Sanatla iç içe bir ailede büyüyen Gizem Yavuz, resme olan yeteneğini aldığı eğitimlerle pekiştirerek devam ettirdi. Çocukluk yıllarında ailesinin sanata olan ilgisi, onun da bu yolda adım atmasına vesile oldu. Yavuz, “Küçükken evimizde sürekli bir sanat havası vardı. Annem ve babam sanata büyük önem verirdi. Onların desteğiyle resim yapmaya başladım ve bu tutku zamanla büyüdü. Sanat benim için bir ifade biçimi. Her tablo, iç dünyamdan bir parça taşıyor” diye düşüncelerini dile getirdi. 

‘Bu benim ifade biçimim’ 

Yavuz, resimle olan sürecini şöyle anlattı: “Benim sürecim evde başlayan, sanatın içinde doğduğum bir süreçti. Küçükken de resmin içinde büyüdüğümden dolayı benim için normal bir durum olmasının yanında ilgi çekici bir süreçti. Kendimi bununla ifade edebildiğim, benim dilimin görsel olduğunu keşfettiğim, resim, heykel, görsel anlatım türleri, daha doğrusu ilk başta bilmediğim, sonradan ‘Bu benim ifade biçimim’ düşüncesine dönüştüğü bir durum. Sonrasında buna yönelmeye karar verdim. İlk başta güzel sanatlar lisesinde okuyarak işe başladım. Üniversiteye ise Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’ne devam ettim. Şu anda ise Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nde Yüksek Lisans Programı’na devam ediyorum.” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan adaylık açıklaması
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan adaylık açıklaması
İçeriği Görüntüle

‘Ruhumu çok besliyor’ 

“Bu bölümlerde okurken bölümler arası diğer disiplinlere de yönelme ihtiyacı duydum ve bu benim ruhumu çok besliyor. Dolayısıyla bu beslendiğim yön hem kendi yaptığım resme katkı sağlıyor hem de o resimle bağlantılı farklı sanatsal işler ortaya koymaya çalışmama neden oluyor. Şu anda zamanımı sadece resme ayırdığım bir süreç geçiriyorum. Bu süreçte her yaş grubundan öğrencilere eğitimler veriyorum. Aynı zamanda kendi tasarımlarımı da yapıyorum. Mimar Sinan’da okumamın avantajı çok büyük oldu. Çünkü oradan geçen herkesin merak ettiği bir şeyler olursa, hocalar bu konuda yardımcı olmak için elinden geleni yapıyor. Dolayısıyla tasarım, resim, heykel, bunların hepsinin bütün olduğu bir okulda bunlardan bir parça ediniyorsunuz. Yaptığınız işle birlikte, üretim yapmaya, tasarlamaya da başlıyorsunuz. Resim yapmanın yanında farklı disiplinlerden üretim de yapıyorum. Aynı zaman da eğitim de veriyorum.” 

‘Her şey dengeli olmalı’ 

“Pandemi sürecinden sonra kendimi üretime aç hissettim. O süreçte de resim yapıyorsunuz ama bildiklerinizi değerlendirebileceğiniz aktif bir süreç başlayınca bu kişiden kişiye değişebiliyor. Bazı insanlar izole olmayı isteyebilir. Ben kabuğuma çekilmeyi ‘kısmen dışarıda kısmen içerde olmak’ gibi görüyorum. Her şey dengeli olmalı. Bir de yaptığınız şeylerin malzeme kısmı var. Malzemeleri denemeyi, uygulamayı, farklı malzemeleri seven de bir yapım olduğu için, hepsinin etkileşim içinde olduğunu, verdiği sonuçları düşünerek bu malzeme seçimlerini yapmayı düşünüyorum. Dolayısıyla dışarıyla etkileşim içinde olmak benim için artı bir avantaj oluyor. Hepsini birbiriyle bağlantılı olduğunu düşündüğünüzde bu beni daha çok motive ediyor. Benim her şeyden önce gayem bir sanat ürünü ortaya koyabilmek. Bir çalışmayı yaparken ortaya koyduğunuz ürünün bir sanat eseri olması ve yansıtmak istediğinizin kaygısını güttüğünüzde orada aslında disiplin önemli olmuyor. Sizin koymak istediğiniz şeyin vasfı sizin için önemli oluyor. Bir süre sonra disiplinler arası etkileşim olan bir ürün ortaya çıkıyor. Bir ürün ortaya koyarken aktarmak istediğiniz kısımda aldığınız eğitim, onu yansıtacak malzeme ve farklı disiplinler devreye giriyor. Dolayısıyla sanat eserini ortaya koyarken aldığınız haz sizi mutlu ediyor.”

Kaynak: ARZU YAVUZ