TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Genel Kurul'a Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala ve AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler katıldı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, oturum öncesinde Özgür Özel, Tülay Hatimoğulları, Tuncer Bakırhan ve Müsavat Dervişoğlu ile tokalaştı.
'RAPOR EN KISA SÜRE İÇERİSİNDE SUNULACAK'
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 2026 yılı bütçesinin 40 gün boyunca, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşüldüğünü, bu kapsamda 21 birleşim, 77 oturumda yaklaşık 240 saatlik müzakerelerde, 271 milletvekilinin 1353 kez söz talebinin karşılandığını söyledi. 28'inci yasama döneminin TBMM ve Türkiye tarihi açısından önemli olduğunu belirten Kurtulmuş, "28'inci dönem Meclis'imiz, Cumhuriyet'in 2'nci asrının başlangıcını yapmıştır. Bu özelliğiyle fevkalade tarihi bir Meclis'i hep birlikte icra ediyoruz. Bu süre içerisinde TBMM'de oluşturulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu vasıtasıyla bu tarihi dönemin ruhuna uygun bir şekilde çok yoğun çalışmalar gerçekleştirilmiştir. TBMM'deki siyasi partilerin neredeyse tamamının katıldığı bir komisyon marifetiyle, son derece olgun bir demokratik ortamda, fevkalade ciddi tartışmalar yaparak, Cumhuriyet'in ilk 100 yılının en yakıcı ve en zor sorunu olan terörün ortadan kaldırılabilmesi için çok yönlü, çok katmanlı bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu konuyla ilgili toplumun bütün kesimleri dinlenmiş, şehit aileleri ve gazilerimizle birlikte başlayan ilk oturumun yanı sıra Türkiye'nin bütün sivil toplum kuruluşları fevkalade geniş bir şekilde dinlenmiş ve dinleme faaliyetleri geçtiğimiz hafta itibarıyla sona ermiştir. Bundan sonraki süreç için ümit ediyorum ki komisyon, sürdürdüğü müzakere olgunluğunu devam ettirerek, fevkalade güçlü bir raporu yazacak ve bu sorun ile ülkemizin demokratik standartlarını yükseltmesi ile ilgili genel bir perspektifi en kısa süre içerisinde yazacağı rapor ile TBMM'ye sunacak" ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, 'Terörsüz Türkiye' çalışmalarının olgunlukla yürütülmesi gerektiğini ifade ederek, "'Terörsüz Türkiye' sadece TBMM'deki komisyonun görev alanında değildir. Bu bir devlet projesidir. Devletin başta güvenlik kurumları olmak üzere tüm ilgili kurumları sürecin kazasız bir şekilde yürütülmesi ve sonlandırılmasıyla ilgili olarak, üst düzey bir koordinasyonla görevlerini yerine getirmektedir. Aynı şekilde TBMM'deki komisyonumuz ise süreçte üzerine düşen demokratik denetim fonksiyonunun bir gereği olarak süreci fevkalade başarılı bir şekilde bu noktaya kadar getirmiştir. Ümit ederim ki sonuç alarak Türkiye tarihindeki en önemli fırsatlardan birinin başarıyla sonuçlanmasına vesile olur. Ayrıca 28'nci dönem Meclis'inin tarihi sorumluluğu gereği, atması gereken diğer demokratik adımların da altını çizmek isterim. Her şeyden evvel Türkiye'nin 2'nci yüzyılına yaraşır, milli, katılımcı, demokratik, kuşatıcı, yeni ve sivil bir anayasanın yapılması, TBMM 28'nci dönem Meclis'inin önemli sorumluluklarından birisidir" diye konuştu.
'2026, OVP'NİN EN KRİTİK YILIDIR'
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bütçe üzerine konuştu. Yılmaz, bütçe teklifini istikrar ve refah bütçesi olarak nitelendirdi ve son 23 yılda makroekonomik istikrardan kurumsal reformlara, altyapıdan sosyal politikalara kadar pek çok alanda dünyaya örnek olacak bir kalkınma hamlesinin ortaya konduğunu söyledi. Yılmaz, açıklamasında, "Bu süre zarfında, uluslararası gelişmişlik sınıflandırmasında alt orta gelir grubundan üst orta gelir grubuna kalıcı şekilde yükselen bir Türkiye inşa ettik. Bu sadece ekonomik bir başarı değil; güçlü bir devlet aklının, kararlı bir liderliğin ve milletimizin azminin ortak eseridir. Şimdi yeni bir eşik noktasına gelmiş bulunuyoruz. Türkiye, artık yüksek gelirli ülkeler ligine girmeye hazırlanan bir ülkedir. Bu yürüyüş sadece rakamsal bir geçiş değildir; bu yeni aşama, niteliksel bir değişimin, yeni bir kalkınma hamlesinin başlangıcıdır. Bu yeni yolculuk her alanda daha yüksek standartlara, daha ileri teknolojilere, daha güçlü kurumlara, daha kapsayıcı bir refaha yönelişin adıdır. Bu yolculuk, 'Türkiye Yüzyılı' rotasında büyük bir dönüşüm hamlesidir. Bu kapsamda 2026 yılı, 'Orta Vadeli Program'ımızın (OVP) en kritik yılıdır. Çünkü 2026, hem attığımız adımların sonuçlarının görünür hale geleceği hem de reformlarımızın meyve vereceği bir eşik yılı olacaktır. Bütçemiz tam da bu anlayışla huzurunuza getirilmiştir. 2026 bütçesi, yapısal dönüşümü hızlandıracak, yüksek gelir hedefini destekleyecek bir anlayışla hazırlanmıştır" dedi.
'5 YILDA RESİM TAMAMEN DEĞİŞTİ'
Bütçenin ekonomik büyüme, enflasyon oranının düşmesi ile kalıcı sosyal refah artışını güçlendireceğini ifade eden Yılmaz, bütçenin makroekonomi, finansal istikrar ve mali disiplin çizgisine bağlı kalınarak hazırlandığını ekledi. Yılmaz, "Küresel ekonomi uzun bir süre ekonomik belirsizlik, teknolojik yenilik ve jeopolitik gerilim baskısı altında kendine yön çizmeye devam edecektir. Dünya ekonomisinin bu yeni dönemini anlamak için son çeyrek asra baktığımızda tablo daha net ortaya çıkıyor. Son 25 yılda küresel büyüme ve ticaret hacmi güçlü bir ivme yakalamıştı. Ancak son 5 yılda bu resim tamamen değişti. Salgın, savaşlar, enerji krizi, tedarik zincirlerindeki kırılmalar ve artan korumacılık, küresel ekonominin dinamizmini önemli ölçüde zayıflattı. Küresel salgın öncesindeki yaklaşık 20 yılda dünya ekonomisi, yıllık ortalama yüzde 3,7'lik bir artışla tarihin en hızlı genişleme evrelerinden birini geçirmiştir. Bu tablo, dünya ticaretinde çok daha belirgin bir daralma ile kendini göstermektedir. Bugün artık kurallara dayalı, liberal ve açık dünya ticareti geçmişteki kadar güçlü değildir. Korumacılık eğilimleri hızla artıyor, ticarette tarifeler yükseliyor, ihracat kısıtlamaları yaygınlaşıyor, ülkeler stratejik sektörlerini korumak için giderek daha kapalı politikalar uyguluyor. Küresel ticaret motoru, artık eskisi gibi büyümeyi destekleyememektedir. Günümüzde küresel tedarik ağları yeniden şekillenirken uluslararası sermaye hareketlerinde kırılganlıklar daha belirgin hale geliyor" değerlendirmesinde bulundu.
'BÜYÜME PERFORMANSIMIZ 21 ÇEYREKTİR DEVAM EDİYOR'
2026 yılında da küresel ekonomideki belirsizliklerin devam edeceğini aktaran Yılmaz, Türkiye'nin ekonomisine ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"2024 yılı boyunca küresel ölçekte dezenflasyon odaklı parasal sıkılaşmanın dış talepte yol açtığı zayıflamaya ve jeopolitik gerilimlere rağmen, Türkiye ekonomisinde ılımlı ancak istikrarlı bir büyüme performansı sergilenmiştir. Fiyat istikrarını önceleyen politika çerçevesiyle uyumlu bir patikada, 2024 yılı yüzde 3,3'lük büyüme oranıyla tamamlanmıştır. Salgınla başlayan, jeopolitik gerilimler ile enerji, gıda ve tedarik zinciri krizleriyle derinleşen küresel dalgalanmalara karşın Türkiye ekonomisi, istikrarlı büyümesini sürdürerek dünya ekonomisinde olumlu yönde ayrışan ülkeler arasında yer almıştır. Salgın sonrasındaki büyüme performanslarına bakıldığında, 2020-2024 döneminde dünya ekonomisi kümülatif olarak yüzde 15,1 oranında büyürken, Türkiye ekonomisi aynı dönemde yüzde 30,3'lük bir büyüme kaydetmiştir. Bu süreçte ortalama yıllık büyüme hızı dünya genelinde yüzde 2,9 düzeyinde gerçekleşirken, Türkiye ekonomisi yıllık ortalama yüzde 5,4'lük oranla dünya ortalamasını neredeyse 2'ye katlayan güçlü bir büyüme performansı ortaya koymuştur. Güçlü büyüme performansıyla milli gelirimiz, Cumhuriyet'imizin 100'üncü yılı olan 2023 itibarıyla ilk defa 1 trilyon dolar eşiğini aşarak 1 trilyon 130 milyar dolara ulaşmış, kişi başına düşen milli gelir ise 13 bin 243 dolar olarak gerçekleşmiştir. 2024 yılında kişi başına düşen milli gelirimiz 15 bin doları aşmıştır. 2025 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla GSYH'nin (gayrisafi yurt içi hasıla) dolar cinsinden yıllıklandırılmış büyüklüğü 1 trilyon 538 milyar dolar düzeyine yükselmiştir. Aynı dönemde yıllıklandırılmış kişi başına milli gelirin ise yaklaşık 17 bin dolar seviyesine çıktığı görülmektedir. Yıl sonu tahminimiz ise 17 bin 748 dolardır. 2024 yılı itibarıyla, nominal dolar bazında Türkiye dünyanın 17'nci büyük ekonomisi konumundadır. 2025 yılı tahminleri ışığında ise Türkiye ekonomisinin 1,5 trilyon dolarlık milli geliri aşması ve 16'ncı büyük ekonomi konumuna yükselmesi beklenmektedir. Ekonomimizin gelişmiş ülkelere yakınsama süreci devam etmektedir. Türkiye ekonomisinde, 2025 yılının 3'üncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 3,7 oranında büyüme gerçekleşmiştir. Küresel ve bölgesel olumsuz konjonktüre rağmen, siyasi istikrar ortamı ve öngörülebilir politikalar çerçevesinde, büyüme performansımız 21 çeyrektir kesintisiz devam etmektedir."
'2026'DA ENFLASYON YÜZDE 20'NİN ALTINA İNDİRİLECEK'
Yılmaz, Türkiye ekonomisinin 2026 yılında yüzde 3,8 oranında büyüyeceğini tahmin ettiklerini dile getirdi. Enflasyon oranlarının da düşeceğini vurgulayan Yılmaz, "2024 yılının Haziran ayında uygulamaya koyduğumuz dezenflasyon programı, küresel ölçekte belirsizliklerin arttığı bir dönemde ülkemizin ekonomik kararlılığını en net şekilde ortaya koyan unsurlardan biri haline gelmiştir. İzlediğimiz sıkı para politikası, mali disiplin ve makroihtiyati tedbirler birlikte ele alındığında, dezenflasyon sürecinin ülkemizde artık kalıcı fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda ilerlediği açıkça görülmektedir. Bu dönemde Türk lirasının görece istikrarlı seyri, temel mal fiyatlarına olumlu yansırken, politika bileşenleri arasındaki güçlü koordinasyon ise dezenflasyon sürecinin zeminini sağlamlaştırmaktadır. Dezenflasyon sürecinin program takvimimizle uyumlu şekilde ilerlemesi, yılın 2'nci yarısında çok daha somut biçimde hissedilmiştir. Kasım 2025 itibarıyla yıllık tüketici enflasyonu yüzde 31,1 düzeyine kadar gerilemiştir. Temel mal enflasyonunda çok daha belirgin bir düşüşle bu oran yüzde 18,6 olmuştur. Aralık ayına yönelik enflasyon görünümü de olumlu seyretmektedir. Önceliğimiz açık ve nettir. Bütüncül bir yaklaşımla para, maliye, gelirler politikaları ve yapısal dönüşüm adımlarıyla dezenflasyonu kararlılıkla sürdüreceğiz. 2026 yılında enflasyonun yüzde 20'li seviyelerin altına indirilmesi, fiyatlama davranışlarında yapışkanlığın kalıcı olarak kırılması ve 2027 yılından itibaren enflasyonun tekrar tek haneli seviyelere indirilmesi temel hedefimiz olmaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.
Yılmaz ayrıca, Türkiye'nin 2024 yılında 261,8 milyar dolar, 2025 yılında 247,2 milyar dolar, 2026 yılında ise 270,6 milyar dolarlık ithalat rakamlarına ulaştığını belirtti.
'29 MİLYAR LİRA FAİZ DIŞI FAZLA HEDEFLİYORUZ'
Merkez Bankası rezervlerinin 183,2 milyar dolar seviyesine ulaşarak, olumlu bir seyirde sürdüğünü söyleyen Yılmaz, Türkiye'nin 5 yıllık CDS risk primlerinin ise düştüğünü dile getirdi. Yılmaz, 2026 yılı merkezi yönetim bütçesine ilişkin şöyle konuştu:
"2026 yılı merkezi yönetim bütçesinde bütçe giderlerinin 18 trilyon 979 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 16 trilyon 266 milyar lira olacağını öngörmekteyiz. Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının ise yüzde 3,5 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Deprem nedeniyle bütçe açıklarında yaşanan arızi artış sonrasında, bütçe açığını yeniden hükümetlerimiz dönemindeki yüzde 3'ün altında olan ortalama seviyeye yaklaştırıyoruz. Hükümetlerimiz döneminde mali disiplin her zaman temel önceliğimiz oldu. Bütçeyi 'Faiz bütçesi' olmaktan çıkararak hizmet bütçesi haline getirdik. 2002 yılında milli gelire oranla yüzde 14,3 olan faiz giderlerini oldukça düşük seviyelere indirdik. Nitekim, 2026 yılı bütçesinde büyük oranda deprem harcamaları bağlantılı geçici yükselişe rağmen, faiz giderlerinin milli gelire oranının yüzde 3,5 seviyesinde olmasını öngörmekteyiz. Bununla birlikte 2026 yılı bütçemizin 29 milyar lira faiz dışı fazla vermesini hedefliyoruz. Diğer taraftan 2026 yılı bütçe ödeneklerinin ekonomik sınıflandırmaya göre dağılımı ise şu şekildedir. Personel giderleri 4 trilyon 907 milyar liradır, Sosyal Güvenlik Kurumuna devlet primi giderleri 600 milyar liradır, mal ve hizmet alım giderleri 1 trilyon 250 milyar liradır, cari transferler 6 trilyon 871 milyar lira, sermaye giderleri 1 trilyon 312 milyar lira, sermaye transferleri 525 milyar lira, borç verme giderleri 397 milyar lira, yedek ödenekler 375 milyar lira, faiz giderleri 2 trilyon 742 milyar liradır."
'TÜM KESİMLERE İYİLEŞTİRME YAPMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Yılmaz, AK Parti hükümetleri boyunca çalışanlar ile emekli maaşlarının artış oranlarının enflasyon üzerinde olduğunu belirterek, "Memuruyla işçisiyle kamu çalışanlarının özlük haklarını iyileştirdik. En düşük devlet memuru aylığı, 2025 yılı Temmuz ayı itibarıyla 50 bin 503 liraya yükseltilmiş olup temmuz ayında 2002 yılına göre reel artış yüzde 262 olmuştur. En düşük emekli aylığı temmuz itibarıyla 16 bin 881 TL'ye yükseltilmiştir. En düşük emekli aylığındaki reel artış temmuz ayında 2002 yılına göre yüzde 621'dir. 2023 yılı Ocak ayından geçerli olmak üzere, kamu görevlilerimizin ek göstergelerini artırdık. Öğretmen, hemşire, polis, din görevlisi, şube müdürü, avukat gibi birçok kamu görevlimizi 3 bin 600 ek göstergeden yararlanır hale getirdik. İmkanlarımızı artırdıkça enflasyonun düştüğü bir ortamda, kalıcı refah artışı sağlayacak şekilde tüm kesimlerin şartlarında iyileştirme yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın sunumunun ardından, Genel Kurul siyasi parti temsilcilerinin bütçe üzerine açıklamalarıyla devam ediyor.
'TERÖRİSTLERİ, 'BARIŞ GÜVERCİNİ' İLAN EDİP VİCDANLARINI YARALIYORSUNUZ'
TBMM Genel Kurulu'ndaki bütçe görüşmeleri, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nun konuşmasıyla devam etti. Dervişoğlu, polisin ve jandarmanın gece gündüz demeden canı pahasına çalıştığını, yoksulluk sınırının altında yaşam savaşı verdiğini ancak bütçede onların hayat standartlarını yükseltmeye yönelik tek bir cümle geçmediğini belirterek, "Yaptığınızı ben söyleyeyim; canları pahasına mücadele ettikleri teröristleri, 'barış güvercini' ilan edip vicdanlarını yaralıyorsunuz. Eskişehir'in göbeğinde bir vatan evladı çıkıp, bu gerçeği yüzünüze vurunca da rahatsız oluyorsunuz. O ses hakikattir. O ses, milletin vicdanının, onurunun sesidir. O ses, bu vatan için şehit olmuş kahramanların ateşinin düştüğü ocakların haykırışıdır. Onur'umuza ve onurumuz olan güvenlik kuvvetlerimize milletin evinden selam olsun. Sokaktaki şiddeti bitirmeyen, uyuşturucu baronlarının kökünü kazımayan, kartelleşen çeteleri ortadan kaldırmayan, teröristi makbul görüp, polisimizin jandarmamızın hakkını teslim etmeyen bu bütçeye vicdanen ve aklen 'hayır' diyoruz. Ezcümle; Adalet Bakanlığı, hukuku adam seçerek uyguluyor ve adaleti sağlamıyorsa bu bütçeye ne gerek vardır? Profesöründen araştırma görevlisine; yoksulluk sınırında ya da altında maaş veriyorsan, devlet okullarını fiilen ortadan kaldırıyor, özel okul sayısının katbekat artışına zemin hazırlıyorsan Milli Eğitim bütçesine ne gerek vardır?" dedi.
'SİZE DE BÜTÇENİZE DE 'HAYIR' DİYORUZ'
Bu bütçe teklifinin beceriksizliğin, kötü niyetin ve vasıfsızlığın manifestosu olduğunu söyleyen Dervişoğlu, "Politika yapıcıların aklına, barınma krizine çözüm olabilecek 'zorunlu sosyal kota' veya 'boş konut vergisi' gelmediği için karşımızda 'evsiz'; icraya düşen krediler rekor kırarken, milletin sofrası boş kaldığı için 'ekmeksiz'; mal ve can güvenliği kalmadığı için 'güvensiz' bir ülke vardır. 'Yeni Türkiye' ambalajını kaldırdığımızda altından çıkan; her hücresine kadar çürütülmüş, her değeri yok edilmiş, eşitsizliğin meşrulaştırıldığı ve zayıfın yere düşürüldüğü bir yoksunluklar Türkiye'sidir. Biz bu iktidara da bütçesine de 'hayır' diyoruz. 'Bölgede riskler yüksek', 'Kartlar yeniden dağılıyor, beka tehdidi' diye bağırıp duruyorsunuz. Bunun için, PKK ile bile pazarlık masasına oturduğunuzu, ulus kimliğine ve üniter yapıya dayalı Cumhuriyet’ten bile vazgeçmemiz gerektiğini fısıldıyorsunuz. Beka söz konusu olduğu için de bunu sindirmemizi hiddetle arzu ediyorsunuz. Peki yarın; ‘Bu işte de yanlış yapmışız’, ‘aldatılmışız, kandırılmışız’ derseniz? U dönüşü mü yapacaksınız? 'Milletim hakkını helal etsin' mi diyeceksiniz? Ki yavaş yavaş başladınız. Buğday ithal eder gibi, milli kimlik ve üniter yapı mı ithal edeceksiniz? Cumhuriyet Türkiye’sini yeniden tesis etmek için, başka maden ruhsatları mı vereceksiniz? Biz, ‘Terörsüz Türkiye’ masalıyla, Türkiye’ye kabus yaşatmak istediğiniz için, teröristlerle iktidar pazarlığı yapacak kadar milli benliğinizden uzaklaşıp, şuursuzlaştığınız için namus ve şerefiniz üzerine ettiğiniz o yeminleri unutup, 85 milyonun hakkına hukukuna göz diktiğiniz için size de bütçenize de 'hayır' diyoruz" diye konuştu.
MHP'Lİ AKÇAY: EKONOMİDE İSTİKRARI SAĞLAMAK ÖNCELİĞİMİZDİR
TBMM Genel Kurulu'ndaki bütçe görüşmeleri, MHP Grup Başkanvekili Erhan Akçay'ın konuşmasıyla devam etti. Akçay, Cumhuriyet'in ilk yüzyılının yeniden doğuş ve var olma, yeni yüzyılının ise şahlanış ve dünyaya nizam verme asrı olacağını belirterek, "Bizim nazarımızda siyaset gündelik çıkar avcılığı değil, mümkün olanı millet hayrına gerçekleştirme faaliyetidir. Siyasetimizin öznesi insan, nesnesi devlet, cümlesi büyük Türk milletidir. İşte bu şuurla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği istikrar ve Cumhur İttifakı'nın sarsılmaz iradesi, Türkiye'nin siyasi gücüdür. Bu duruş sadece günü kurtarmanın değil, nesillerin geleceğini teminat altına almanın mücadelesidir. Ürettiğinden fazla tüketen, kazandığından fazla harcayan bir ekonomi istikrasızdır. 2026 yılı bütçemizi zorlu bir ekonomik tablo içinde konuşuyoruz. Ancak Türkiye zorlukları fırsata çevirip sıçramaya dönüştüren bir ülkedir. Ekonomideki hedefimiz nettir. Ekonomide istikrarı sağlamak önceliğimizdir. Enflasyonu kalıcı biçimde tek haneye indirmek, üretken yatırımlarla istihdamı büyütmek ve refahı adil paylaşmak istiyoruz. Bu amaçla 2026 yılı bütçesi üç temel üzerine inşa ediliyor; harcamada disiplin, fiyat istikrarına esas alan enflasyonla mücadele ve sürdürülebilir büyüme. Dünya ekonomisi belirsizliklerle doludur. Savaşlar, tedarik zincirlerinde yaşanan krizler, enflasyonist baskılar devam etmektedir. Pek çok ülke bu fırtınada sarsılırken Türkiye farklı bir hikaye yazmaktadır" dedi.
'BİRBİRİMİZİN KAHRINI YUTMAZSAK BAŞKALARININ ZEHRİNİ YUTMAK ZORUNDA KALIRIZ'
MHP'li Akçay, Cumhuriyet ve demokrasi tarihinin en hassas ve kritik dönemlerinden birinin yaşandığını ifade ederek, "Terörsüz Türkiye' dediğimiz bu süreçte mazisi yaklaşık 40 yılı geçen terör sorununun ülkemiz gündeminden tamamen çıkarılması hedeflenmektedir. Amacımız milli birlik ve bütünlüğün pekiştirilmesi, kardeşliğimizin ve barışımızın tahkim edilmesi, devletimizin bekasının teminat altına alınması, hukukumuzun, demokrasimizin geliştirilmesi, güçlü büyük Türkiye'nin inşasıdır. Terörsüz Türkiye, siyasi bir manevra değil; devlet aklı ve millet vicdanıyla çizilmiş tarihi, milli ve stratejik bir yöneliştir. Bu yolun pusulası hukuk, demokrasi, adalet, güvenlik ve onurdur. Terörsüz Türkiye yalnız iç barışımız için değil, aynı zamanda Orta Doğu'da, Mavi Vatan’da, Kıbrıs'ta, Balkanlar'da, Kafkasya'da, Orta Asya'da, Afrika'da daha güçlü jeopolitik sağlam duruşun ve istikrarında şartıdır. Hayat, insanları yoksullukları ve korkuları üzerinden vurur. Türkiye ve Türk milleti onlarca yıl yaratılan suni korkular ve kasti yaşatılan yoksulluklar üzerinden büyük yara aldı. Terörsüz Türkiye'yle tüm korku ve yoksulluk oyunlarına son veriyoruz ve 'Vakit, kardeşlik ve kenetlenme vaktidir' diyoruz. Bu milletin evlatları olarak birbirimizin kahrını yutmazsak başkalarının zehrini yutmak zorunda kalırız. Ve biz bu zehri asla yutmayacağız" ifadelerini kullandı.
MHP'Lİ KILIÇ: TÜRKİYE'NİN ÜRETİM ÇARKLARI TIKIR TIKIR DÖNÜYOR
Akçay'ın ardından MHP Grup Başkanvekili Filiz Kılıç konuştu. MHP'li Kılıç, dünyanın bir durgunluk korkusuyla boğuştuğunu ancak Türkiye'nin kendi hikayesini büyük bir iradeyle yazmaya devam ettiğini söyleyerek, "İşte böyle tekin olmayan; karmaşanın, savaşın yaşandığı bir dünyada ülkemiz Cumhur İttifakı'mızın sağladığı kaya gibi sağlam siyasi istikrar sayesinde bölgesinde bir güven noktası olarak yükseliyor. Hatırlayın o eski günleri; koalisyon pazarlıklarıyla heba edilen ayları, karar alamayan hantal yapıları, yarını göremeyen iş dünyasını, bir anayasa kitapçığı ile yerle bir olan ekonomileri. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle o devirler hamdolsun kapandı. Çift başlılık tarihe karıştı. Bugün yürütme hızlı karar alıyor. Caydırıcılığımız artıyor. 'Küresel meydan okumalara karşı ben de varım; hem de en güçlü şekilde' diyen bir Türkiye emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor. Milli çıkarlarımız söz konusu olduğunda ekonomide, diplomaside ve sahada gözünü budaktan sakınmayan, kimseden icazet almayan, Ankara merkezli düşünen bir devlet aklı milletimiz için çaba gösteriyor. Felaket tellallarına sürekli karamsarlık pompalayanlara, 'Türkiye battı, bitti' senaryosu yazanlara inat Türkiye'nin üretim çarkları tıkır tıkır dönüyor. 2024’te dünya ekonomisi yüzde 3,3 büyürken Türkiye de aynı oranda yüzde 3,3 büyüyerek potansiyelini ortaya koymuş, gücünü de dayanıklılığını da kanıtlamıştır" ifadelerini kullandı.






