaki Zeynel Abidin Demirkan, yıllarını bu mesleğe adamış bir usta. Şimdilerde emeklilik günlerini geçiren Demirkan, Antalya’da birçok otelin ve yapının inşasında emeği geçmiş değerli bir hızarcı. Aslen Isparta İslamköylü olan Demirkan, 1960’lı yıllardan 2000’li yılların başına kadar bu mesleği icra etmiş, Türkiye’nin farklı bölgelerinde çalışmış bir usta olarak geçmişe dair anılarını ve mesleğin zorluklarını anlattı. 10 yaşında yetim kalan Demirkan, küçük yaşlarda kalaycılık mesleğiyle çalışma hayatına atılmış. Kalaycılıkta en zahmetli işlerden birinin kapı yıkamak olduğunu söyleyen usta, bu işi bir süre zorlukla da olsa sürdürmüş. Ancak hayatın onu başka bir yöne sürüklediğini Demirkan şöyle anlattı: “Rahmetli olan bir komşumuzun hızarları vardı. Onun amca çocukları İstanbul’da iş yapıyordu. Ben de onların yanında İstanbul’a katipliğe gittim. O sırada 15-20 gün Demirellerin Terakki Şirketi’nde çalıştım ve orada bir amcanın sayesinde hızarcılığı öğrendim.”

Birçok işte imzası var

İstanbul’da yaşanan siyasi karışıklıklar ve ihtilal dönemine denk gelen süreçte işleri yolunda gitmeyince köyüne dönmek zorunda kalan Zeynel Demirkan, burada hızarcılığı yeniden eline alarak 1960’lı yıllarda mesleğe resmen başladığını söyledi. 1962 yılında birkaç ortakla hızarcılık yapmaya başlayan usta, Isparta’ya yerleşen Demirkan, “Dört ortak olarak 8-9 yıl çalıştık. 1970’li yıllarda ise iki ortakla yollarımızı ayırdık, iki ortak olarak devam ettik. Hem mobilya hem kereste hem de kapı yapıyorduk. Beydağları’nda, Saklıkent’teki birçok otelin ve yerleşkenin inşasında imzamız var. O dönem çok kazandık ve güzel dostluklar kurduk” dedi. 1980 yılında kendi işini kurarak ‘Demirkan Kereste’ adını verdiği atölyesini açan usta, Antalya’da da birçok işe imza atmış durumda. 1991 yılında tamamen Antalya’ya yerleşen Demirkan, titiz ve temiz çalışarak işini büyütmüş ve bugün dükkanını kiraya vererek emeklilik hayatını sürdürüyor.

‘Hızarcılık bir ekip işiydi’

Demirkan’a göre hızarcılık yalnızca ustalık değil, aynı zamanda sıkı bir ekip çalışması gerektiren zorlu bir meslekti. Bu yönüyle hızar ustası mesleği, “Her köyde mutlaka bir hızarcı bulunurdu. Odun motoru ya da atölye hızarları yokken tahtaları, kirişleri ve keresteyi hızarla yapmak şarttı. Hızar dediğimiz alet, iki usta tarafından kullanılan, ortasına çok keskin dişli bir metal şerit yerleştirilmiş ağaç bir düzenekti. Genellikle 1.5 - 2 metre uzunluğunda, 10 cm genişliğinde olurdu. Bir hızarcının yanında taşıması gereken olmazsa olmaz malzemeler de vardı; eğe, çaprazlama pensesi, kerpeten, çekiç, keser, çırpı ipi, çırpı kutusu, keçe parçası ve toz boya. Ayrıca hızarın baltası ve bileme taşı da mutlaka bulunurdu” diye anlatıyor.

‘Meşakkatli ve çileli bir işti’

Demirkan hızarcılığın ne kadar zor bir meslek olduğunu şu sözlerle anlattı: “Yevmiyemiz yüksekti ama çalışma günümüz azdı. Sürekliliği yoktu. Ayrıca çok güç isteyen, meşakkatli bir işti. Sürekli dışarda çalışıyorduk. Bir nevi gurbette gibiydik. En temel ihtiyaçlarımızı bile yapmakta güçlük çekiyorduk. Hepsi ayrı bir zorluktu. Havanın soğuması, yağmur, rüzgar ise işleri iyice zorlaştırırdı. Bunun yanı sıra başka köylere, ilçelere hatta memleketlere de çalışmaya giderdik. Bugünün gençlerine de anlamlı öğütlerde bulunan Zeynel Abidin Demirkan, şunları söyledi: “Gençler bugünlerin kıymetini bilsin. Şimdi her türlü imkan var. Biz zamanında hızar çekmek için mazot bile bulamazdık. İhalelere gittiğimizde ne yiyeceğimizi düşünürdük. Şimdi her şey daha kolay.” Bugün artık motorlu testereler, modern atölyeler ve seri üretim makineleri sayesinde hızarcılık gibi el emeğine dayalı meslekler tarih sahnesinden yavaşça siliniyor. Ancak Zeynel Abidin Demirkan gibi ustalar sayesinde bu mesleklerin anıları ve hikayeleri yaşamaya devam ediyor.