80 binin üstünde oy almayı hedeflediğini belirten Antalya Bağımsız Milletvekili Adayı Hasan Subaşı, seçildiği takdirde parti kurma oluşumu olursa buna destek vereceğini söyledi
Röportaj: Halil FİDAN
2 dönem Antalya Büyükşehir Belediye başkanlığı yapan, tanınmış siyasetçi ve Antalya Bağımsız Milletvekili Adayı Hasan Subaşı, Akdeniz Manşet’e konuştu. Adaylık süreci ve 7 Haziran Genel Seçimleri ile ilgili gazetemize önemli açıklamalarda bulunan Subaşı, ortak akıl için meclise girmek istediğini, mecliste yeni bir parti oluşumu olursa buna katkı vereceğini belirtti.
Hedefi 80 binin üstünde
Seçimlerde 80 binin üstünde oy almayı hedeflediklerini belirten Subaşı, geçmişte bu oyları aldığını belirtti. Partilerin aday listesine girmeyen aday adaylarının halen partilerine destek vermesini eleştiren Subaşı, adayların vekil olduktan sonra sustuklarını; partisine eleştiri yönelten vekillerin ise ihraç edildiğini söyledi. Subaşı, ayrıca oluşacak yeni dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) bir kurucu meclis olacağını vurguladı.
H.F.: Hasan Subaşı’nın aktif siyasete dönmesine yol açan etken neydi? Uzun bir süre siyasetten ayrı kaldınız. Neden tekrardan siyasete dönmeye karar verdiniz?
H.S.: 30 yıldır aktif siyasetin içerisindeyim. İki dönem Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptım. Daha önce mensubu olduğum siyasi partinin genel başkan yardımcılığını yaptım. Aktif siyasetin başında olduğum dönemlerde tabii bunlar oldu. Ancak ben aktif siyasete bir süre ara verdim. Doğayla, toprakla ve ailemle uğraşmayı tercih ettim ve bundan da keyif aldım. Fakat son yıllarda geldiğimiz durum beni çok endişelendirdi. Doğrusu siyasetin bu kadar çözümsüz kaldığı, çözüm üretemediğini hiç görmemiştim. Siyasetin sorunların dile getirilmesine, takip edilmesine, çıkmazların, eleştiriler yaklaşımın ne kadar lazım olduğunu göstermesi gerekiyordu. Bunu da ancak yine siyasetçiler, tecrübeli siyasetçiler yapabilir.
H.F.: Neden bağımsız milletvekili olarak TBMM’ye gitmeyi seçtiniz?
H.S.: Milletvekilliliğin halkın temsilcisi, halkın sesi olması gerektiği için, bu fikre saygı duyduğum için bağımsız milletvekili adayı olarak meclise girmeye karar verdim. İkincisi bağımsız milletvekili olursam çok rahatlıkla partilerin sorunlarını, siyasetin sorunlarını, çözümsüzlüklerini dile getirebilirim inancını kendimde gördüm.
H.F.: Milletvekili olamaya karar verdiğiniz sırada bir partiye girmeye karar verdiniz mi veya partilerden teklif geldi mi?
H.S.: Bana siyasi partilerden, farklı farklı oluşumlardan davetler de geldi. Var olan bir partiye girmem. Bugüne kadar bana defalarca teklif geldi. Girseydim girerdim kolay yolu seçerdim. Benim amacım milletvekili olmak değil sorunları ortaya koymak. Antalya’nın sorunları halkın sorunlarını ortaya koymak, siyasetten geldiğimiz dip noktasının sebeplerini söyleyebilmek ve eleştirebilmek.
H.F.: Milletvekili olma yönünde çevrenizden bir baskı geldi mi?
H.S.: Antalya’da her partiden, sivil toplum örgütlerinden açıkça destek aldım. Bana ‘Sizin Antalya’da çok fazla hizmetleriniz var’ dediler. Bizim birleştirici, demokrat kişiliğimiz var, ortak aklı arayan kişiliğimiz, bugünkü siyasette çok gereksinim var. Bugün benim siyasete girmemde Antalya halkının, siyasetçilerin, sivil toplum örgütlerinin beklentileri beni yönlendirdi.
H.F.: Bir siyasi partiye katılıp oradan aktif siyaset yapmak daha kolay değil miydi?
H.S.: Herhangi bir partiye katılıp bunu yapabilir misiniz diye sorarsanız? Bugün için bunu yapmak imkanı kalmadı. Çünkü bir partiden bu düzenin içinde milletvekili olamıyorsunuz, lider kadronun vekili oluyorsunuz. Eleştiri hakkınız bile maalesef olmuyor. Ya ihraç ediliyorsunuz ya da lider kadrosuna karşı kötü adam oluyorsunuz. Yani bizde partiler eleştiriye açık değildir. Bizde siyasetçiler bir programa katılırken en iyi söz söyleyen karşı tarafı kötüleyen kişiler tercih ediliyor.
H.F.: Siyasi partilere karşı bir tepki oluşturmak için aday oldunuz diyebilir miyiz?
H.S.: Tabii öyle diyebilirsiniz. Bugün partilerin öz eleştiriye ihtiyacı var. Partiler niye toplumu kucaklamıyor, partililer neden seçmen değil de lider kadroları belirliyor. Bu anlayış eleştirilmesi lazım. Ama parti mensuplarının bunları söyleme ve eleştirme hakkı verilmiyor.
H.F.: Bugün meclisin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
H.S.: Bugün meclise baktığımızda birileri ak diyor diğerleri kara diyor. Ortak akıl aramak kalmadı, uzlaşı zemini aramak kalmadı. Nefret dili siyasete hâkim oldu. Neredeyse kamplara ayrıldık ve kutuplaştık. Bu süreç çok tehlikeli bir süreçtir. Bu kutuplaşma Ortadoğu’ya bizi benzetir. Bu konuda çok daha dikkatli olmak gerekir, siyasetçilerin daha duyarlı olması gerekir.
H.F.: TBMM’ye girecek milletvekillilerinden neler bekliyorsunuz. Ve siz neler yapacaksınız seçildiğiniz takdirde?
H.S.: Mecliste objektif olan, ortak aklı arayan ortak çözümleri sunan milletvekillerinin olmasında yarar var. Halkın temsil yetkisini alıp Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girersem hem sorunları dile getireceğime inanıyorum hem de Antalya’nın gelişimine katkı sağlayacağıma inanıyorum.
H.F.: Partilerin Antalya milletvekili adaylarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
H.S.: Partilerin Antalya milletvekili adayları arasında ortak akla sahip adaylar mutlaka var. Ancak bu sistem içerisinde milletvekili seçildiği zaman susan insan haline geliyor. Şimdi Burhan Kuzu, Türkiye’nin yetiştirdiği bir anayasa profesörü, neyin nasıl yapıldığını bilmeyen bir insan mı? Hukuku bilen neyin, nasıl yapıldığını bilen bir insan. Düzenin milletvekili olduğu zaman susan insanlar haline geliyorlar.
H.F.: Muhtemelen seçimlerden sonra tartışılacak konuların başında başkanlık sistemi gelecek, bu konuda neler düşünüyorsunuz?
H.S.: Bugün yozlaşmış bir başkanlık sistemine dönüştü parlamenter sistem. Yozlaşmış bir meclis haline gelmiş durumda. Çözüm üretemez bir meclis haline gelmiştir. Başkanlık sistemi tartışılabilir. Başkanlık sisteminde erkler çok güçlü bir şekilde birbirinden ayrılır. Güçler ayrımı söz konusu ve birbirini denetleyen konumdadır. Parlamentonun denetim fonksiyonu kalmamıştır. Yargı ve adalet sistemi bozulmuş ve yıpranmıştır. Yargı denetleyemez hale gelmiştir. Meclis denetim görevini yerine getiremez olmuş, yargı güvenirliğini halk nezdinde yitirmeye başlamıştır. Parti liderleri vekillerin iradelerine ipotek koyuyor.
H.F.: Partilerin aday tespiti sırasında uyguladığı yöntemleri nasıl buluyorsunuz? Sizce neye göre adaylar tespit edildi?
H.S.: Türkiye’ye demokrasiden öyle uzaklaştı ki eleştiri yapamaz hale geldik. Partiler giderek hem teşkilatlarından hem de seçmenlerinden uzaklaştı. Aday tespitleri bile bunu gösteriyor. Halk dikkate alınmamış bölgeler dikkate alınmamış, turizmci, tarımcı, işçi kesimi, esnaf kesimi dikkate alınmadan aday tespitleri yapılmış. Aday tespitleri Ankara’da lider kadroya uyum sağlayacak şekilde belirlenmiştir. Bazı ilçelerde aday gösterilmemesinin partilerin teşkilatlarını dikkate alınmadığını bizlere gösteriyor. Batı ilçelerinde aday yok, merkezde bile adayların tam olarak Antalya’yı temsil ettiğini söyleyemez. Ankara merkezli bir aday yapılanması olmuş.
H.F.: Seçimlerde size ne kadar bir oy çıkar bu yünde bir tahminiz var mı ya da bir çalışmanız?
H.S.: Antalya merkezde geçmişte ciddi oy almıştım. İlçelerde de ona yakın bir oy almayı tahmin ediyorum. Bir sorun çıkacağını düşünmüyorum. 60 bin ile 80 bin oy gelir hata bunun çok üstünde bir oy alırım diye tahmin ediyorum. Çünkü geçmişte bu oylarını aldım, şimdi ilçeler de var, çok rahatlıkla bu rakamları aşacağımıza inanıyoruz. Benim adaylıklarımda merkez sağ bir araya gelebiliyordu. Bugünde bunu görüyorum. Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar bana destek verdiklerini görüyorum ve bundan memnun oluyorum. Merkez sağ tabanının siyasetçileri hepsi sahada çalışmaya başlamıştır. Birçok partinin seçmeni beni destekliyor.
H.F.: Hasan Subaşı meclise girdiğinde bir parti kurar mı ya da bir parti oluşumu içerisinde yer alır mı?
H.S.: Demokrat bir merkez sağ partiye ihtiyaç var. Eğer Antalya halkında temsil yetkisi alıp meclise gidersem böyle bir ihtiyacın öngörülmesi lazım. Öyle bir ihtiyaç ortaya çıktığı zaman da hangi kademede olursa olsun siyasi tecrübemle katkı sunmaya çalışacağım.
H.F.: Partililerin mensubu olduğu siyasi partileri eleştirmesi lazım demiştiniz bir toplantınızda daha önceki siyasi hayatınızda mensubu olduğunuz siyasi partiyi hiç eleştirdiniz mi?
H.S.: Benim aktif siyaset yaptığım dönemde kendi partimi de partililerimi de eleştirdim, yararlıda oldu. Her dönemde o eleştiri yaptım, hatta kendi partim iktidardayken Tansu Çiler Başbakanlığı döneminde Antalya Limanı’nda yanlış bir uygulama karar verilmişti. Bütün esnafla birlikte ben de kendi hükümetime karşı yürümüştüm ve o karar değişmişti. Bunlar demokrasinin refleksidir, olmasa olmazıdır. Partilerin öz eleştiri dönemi getirmeleri lazım.
H.F.: Bazı konuşmalarınızda ve toplantılarınızda yeni dönem TBMM’nin kurucu meclis olma özelliğini taşıyacağınızdan bahsettiniz. Neden kurucu meclis olma özeliğini taşıyacak?
H.S.: 7 Haziran’dan sonra oluşacak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni çok önemli 3 konu bekliyor. Bunlardan birincisi Türkiye’yi her yönde etkileyecek bir çözüm süreci var. Bu çok önemli bir konu. İkincisi yeni bir anayasa oluşturma süreci var. Diğeri ise başkanlık ve parlamenter sistem tartışılacak. Bu üç konu TBMM’ye kurucu meclis niteliğini veriyor.
H.F.: Milletvekili olmaya karar verdiğinizde bu kararınızı ilk kiminle paylaştınız?
H.S.: Bu gibi önemli konularda hem partililerimle konuşurum hem de ailemle konuşurum. Gerek partilerim gerekse ailem benim kararımı desteklediler. Ailem siyasete mesafeli kalmıştır. Ancak benim siyasete girmem gerekliliği ortaya çıktığında arkamda durmuşlardı. Eşim, toplumda gelen mesaj ve baskıları gördüğünde bu kararımı destek vermiştir.