Meyhanet’in sıcak ve samimi atmosferinde baş başa oturan iki kadın dikkat çekiyordu. Masalarına bakan birçok kişi, “İki kardeş ne güzel bir masa oluşturmuşlar” diyordu. Şıklıkları, zarafetleri ve duru güzellikleriyle adeta gecenin yıldızı olmuşlardı.
Ben de bu güzel tabloyu fark edip yanlarına giderek, bir haber yapmak istediğimi belirttim. Kısa ve nazik sohbetimizde gösterdikleri içtenlik, etkileyiciydi. Sohbetin bir anında kardeş değil, anne kız olduklarını söylediklerinde ise büyük bir şaşkınlık yaşadım.
Kendisi bir hukuk bürosunda yönetici sekreter olarak çalışan Handan Öztürk, yanında oturan genç kızın ise lise öğrencisi olan kızı olduğunu paylaştı. Bu özel geceyi, kızının başarılarla dolu karnesini kutlamak için birlikte geçirmek istemişlerdi.
Kutlamaya değer bu zarif tablo, aynı zamanda güçlü bir bağın da yansımasıydı. Birbirine sevgiyle bakan iki göz, anne kız olmanın ötesinde gerçek bir dostluğu da taşıyordu.
Meyhanet’te o akşam, kadınların dostluğu, aile bağlarının güzelliği ve sade bir sevincin zarafeti bir kez daha gözler önüne serildi.
