Öyle anlaşılıyor ki..
Ahmet Hakan, Emin Çölaşan ile Bekir Coşkun’un akıbetine uğramak istemiyor..
Kamera görüntülerini hiçe saymış..
Kamyon kamyon giden malzemeleri gözardı etmiş..
“Gecikmiş bir Divan Oteli yazısı” başlıklı dünkü yazısında, “ben Koç’ların avukatlığını bile yaparım, yeter ki beni Hürriyet’ten atmayın” diye bağırıyor adeta..
…
Diyor ki:
“Hükümet Koç’a acaip kızıyormuş.
Neden?
Çünkü Divan Oteli, gezi eylemlerinde ‘çapulculara’ destek çıkmış..
Size bir şey söyleyeyim mi?
Eğer Divan Oteli’nin yerinde Fettah Tamince’ye ait Rixos otellerinden biri olsaydı.
Ne bir eksik ne bir fazla…
Aynısı yapılırdı.
Yapılmak zorunda kalınırdı.”
Yazının bütününde..
Divan Oteli ile otelin sahibi Koç Grubu’nu temize çıkarmak için o kadar çok “ıkınmış” ki, o cümlelerin kendisinden çıktığına inanamıyordur şimdi..
…
Önce olayı hatırlayalım..
…
Taksim Meydanı’ndaki Divan Oteli’nin zeminle birlikte 6 katlık bir otoparkı var..
Bu 6 katın 5 katında bulunanlar, ancak bir savaş falan çıkarsa bulundurulacak şeyler..
Üstelik, öyle bir-iki günde toplanabilecek, oluşturulabilecek malzemeler de değil..
Polis kamerasıyla tespit edilen bu görüntüleri Türkiye dehşetle izledi..
İki katı, 2’şer metre arayla konmuş serum askıları ve Kanpet (seyyar yatak)..
2 bin tane..
10 kamyon ilaç ve tıbbi malzeme..
Bir katı baret, gaz maskesi, inşaat eldiveni, molotof ve molotof yapımı için gerekli malzemelerle dolu..
Bir katı ise su, bira ve kumanya gibi yiyecek-içeceklerle tamamen doldurulmuş vaziyette..
Bu görüntüleri her izleyen, “n’oluyor yahu, iç savaş mı çıkarılacaktı yoksa” diye sormaktan kendini alamıyor..
Belli ki..
Çok önceden yapılan “saldırı-eylem-protesto” planlarının, daha doğrusu “iç savaş” çıkarmanın bir parçasıydı bütün bunlar..
Hepsi güvenlik güçleri ve adli merciler tarafından görüntülendi, kanıt olarak ortaya kondu..
…
Buna rağmen..
Şu ifadelere bakın:
“Olayların çıktığı en kritik mevkide bir otele sahipsiniz.
Eylemcilere kızsanız da destekleseniz de yapacağınız tek bir şey var:
Kapıları açmak.
Divan Oteli de bunu yaptı.
İmajı açısından, aksini yapamazdı..”
Tamam..
Benim itirazım, kapılarını polis tarafından kovalanan eylemcilere açması değil zaten..
Bunu o atmosfer içinde “kabul edilebilir” bir durum olarak görebilirsiniz..
Ama..
Otelin 6 katlı otoparkının 5 katının günler öncesinden “iç savaş malzemeleri ile doldurup, karargah haline getirilmesi”ne ne demeli?
Bu, “imajı korumak için ister istemez yapılacak bir eylem” midir?
Bunun neresini hoş görelim?
…
Gördüğünüz gibi..
Hürriyet’te kaptığı köşeyi başkasına kaptırmak istemeyen Ahmet Hakan, bu “iç savaş görüntülerini” ve Koç Grubu’nu, gecikmiş bir yazı yazarak “mecburlardı, herkes yapardı” diye savunuyor, mağdur gibi göstermeye çalışıyor..
Ülkesini seven biri, bunları yapar mıydı gerçekten?
Bence yapmazdı, hele Tamince hiç yapmazdı..
…
Ahmet Hakan’ı Kanal 7’den bu yana beğenerek izlerim..
Yeri geldiğinde hem hükümete, hem muhalefete, hem de işadamlarına ve sanatçılara “haddini bildiren” yazılarını takdirle okurum..
Ama..
Kanıtlanmış, kameralarla görüntülenmiş bir olayı farklı göstermek için “köşesini kaybetmemek” adına yazdığı bu “Divan Oteli” yazısıyla benim için bitmiştir..
Yazdığı bu yazı..
Mesleğime çalınmış “kara bir leke”dir artık..
Çıkar çıkarabilirsen..
Trend Haberler

Ali Yılmaz gözaltında

Okulu, Kunduz’da rövanşı kaybetti

Antalyaspor, eski oyuncusu Dario Saric’i yeniden kadrosuna kattı

Deniz Servan Narin öldü mü? Arkadaşları ve yakınlarından haber geldi!

Antalya’da belediyeye yönelik 4'üncü dalga 'rüşvet' operasyonu: 17 gözaltı

Manavgat’ta büyük gurur