Deniz kıyısında, Alanya Kalesi'nin batı tarafında, Damlataş Plajı yakınlarında konumlanan bu mağara 1948 yılında tesadüfen bulundu. Alanya Limanı’nın inşası sırasında taş ocağından taş çıkarılırken tesadüfen keşfedilen Damlataş Mağarası’nın girişi, dinamit ile patlatılan taşların açığa çıkmasıyla oluştu. Mağaranın keşfedilmesinin ardından mağara, hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekmeye başladı. Damlataş Mağarası yaklaşık 30 metre uzunluğunda, 15 metre genişliğinde ve 10-15 metre yüksekliğinde ve mağaranın girişinden itibaren 50 metre kadar ilerledikten sonra büyük bir salon ortaya çıkıyor. Mağara, adını damla damla oluşan sarkıt ve dikitlerden alıyor ve bu sarkıt ve dikitlerin oluşumu, yaklaşık 15 bin yıl gibi uzun bir süreçte gerçekleştiği düşünülüyor.
Sağlığa faydaları
Özellikle astım ve bronşit hastaları için önemli bir sağlık merkezi olarak kabul edilen mağaranın içinde yıl boyunca sabit bir sıcaklık (yaklaşık 22-23 derece) ve yüksek nem oranı (yüzde 90-98) bulunuyor. Ayrıca mağaranın havası bol miktarda karbondioksit ve düşük oranda radyoaktivite içeriyor. Bu özellikler, solunum yolu hastalıkları için tedavi edici etkiler sunuyor ve özellikle doktor tavsiyesi ile gelen hastalar, burada belirli süreler geçirerek şifa arıyor. Damlataş Mağarası, Alanya'nın turistik cazibe merkezlerinden biri olarak hizmet vermeye devam ediyor. Yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken mağara, yıl boyunca ziyaretçilerini ağırlıyor. Mağaraya giriş ücretli, ziyaret saatleri yaz ve kış sezonlarına göre değişiklik gösterebiliyor. Mağara içerisinde yürüyüş yolları ve aydınlatma sistemi bulunuyor ve bu sayede ziyaretçiler mağarayı rahatlıkla gezme imkanına sahip olabiliyor. Damlataş Mağarası hem doğal güzellikleri hem de sağlık açısından sunduğu faydalar ile Alanya'nın en önemli turistik noktalarından biri olarak gösteriliyor.