Antalyaspor, kâğıt üstünde bakıldığında, takım hedefini gerçekleştirdi ve ligde kaldı. Ancak gerçek tablo, sezonun büyük bir bölümünde düşme hattının sınırlarında geçen, yüksek stresli ve performans dalgalanmalarının yoğun yaşandığı bir mücadeleyi işaret ediyor. Düşen takımlardan Bodrum FK’nın sadece 7 puan gerisinde yer alması, Antalyaspor’un kaderinin son haftalara kadar çizilmediğini gösteriyor. Bu tablo, takımın sadece kendi performansıyla değil, rakiplerinin düşüşüyle de ligde kaldığını düşündürürken, sezonun genelini "başarılı" olarak değerlendirmek mümkün değil. Takım ligde kalmış olabilir ama bunu yaparken birçok alanda kırılganlıklar sergiledi ve zayıf yönleri gelecek sezon için ciddi bir uyarı sinyali verdi.

Defansif dağınıklık
Antalyaspor’un sezon boyunca yaşadığı en büyük sorunlardan biri savunma hattının istikrarsızlığı ve gol yeme alışkanlığı oldu. Rakiplerinden 62 gol yiyen takım, -25 averajla ligi tamamladı. Bu, sadece bireysel hataların değil, aynı zamanda takım savunmasının sistematik olarak oturmamış olduğunun da bir göstergesi. Özellikle sezon boyunca belirli bir stoper ikilisinin oluşturulamaması, kenar savunmacılarının zaman zaman hücuma çıktığında geride açık bırakması ve orta saha presinin yetersiz kalması gibi sorunlar, kalede sık sık gol tehlikesiyle karşı karşıya kalınmasına neden oldu. Kaleci performansı ortalamanın altına düşmedi belki ama savunmanın genel dağınıklığı, bireysel çabaları da yetersiz kıldı. Özellikle zorlu deplasman maçlarında bu savunma zaafları kırmızı-beyazlılara puan kayıpları olarak döndü.

Dışarıda bambaşka bir takım
Antalyaspor’un sezonun iki farklı yüzünü sergilediği en net alan, iç saha ile deplasman performansları arasındaki uçurumda ortaya çıktı. Antalya Stadyumu’nda oynanan 18 maçta 10 galibiyet, 4 beraberlik ve 4 mağlubiyet alarak 34 puan toplayan kırmızı-beyazlılar, iç sahada oldukça etkili bir performans sergiledi ve bu alanda ligin en başarılı takımlarından biri oldu. Ancak bu başarı dış saha maçlarına taşınamadı. Deplasmanda oynanan 18 maçta sadece 2 galibiyet alınabildi, 12 maç kaybedildi ve toplamda yalnızca 10 puan kazanıldı. Bu sonuç, takımın dış sahadaki oyun yapısında ciddi zaaflar olduğunu gösterdi. Antalyaspor, deplasmanda çoğunlukla geri çekilen, baskı kuramayan, kontra ataklara dayalı ama yetersiz bir oyun anlayışıyla oynadı. Bu taktiksel darlık, özellikle moralin düştüğü maçlarda takımın mental olarak da kırılmasına sebep oldu. Taraftar desteğinden uzak kalmanın etkisi, fiziksel ve zihinsel direncin düşüklüğüyle birleşince, Antalyaspor dış sahada adeta puan dağıtan bir takıma dönüştü.

Golcü krizi sezon boyu sürdü
Antalyaspor’un 2024-2025 sezonundaki en belirgin zaaflarından biri, hücum hattında yaşanan golcü eksikliği oldu. Sezon boyunca rakip filelere yalnızca 37 gol gönderebilen kırmızı-beyazlılar, maç başına 1 gol ortalamasının dahi altında kalarak ligin en az gol atan takımlarından biri oldu. Bu kısırlığın merkezinde, net bir birinci forvetin bulunmaması ve gol yükünün birkaç isme dağılması yer alıyor. Braian Samudio ve Adolfo Gaich, 8’er golle takımın en skorer oyuncuları olurken; diğer hücum oyuncularının katkısı bu sayının çok gerisinde kaldı. Samudio ve Gaich’in toplamda 16 golle takımın toplam skorunun yüzde 43’ünden fazlasını oluşturması, hücumdaki üretimin yalnızca iki isim üzerinden şekillendiğini ve geniş bir hücum repertuvarının oluşturulamadığını gösteriyor. Bu durum, Antalyaspor’un hücumda hem oyun planı hem de personel açısından sınırlı kaldığını, pozisyon bulsa dahi skora yansıtmakta ciddi sorun yaşadığını ortaya koydu. Gol yollarında yaşanan bu yetersizlik, birçok maçta puan kaybının temel nedeni olurken, özellikle kapanan rakiplere karşı üretkenliğin sıfıra inmesi dikkat çekti. Net bir bitirici santrforun eksikliği ve oyunu çözebilecek özel bir gol ayağının bulunmaması, sezon boyunca takımın skor üretme kabiliyetini büyük ölçüde sınırladı.

Pozisyon var, gol yok
Antalyaspor sezon boyunca toplam 351 şut çekti, ancak bu şutların yalnızca 37’si golle sonuçlandı. Bu istatistik yüzde 7.2’lik bir gol çevirme oranına denk geliyor ve ligin ortalamasının (yaklaşık yüzde 8.2) altında kalıyor. Bu durum, takımın hücumda pozisyon üretme becerisine sahip olmasına rağmen son vuruşlarda yetersiz kaldığını gösteriyor. Özellikle ceza sahası çevresinde doğru kararları verememe, şutların kaleyi bulmaması ya da kaleciler tarafından kolayca engellenmesi gibi detaylar, Antalyaspor’un hücum gücünü önemli ölçüde törpüledi. Jakub Kaluzinski’nin 8 asistle takımın yaratıcı lideri olması olumlu bir gelişme olsa da, bu üretkenliğin skora yansıtılamaması, takımın ofansif dengesizliklerini ve kaleye yakın bölgelerde etkisizliğini gözler önüne serdi.

Antalya OSB CUP’ta şampiyonlar belli oldu
Antalya OSB CUP’ta şampiyonlar belli oldu
İçeriği Görüntüle

Kupada grup sonunculuğu
Antalyaspor, Türkiye Kupası serüvenine dördüncü turda Küçükçekmece Sinop Spor karşısında aldığı 4-1’lik galibiyetle başladı. Sonrasında grup aşamasında Kocaelispor’u 3-1 mağlup ederken, Bodrum FK karşısında alınan 3-1’lik yenilgi işleri zora sokmuştu. Antalyaspor, grubun son maçında Beşiktaş’a 2-1 mağlup olarak grup sonuncusu oldu ve elendi. Bu sonuç, hem kadro derinliğinin sınırlı olduğunu hem de as oyuncuların performanslarının yetersizliğini gösterdi. Kupada grup aşamasından çıkamamak, taraftar için hayal kırıklığı yaratırken, yönetimin ve teknik heyetin alternatif planlar geliştirmekte zorlandığını ortaya koydu. Sezonun genelindeki istikrarsızlık kupaya da yansımış oldu.

Emre Belözoğlu etkisi
Sezona Alex de Souza ile başlayan Antalyaspor, beklenen ivmeyi yakalayamayınca 13 Ocak’ta teknik adam değişikliğine giderek görevi Emre Belözoğlu’na verdi. Belözoğlu’nun gelişi, özellikle iç sahada alınan kritik galibiyetlerle ligde kalma sürecini kolaylaştırdı. Ancak bu etki, genel oyun yapısını köklü şekilde dönüştürecek bir düzeye ulaşamadı. Özellikle deplasman maçlarındaki düşüş ve takımın psikolojik kırılganlığı devam etti. Belözoğlu’nun takım üzerindeki etkisi kısa vadede pozitif olsa da, bu durumun sürdürülebilir olup olmadığı önümüzdeki sezon daha net anlaşılacak. Kulübün mevcut mali yapısı, transfer yasağı ve kadro mühendisliği gibi konular göz önüne alındığında, teknik heyetin işi hiç de kolay olmayacak.

Transfer yasağı stresi
FIFA’nın Antalyaspor’a verdiği transfer yasağı, kulübün en büyük sorunu hâline gelmiş durumda. Takıma sezon başında katılan bazı oyuncular kısa vadeli katkılar sunsa da, maaş yükleri ve kiralık statüleri nedeniyle gelecek sezon takımda kalmaları zor görünüyor. Özellikle Sam Larsson’un maaş indirimi teklifini reddetmesi ve kiralık oyuncuların geri dönecek olması, kadro derinliğini daha da daraltacak. Mevcut kadroda performansı yetersiz kalan yabancıların ayrılmak istemesi veya teklif beklemesi, teknik heyetin elini iyice zorlaştırıyor. Bu süreçte kulübün altyapıya yönelmesi, genç oyunculara daha fazla süre vermesi ve mevcut kadroyu maksimum verimle kullanması kaçınılmaz bir gereklilik hâline geliyor. Ancak bu da sabır, planlama ve yönetimsel istikrar gerektiriyor. Kısacası, Antalyaspor için zorlu sezon sona erdi ama esas mücadele şimdi başlıyor.

Muhabir: GÜRKAN BALCI