Antalyaspor’un Eyüpspor deplasmanında aldığı 2-1’lik mağlubiyet, sezonun son haftasına girilirken takımın teknik ve mental açmazlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Emre Belözoğlu’nun maç sonu yaptığı açıklamalar ise yalnızca karşılaşmanın değil, geride kalan sezonun da bir özetiydi. İç sahada taraftar desteğiyle zaman zaman özgüvenli bir oyun sergileyen kırmızı-beyazlılar, deplasmanlarda ise aynı enerjiyi sahaya yansıtamadı. Bu ayrışma, yalnızca atmosfer farkıyla açıklanamayacak kadar sistematik bir probleme işaret ediyor. Belözoğlu’nun “yumuşak takım görüntüsü çiziyoruz” ifadesi, fiziksel direnç eksikliği kadar mental ve liderlik sorunlarını da açığa çıkarıyor. Sezon boyunca kaybedilen puanların önemli bir kısmı, takımın geriye düştüğü anlarda gösterdiği kırılgan yapının doğrudan sonucuydu. İçeride kazanan, dışarıda kaybeden bir takımın lige tutunması mümkün olabilir; ancak üst sıraları hedeflemesi için bu yapının ciddi şekilde yeniden inşa edilmesi şart.

3. Merkezefendi Yağlı Güreşleri’nde başpehlivan Mustafa Taş oldu!
3. Merkezefendi Yağlı Güreşleri’nde başpehlivan Mustafa Taş oldu!
İçeriği Görüntüle

Sistemsizlik ve teknik ikilem
Belözoğlu’nun Eyüpspor’a ve Arda Turan’ın oyun planına dair yaptığı övgü, yalnızca centilmence bir yaklaşım değil; aynı zamanda Antalyaspor’daki eksikliği dolaylı yoldan işaret eden bir farkındalık cümlesiydi. Kırmızı-beyazlı ekip, sezon boyunca ne savunma ağırlıklı oynadı ne de tamamen topa sahip olma stratejisine yöneldi. Oyun anlayışında netlik sağlanamadığı için, istikrarsız sonuçlar kaçınılmaz hale geldi. Orta sahada dinamizm eksikliği, kenar oyuncuların savruk performansı ve hücum hattındaki bağlantı problemleri, takımın oyun planını sahaya yansıtamamasına neden oldu. Emre Belözoğlu, zaman zaman topu rakibe bırakıp hızlı çıkışlarla sonuca gitmeye çalıştı, zaman zaman oyunun hâkimiyetini ele almayı tercih etti; ancak bu tercihlerin çoğu oyuncu profiline uygun değildi. Teknik ve taktik anlamda yaratılmak istenen yapı ile eldeki kadro arasında organik bir bağ kurulamaması, Antalyaspor’un maçları sadece fiziksel değil, stratejik anlamda da kaybetmesine yol açtı.

Yönetimle görünmeyen kriz
Belözoğlu’nun basın toplantısının ikinci bölümünde yaptığı açıklamalar, teknik değerlendirmeden çok daha fazlasını barındırıyor. “Yönetimimizle görüştüm, 15 Haziran’a kadar bazı şeylerin netleşmesini bekliyoruz” cümlesi, olası bir ayrılığın tarihini işaret etmenin yanı sıra, kulüp içinde devam eden bir vizyon gerilimini de dışa vuruyor. Belözoğlu’nun dile getirdiği 13-14 milyon Euro’luk yatırım ihtiyacı, sadece transfer bütçesi olarak değil, kulübün tüm organizasyonel yapısının yeniden şekillendirilmesi için isteniyor. Bu noktada işin içine yalnızca futbol takımı değil, altyapıdan scout ağına kadar birçok unsur dahil oluyor. Ancak mevcut ekonomik tabloda bu düzeyde bir yatırımın yapılması oldukça güç. Dolayısıyla Belözoğlu’nun sözleri, yönetimin önüne koyulmuş bir proje dosyası değil; aynı zamanda “ya bu olur, ya da ben yokum” anlamı taşıyan net bir uyarı niteliği taşıyor. Antalyaspor yönetimi, bu uyarıyı ciddiye almazsa sadece bir teknik direktör değil, aynı zamanda uzun vadeli bir teknik akıl kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacak.

Gelecek planı mı, kırılma noktası mı?
Tüm bu gelişmeler ışığında Trabzonspor maçı, artık sadece sezonun kapanışı değil; Antalyaspor’un geleceği adına bir dönüm noktası haline geliyor. Emre Belözoğlu kalırsa, sadece saha içiyle değil, kulübün organizasyon yapısıyla da ilgilenen bir modele geçilecek. Ancak bunun için yalnızca teknik heyetin değil, yönetimin de buna uygun vizyoner adımlar atması gerekiyor. Aksi bir durumda Belözoğlu ayrılır ve Antalyaspor yeniden geçici teknik direktör çözümleriyle yoluna devam ederse, her sezon benzer kırılganlıkların yaşanması kaçınılmaz olur. Bu şehir, sadece düşmemeyi hedefleyen değil; istikrarlı şekilde Avrupa kupalarını düşünen bir takım istiyor. Belözoğlu’nun sözleri, bu vizyonu işaret ediyor ancak yalnızca sözle olmaz. Eğer gereken yatırım yapılmazsa, ne sistem kurulur ne istikrar sağlanır. Antalyaspor, ya bu eşiği aşacak ve yeni bir yapılanmaya gidecek ya da aynı döngünün içinde birkaç sezon daha kalmaya razı olacak. Karar, teknik direktörde değil; artık bu kulübü yönetenlerde.

Muhabir: GÜRKAN BALCI