Açıklamayı İnsan Hakları Derneği (İHD) Antalya Şube Yöneticisi Ferdi Parim okudu. Parim, yeni tip hapishanelerin mahpusları ‘kişiliksizleştirme, güçsüzleştirme, insansızlaştırma ve yalıtma’ amacı taşıdığını öne sürerek, bu cezaevlerinin sadece özgürlükten mahrum bırakma değil, aynı zamanda fiziksel ve ruhsal işkenceye yol açan bir cezalandırma aracı haline geldiğini vurguladı.

‘F tipini bile aratan koşullar’

İHD açıklamasında, 2000’li yıllarda tepki çeken F Tipi cezaevlerini bile geride bırakan bu yapıların; üç katlı mimarisi, hücrelere ait bağımsız havalandırma bulunmaması, güneş ışığını engelleyen sık tel örgüler, elektronik kapı sistemleri ve kısıtlı havalandırma süresiyle eleştirildiğini belirterek; mahpusların günün 22,5 saatini hücrede geçirirken, günlük havalandırma hakkının çoğu zaman yalnızca 1,5 saatle sınırlandırıldığını belirtti. Açıklamanın devamında Antalya’daki Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde mahpusların havalandırma alanlarını ‘Hitler’in fırını’ olarak nitelendirdiği aktarıldı. Hücre kapılarının elektronik butonlarla açılması nedeniyle olası bir arıza durumunda mahpusların içeride kilitli kalma riskine dikkat çekildi. Pencerelerdeki sık tel örgülerin güneş ışığını ve hava akışını engellediği, Adalet Bakanlığı’nın bu konuda yapılan başvurulara ‘AİHM kararı olmadığı’ gerekçesiyle olumsuz yanıt verdiği belirtildi.

‘Açlık grevleri kritik aşamada’

Altın Portakal Film Festivali’nde Film Forum başvuruları sona erdi
Altın Portakal Film Festivali’nde Film Forum başvuruları sona erdi
İçeriği Görüntüle

Açıklamada, Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 8 mahpusun, kuyu tipi cezaevlerinden sevk talebiyle süresiz açlık grevini sürdürdüğü bildirildi. 317 gündür açlık grevinde olan Serkan Onur Yılmaz’ın hayati tehlike sınırını geçtiği, tekerlekli sandalyeyle görüşe getirildiği ve yutkunma güçlüğü yaşadığı aktarıldı. Diğer mahpuslardan Ayberk Demirdöğen’in 196, Fikret Akar’ın 178, Ümit Çobanoğlu’nun 116, Berkin Berberoğlu’nun 104, Fırat Kaya’nın 58, Gürkan Türkoğlu’nun 56, Tahsin Sağaltıcı’nın 56 ve Hüseyin Özen’in 37’nci gününde olduğu kaydedildi. İHD, ağır tecrit uygulamalarının Anayasa’nın 17. maddesiyle güvence altına alınan ‘kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı’ ile bağdaşmadığını vurguladı. Açıklamada, “Bu uygulamalar ancak kötü muamele ve zamana yayılmış işkence kavramlarıyla açıklanabilir. S, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishaneler kapatılmalı, mahpusların insan onuruna yakışır koşullarda yaşaması sağlanmalıdır” denildi.

Muhabir: Serpil METİN