Antalyaspor’un önemli orta saha oyuncusu Sander van de Streek, VoetbalPrimeur’e verdiği kapsamlı röportajda Hollanda’dan Türkiye’ye uzanan yolculuğunun en kritik detaylarını paylaştı. FC Utrecht’te altı sezon boyunca 212 maça çıkan ve kulübün sevilen isimlerinden biri olan 32 yaşındaki futbolcu, hem kendisine sunulan güçlü sözleşme teklifine hem de yıllardır ait olduğu düzene rağmen içindeki uluslararası macera arzusunun ağır bastığını dile getirdi. Van de Streek, ayrılık sürecini anlatırken, “FC Utrecht’in teklifi çok iyiydi ve değer gördüğümü hissettim ama içimden geçen ‘bir gün mutlaka yurt dışında oynamalıyım’ duygusu artık ertelenemez hale gelmişti. Bu isteğimin ne kadar güçlü olduğunu o gün fark ettim” ifadelerini kullandı.
Nuri Şahin faktörü
Transfer döneminde Singapur’dan Avustralya’ya kadar geniş bir yelpazede teklif aldığını söyleyen Van de Streek, Antalyaspor’un sunduğu şartların kendisi için diğer tüm ihtimallerden daha özel olduğunu vurguladı. Antalya’nın yaşam kalitesinin, kulübün Süper Lig’deki konumunun ve dönemin teknik direktörü Nuri Şahin’in kendisine yaklaşımlarının belirleyici olduğunu aktaran oyuncu, “Menajerim Antalyaspor’un çok ciddi bir teklif sunduğunu söylediğinde içimde garip bir huzur hissettim. Nuri Şahin benim videolarımı izlemiş ve bana ‘Senin gibi bir oyuncuya gerçekten ihtiyacımız var, seni burada önemli bir rol için istiyorum’ dedi. Bu sözleri duyunca doğru adresi bulduğumu hissettim” şeklinde konuştu.
‘Ani karar verdim’
Türkiye’ye gelişiyle birlikte yaşadığı tempolu günleri anlatırken gülümseyen Van de Streek, Antalyaspor ile anlaşmasının ardından çok kısa sürede sahaya çıktığını belirtti. Streek, “Antalyaspor’un ilgisini Pazar günü öğrendim, Salı kararı verdim, Çarşamba Antalya’ya uçtum, Perşembe imza attım ve Cuma akşamı kadrodaydım. Takım arkadaşlarımın adlarını bile tam bilmeden oyuna girdim ve o an ‘Artık bu maceraya başlıyorum’ dedim” sözleriyle ilk izlenimlerini paylaştı. Sam Larsson’la aynı dili konuşmanın adaptasyonunu hızlandırdığını belirten Hollandalı oyuncu, çocuklarının da okula ve şehre kısa sürede alışmasının kendisine büyük rahatlık sağladığını ifade etti.
‘İstanbul başka seviye’
Türkiye’deki maç atmosferlerini anlatırken özellikle İstanbul deplasmanlarına ayrı bir parantez açan Van de Streek, taraftarların tutkusunun kendisini şaşırttığını söyledi. Hollandalı oyuncu, “İlk sezonumda Fenerbahçe deplasmanından sonra kulağım gerçekten ağrıdı. O gürültü, o atmosfer… Hollanda’da hiçbir yerde böyle bir şey yaşamamıştım. De Kuip etkileyicidir diye düşünürdüm ama Galatasaray ve Fenerbahçe deplasmanları gerçekten başka bir seviyede. Tüm stat tek bir ses gibi bağırıyordu. Takım arkadaşlarım bana ‘Hazırlıklı ol, orası tam bir kaos olur’ demişti ve o gün ne demek istediklerini çok iyi anladım” ifadelerini kullandı. Süper Lig’in fiziksel oyun yapısının da temposunu artırdığını söyleyen Van de Streek, Antalyaspor’un ise daha futbol odaklı bir oyun kimliği olduğunu vurguladı.
‘Her şey şeffaf’
Türkiye’ye geldikten sonra iki sezonda beş farklı teknik direktörle çalıştığını hatırlatan Van de Streek, bu kadar sık değişimin istikrarı olumsuz etkilediğini ancak bunun Türkiye’de sık görülen bir durum olduğunu belirtti. Kulübün geçmişte yaşadığı mali sıkıntılara da değinen oyuncu, “Bazı dönemlerde ödemeler gecikiyordu ve önceki yönetim döneminde altı aya varan gecikmeler yaşayan arkadaşlarımız oldu. Yeni yönetim ise yaz döneminde tüm ödemeleri tamamlayıp sezona borçsuz girmek için ciddi bir adım attı. Bize her şeyi şeffaf şekilde anlatıyorlar ve bu güven ortamı bizi rahatlattı” ifadelerini kullandı. Taraftarın desteğinin kendileri için değerli olduğunu vurgulayan Van de Streek, Antalyaspor’un potansiyelinin çok daha yüksek olduğunu ve istikrar sağlandığında bunun sahaya da yansıyacağına inandığını ifade etti.
‘Kendimizi evimizde hissediyoruz’
Röportajın sonunda Antalya’daki günlük yaşamlarına değinen Van de Streek, ailesinin mutluluğunun kendi kararlarında belirleyici olduğunu söyledi. Sahilde yaşadıklarını ve çocuklarının İngilizce ile Türkçeyi hızla öğrendiğini anlatan deneyimli oyuncu, “Kasım ayında tişört ve şortla dışarı çıkabiliyorum, çocuklarım burada çok mutlu, eşim sosyal medyada hayatımızı paylaşıyor ve burada kendimizi gerçekten evimizde hissediyoruz. Bazen en küçük çocuğumu okuldan alıp sahile yürüyüşe gidiyorum. Hollanda’da daha kapalı bir yaşam düzeni vardı ama burada hayat çok daha keyif odaklı. Çocuklarım ilk haftadan itibaren alıştı. Bir baba olarak bundan daha büyük bir huzur olamaz. Bu nedenle şu an için ayrılmayı düşünmüyor ve Antalyaspor’da geçirdiğim her anın kıymetini biliyorum” diye konuştu.




