İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 77’nci yıl dönümü dolayısıyla İnsan Hakları Derneği (İHD) Antalya Şubesi, Attalos Meydanı’nda ‘Barış, adalet, hakikat ve demokrasi’ talebini yineleyen kapsamlı bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı İHD Antalya Şube Başkanı Ebedin Altınkaynak okudu. Beyannamenin10 Aralık 1948’de kabul edildiğini hatırlatan Altınkaynak, bildirgenin insan onuru, özgürlük ve barış kavramlarına işaret ettiğini, 577 dile çevrilen bu metnin insan hakları mücadelesine yön veren temel belge olduğunu vurguladı. İHD’nin, kurulduğu günden bu yana ‘insan onuruna yakışır bir yaşam’ için çalıştığını belirtti.
‘Özü insan hakları meselesi’
Açıklamada, Kürt meselesinin özünün demokrasi ve insan hakları olduğunu ifade eden Altınkaynak, yüzyılı aşan kimlik, dil ve kültür mücadelesinin hala sürdüğünü belirtti. Güvenlik temelli politikaların ağır bedeller doğurduğuna dikkat çeken Altınkaynak, en az 40 bin insanın yaşamını yitirdiğini, zorla kaybetmelerden köy boşaltmalarına kadar ağır ihlaller yaşandığını söyledi. Altınkaynak, bu ihlallerin belgelenmesi ve cezasızlıkla mücadele konusunda çalışmalarını sürdüreceklerini duyurdu. 1 Ekim 2024’te başlayan yeni müzakere sürecinin barış umudunu artırdığı belirtilerek, örgütün silah bırakması, fesih süreci ve Abdullah Öcalan ile yürütülen temasların çözüm sürecini güçlendirdiği ifade edildi. İHD, kalıcı barış için silahsızlanma, hasta ve siyasi mahpuslar dahil kapsayıcı bir barış yasasının çıkarılması gerektiğini vurguladı.
‘Savaş öldürür, barış yaşatır’
40 yıllık çatışmalı süreçte yaşanan ihlallerin ortaya çıkarılması ve gerçeklerle yüzleşmenin kalıcı barış için zorunlu olduğu belirtildi. Cezasızlık politikalarının barışa engel oluşturduğuna dikkat çekildi. Coğrafyada kadınların çok yönlü ayrımcılık ve şiddete maruz kaldığına işaret eden Ebedin Altınkaynak, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ve ILO 190’ın onaylanmamasının kadına yönelik şiddeti artırdığını ifade ederek, kadınların barış ve insan hakları mücadelesinin asli öznesi olduğunun altını çizdi. Dünyada artan otoriterleşmeye ve savaşlara dikkat çeken Altınkaynak, özellikle Gazze’de yaşanan ağır sivil kayıpların insanlık dramına dönüştüğünü vurguladı. Savaş ve çatışma ortamının kadınları, çocukları, mültecileri, LGBTIQ+ bireyleri çok daha fazla etkilediği belirtilerek barış karşıtı gösterilerin şiddetle bastırılmasına tepki gösterildi.
‘Demokrasi yoksa insan hakları yok’
Altınkaynak, Türkiye’de muhalefete yönelik baskıların kaygı verici olduğunu ifade ederek, kayyım uygulamaları, gazeteciler ve siyasetçilere yönelik operasyonlar, ifade özgürlüğünün sınırlandırılmasını eleştirdi. İHD, AYM ve AİHM kararlarına rağmen tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Osman Kavala, Can Atalay, Selçuk Kozağaçlı ve benzeri siyasi saiklerle tutuklananların derhal serbest bırakılmasını talep etti. Barışın toplumsal mücadeleyle mümkün olduğunu vurgulayan Altınkaynak, barışı getirecek olanların kadınlar, çocuklar ve çocuk hakları savunucuları, işçiler ve emekçiler, çevreciler, eşit ve özgür yaşamı savunan tüm halklar olduğunu söyledi.
