Antalya Ticaret Borsası (ATB) Mayıs Ayı Olağan Meclis toplantısı ATB Başkanı Ali Çandır başkanlığında toplandı. ATB Başkanı Ali Çandır, ticaret ve ekonomiye dair gelişmeleri anlattı. Uluslararası ticaret ve küresel ekonomide önemli değişimlerin gerçekleştiği bir dönemden geçildiğine dikkat çeken Çandır, “Dünya Bankası, IMF ve OECD gibi küresel ölçekte faaliyet gösteren kuruluşlar ve uzmanlar, uluslararası ticarette kuralların ve kalıpların değiştiğini tespit etmektedir. Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa-Rusya gerilimi, Ortadoğu sorunları ve Çin-ABD gerilimleri gibi olaylar, dünya siyasetini etkileyerek ticaret ve yatırım faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir. Kızıldeniz, Panama ve Süveyş kanalları gibi önemli ticaret yollarının ani durma riskleriyle karşı karşıya olduğunu belirtmek isterim. Bu tehdit ve engeller yüzünden ciddi maliyet ve zaman kayıplarını göze alan yeni rotalar aranmaktadır. Diğer taraftan dünya çapında uygulamaya konan ticaret kısıtlamaları da giderek artmaktadır. Küresel ekonomi ve ticarette yaşanmakta olan değişimlerin büyük ölçüde uluslararası politik kararların etkisi altında olduğu bir gerçektir” dedi. 

 

‘Korkumuz giderek artıyor’ 

Enflasyonla ilgili konuşan Çandır, “Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, salgından sonra artan enflasyon belasını, 2021 yılından itibaren uyguladıkları rasyonel faiz ve ekonomi politikaları ile yıllık yüzde 7 olan zirvesinden yıllık yüzde 3 düzeyinin altına indirmeyi başardılar. Yılın ikinci yarısından itibaren faiz indirim rotasına girmeye başlayacaklar. Böylece 2024 yılı ekonomik büyüme tahminleri olan yüzde 3.1’i, enflasyonlarını yüzde 2’ye yaklaştırarak gerçekleştireceklerdir. Bizim enflasyonumuz için yaptıkları yıl sonu tahminleri yüzde 56 düzeyinde ve büyümemiz ise yüzde 3.4 civarındadır. Rakamlarımızı bu düzeyde tahmin ederken kur atağı riskinin ortadan kaldırılacağı beklentisi ile son dönemde ciddi bir caryy trade fırsatı yakalamış gözükmektedirler. Bu fırsatı önce hazine tahvillerine ve hisse senetlerine girerek değerlendirmeye başlayan aşırı sıcak para girişi yaşamaktayız. Merkez bankamız rezerv biriktirerek ve negatif net rezervleri azaltmaya çalışarak bu durumu değerlendirmektedir. Ancak bizim iki korkumuz giderek artmaktadır. Birincisi mevcut kur düzeyi ve içerideki maliyet artışları ile ihracatta fiyat avantajımızı tamamen kaybetmekte olduğumuz gerçeğidir. İkincisi ise ortalama 3-6 ay arası vadeyle giriş yapan bu aşırı sıcak paranın dünyanın hiçbir yerinde verilmeyen kur kazancıyla realize ederek çıkmaya başlaması gerçeğidir. Her ikisi de ekonomik yapımızda hayati tahribatlar yaratma tehdidine sahiptir” diye konuştu. 

 

‘10 puanlık düşüş gösterdi’ 

Rekabetçi kurla ihracata dayalı büyüme modelinin içinde bulunulduğunu hatırlatan Çandır, “Ülkemizde ve kentimizde olup bitenler, kendi tercihlerimizden kaynaklandığı kadar dünyada olup bitenlerden de etkilenmektedir. Mutlaka rasyonel bir eşgüdümle ve kapsayıcılıkla hem kendi dünyamızı hem de dış dünyadaki değişimleri birlikte değerlendirmeliyiz diye düşünmekteyim. Çünkü her şeyden önce milli gelirinin üçte ikisi kadar bir hacimle dış dünya ilişkileri olan bir ekonomiye sahibiz. Bu nedenle, geleceğe yönelik planlarımızda ulusal ve uluslararası gelişmeleri dikkate almalıyız. Yılbaşından bu yana ihracatımız hem ülke hem de kentimiz ölçeğinde iyi bir performansla ilerlememektedir. Hala rekabetçi kurla ihracata dayalı büyüme modelinin içinde bulunmaktayız. Özellikle orta vadeli program bunu gerektirmektedir. Ancak yaşananlar bu durumu teyit etmemektedir. İhracat ile uğraşan üyelerimiz kur politikamızın adil fiyat çerçevesine getirilmesini talep etmektedir. Çünkü ilk dört aylık ihracat gerçekleşmelerimiz hem ülke hem de kentimiz için son yılların en düşük düzeyindedir. Ülkemiz ihracatı ilk dört ayda yüzde 1.2 artarken kentimiz ihracatı ancak yüzde 0.4 düzeyinde artabilmiştir. İhracatımızda önemli bir yere sahip olan ve nüfusumuzun önemli bir bölümünü yakından ilgilendiren yaş meyve sebze ihracatı ise ülke genelinde artmazken kentimizde yüzde -13 azalmıştır. Hal böyle olunca tarım ve gıda ürünleri ihracatı içindeki yaş meyve sebze ihracatı payı da 10 puanlık düşüş göstermiştir. Diğer taraftan mevcut ihracat kalemlerimizin genel yapısını göz önünde bulundurduğumuzda zor bir dönemin bizi beklediğini söyleyebiliriz. Üstelik Avrupa Birliği (AB) Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) vergilendirme politikaları da henüz hesaplara dahil edilmemiştir. Bir örnek vermek gerekirse, 2023 yılında dünya genelinde sınırda karbon vergisi tahsilatı 109 milyar doları aşmış ve bu miktar hızla artmaya devam etmektedir. Çok uzak olmayan bir gelecekte, yani 1,5 yıl içinde, sınırda karbon düzenlemesi, özellikle Avrupa Birliği ile olan ticaretimizi önlem almazsak ciddi ölçüde düşürebilir. Bu nedenle, emisyon ticaret sistemi konusunda devlet olarak hızlıca düzenlemeler yapmamız gerekmektedir” dedi. 

 

Lisede cinayet: 2 ölü
Lisede cinayet: 2 ölü
İçeriği Görüntüle

Kredilerdeki artış hızı 

Bireysel ve sektörel kredilerdeki artış hızlarının ilan edilen enflasyon oranlarının altında artışlar gösterdiğini dile getiren Çandır, “Ticari faaliyetlerin hareketliliği bakımından öncü göstergelerden biri olan çekle işlem hacmi tutar bazında, yılın ilk dört ayında ülke genelinde yüzde 88’lik artış gösterirken kentimizde ancak yüzde 77 artabilmiştir. Kurulan kapanan şirket sayıları da bu ataleti teyit etmekte ve uzun bir aradan sonra ülke genelinden kötü bir performans göstermiştir. Yılın ilk dört ayında kurulan şirket sayısı ülke genelinde yüzde -18.6 azalırken kentimizde yüzde -36.4 azalmıştır. Kapanan şirket sayılarında da benzer bir eğilim söz konusu olmuş ve ülke genelindeki yüzde 27.4’lük artışa karşılık kentimizde yüzde 46’lık artış olmuştur. Şimdiye kadar böyle bir durum çok ender gerçekleşmiştir. Yılın ilk dört ayında protestolu senet tutarlarında ülke genelindeki yüzde167’lik artışa karşılık kentimizde yüzde 360 artış yaşanmıştır. Karşılıksız çek tutarında ise ülke genelindeki  yüzde 293’lük artışa karşılık kentimizde yüzde 530 artış yaşanmıştır. Bu olumsuz tablo kentimiz için nadir dönemlerde yaşanmıştır ve bu dönem onlardan biridir. Yılbaşından beri bu eğilim devam etmektedir. Sonuç olarak Antalya ekonomisi yılın ilk yarısını genel olarak Türkiye ekonomisinin altında bir performansla geçirmiştir” şeklinde konuştu. 

 

Hububat hasadı başladı 

İlimizde ve ülke genelinde hububat hasadının başladığını hatırlatan Ali Çandır, “Bol ve bereketli bir hasat olmasını diliyorum. Tüccar arkadaşlarımız, sahil kuşağındaki sulanabilir arazilerde genel olarak verim ve kalitenin yüksek olduğunu, kıraç arazilerde ise düşük ve verimsiz olduğunu belirtmektedirler. Ancak, üreticilerimizin temel şikâyeti Toprak Mahsulleri Ofisi'nin referans fiyatlarını henüz açıklamamış olmasıdır. Üreticiler, fiyatların bir an önce açıklanmasını beklerken, tüccar ve fabrika yetkilileri ise fiyatların piyasa tarafından dengelenmesini istemektedirler. Bu konuda önerimiz, devletin özellikle kıraç bölgelerde üretim yapan ve yağışa bağlı olarak geçmiş yıllara oranla yüzde 25 ve daha fazla düşük verim ve rekolteye sahip olan üreticilere geçen yıl 1 TL/kg olan prim desteğini en az iki katına çıkarmasıdır” dedi. Kentteki trafik sıkıntısına da değinen Çandır, iki önemli konuyu açıklayarak, “İlk konumuz trafik sorunu. Kurban Bayramı tatili ve yaz aylarında artan turizm hareketliliği nedeniyle trafik sıkıntılarımız daha da artacak. Bu bağlamda, Antalya'nın uzun süredir beklediği 4. etap raylı sistem ihalesi geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi. Dileğimiz bu sistemin en kısa sürede şehrimize kazandırılmasıdır. Ayrıca, kent yaşayanları olarak bizler de trafiğin yoğun olduğu ana arterlerde kısa süreli bekleme yapmamalı ve park etmemeliyiz. Bu konuda Antalya İl Emniyet Müdürlüğü’nün denetimlerini artırmasının, bekleme ve park etmelerde caydırıcı olacağını düşünüyorum. İkinci konumuz ise yöresel ürünler adı altında düzenlenen etkinlikler. Yöresel Ürünler Fuarı’nı (YÖREX) yılda sadece bir kez 5174 sayılı fuarcılık kanunu hükümlerinde düzenliyoruz. Antalya'da her yöresel ürün etkinliği yapıldığında, etkinlik sırasında veya sonrasında Borsamıza çok sayıda şikâyet telefonu geliyor. Yerel yönetimlerin ve kaymakamlıkların verdiği izinlerle, sağda solda açılan ve ne olduğu belli olmayan bu etkinlikler hijyen ve tağşişli ürünler konusunda halk sağlığı sorunu haline geliyor. Ayrıca hem esnafımıza karşı da haksız rekabet yaratıyor hem de yöresel ürünlerimizin itibarını olumsuz etkiliyor. Valiliğimizin, kaymakamlıklarımızın ve belediyelerimizin bu olumsuzluk yaratan organizasyonlara izin vermemelerini talep ediyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı. 

 

Kaynak: ESRA ALTUNKES