Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye-Afrika 5. İş ve Ekonomi Forumu'nda konuştu.

Etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen Ticaret Bakanlığı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve ilgili tüm kurumları tebrik eden Erdoğan, ilk olarak 2016'da düzenlenen forumun, zaman içinde Afrika'nın dört bir yanından katılımcıların desteğiyle somut projelere dönüşen kararların alındığı bir platform haline gelmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Erdoğan, "Forumun hayırlı olmasını, yeni iş birliklerine zemin oluşturmasını canıgönülden temenni ediyorum." ifadesini kullandı.

Küresel ticarette belirsizlik ve risklerin arttığı bir dönemde forumun önemine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti;

İki gün süresince gerçekleştirilen toplantılarda tarım, gıda, tekstil, enerji, madencilik ve sağlık gibi konularda çok kıymetli değerlendirmeler paylaşıldı. Afrika'nın farklı ülkelerinden İstanbul'umuza teşrif eden misafirlerimiz, ülkelerindeki yatırım ortamını ve ticari imkanlarını hem diğer katılımcılara hem de Türk iş dünyasına anlatma fırsatı buldu.

Forumun sonucunda ticari ilişkilerin geleceğine dair güçlü bir sinerji oluştuğunu vurgulayan Erdoğan, "Burada yeni dostlukların kurulmasını, yeni iş birliklerinin oluşmasını, yeni ortaklıkların tesis edilmesini önemsiyor, bunların kalıcı olmasını diliyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail'in kötü sicili dolayısıyla tedbiri elden bırakmıyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti;

Hızla büyüyen ekonomisiyle, hızla gelişen yatırım ortamıyla üç kıtanın tam merkezindeki coğrafi konumuyla Türkiye'nin kapısı dünyanın farklı bölgelerinden her yatırımcıya, her girişimciye ardına kadar açıktır. Devletimizin ilgili tüm kurumları, ilgili bakanlıklarımız, Cumhurbaşkanlığına bağlı yatırım ajansımız, ülkemize huzurla yatırım yapmak isteyen herkese gereken desteği vermeye hazırdır. Bunu buradaki tüm dostlarımızın çok iyi bilmesini rica ediyorum. Ülkemizde bulunduğunuz süre zarfında sizler de şahit oldunuz. Hiçbir ayrım yapmadan, hiçbir ön yargı taşımadan, özellikle kimseye bir dayatmada bulunmadan, eşitlik, karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkeleri temelinde tecrübemizi, siyasi ve kültürel birikimimizi sizlerle samimiyetle paylaşmanın gayreti içerisindeyiz.

"Türkiye-Afrika zirvesinin dördüncüsünü tertipleyeceğiz"

2005'i ülkemizde Afrika yılı ilan ederek kıtayla ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık. O günden bu yana tam 20 sene geçti. Bu 20 yılda el ele, omuz omuza hepsinden öte gönül gönüle vererek ilişkilerimizi hayal dahi edilemeyecek noktalara getirdik. Türkiye-Afrika ilişkilerinin müşterek çabalarımızla stratejik ortaklık seviyesine ulaşmasından fevkalade memnunuz. Bu sene ayrıca ülkemizin Afrika Birliği'ndeki gözlemci statüsünün 21. yılını idrak ediyoruz. Gelecek yıl Türkiye-Afrika ortaklık zirvesinin dördüncüsünü tertipleyeceğiz. Hazırlıklarına başladığımız bu önemli zirvenin kıtanın kalkınmasına ve refahına yönelik gayretlerimizin yeni bir nişanesi olacağına inanıyorum.

Afrika kıtasıyla geçmişi 10. yüzyıla dayanan köklü bir muhabbete ve dostluğa sahibiz. Timbuktu'dan Harare'ye, Kahire'den Cape Town'a kadar pek çok şehirde bu dostluğun, kardeşliğin ve kaderdaşlığın silinmez izleri, hatıraları vardır. Sizlerin huzurunda büyük bir gururla söylüyorum, görev süresi boyunca kıtaya 50'nin üzerinde ziyaret gerçekleştirmiş bir siyasetçiyim. Uzun yıllar sonra 2011'de Mogadişu'ya giden ilk hükümet başkanıydım. En kuzeyinden en güneyine, en batısından en doğusuna kadar Afrika'nın dört bir yanındaki kardeşlerimin misafiri oldum. Bu ziyaretlerim vesilesiyle Mama Afrika'nın zengin kültürü ve soğukkanlı insanlarını yakından tanıma fırsatı buldum. Yüzlerimiz ve gözlerimizin renkleri farklı olsa da gözyaşlarımızın renginin aynı olduğunu Somali'den Sudan'a birçok yerde bizzat gördüm.

"Afrika'da kendimi evimde, kendi ülkemde gibi hissettim"

Her ziyaretimde hayatın tüm zorluklarına rağmen yüzlerinden tebessüm hiç eksik olmayan Afrikalı kardeşlerimin yaşama sevincine hayran kaldım. Şunu da bilmenizi isterim ki gittiğim her ülkede kendimi yabancı bir yerde değil, kendi evimde, kendi ülkemde gibi hissettim. Ülkemizin tanınmış şairlerinden Nazım Hikmet, bundan 63 yıl evvel Afrika halklarına şöyle sesleniyordu: "Kardeşlerim, bakmayın sarı saçlı olduğuma. Ben Asyalıyım. Bakmayın mavi gözlü olduğuma, ben Afrikalıyım. Ağaçlar kendi dibine gölge vermez. Benim oradakiler gibi tıpkı, benim orada aslanın ağzındadır ekmek. Ejderler yatar başında çeşmelerin ve ölünür benim orada 50'sine basılmadan sizin oradaki tıpkı."

Evet, Türkiye'nin de çok ciddi bir ekonomik, siyasi ve sosyal buhranlar yaşadığı bir dönemde yazılan bu mısralar evrensel bir dayanışmayı yansıtıyordu. Elbette 63 sene öncesinin o sancılı günleri artık ülkemizde geride kaldı. Hamdolsun Türkiye aradan geçen sürede çok değişti, çok gelişti. Özellikle son 23 yılda kalkınma ve refah yolunda büyük mesafeler aldık. Bakınız burada nereden nereye geldiğimizi göstermesi açısından birkaç rakamı sizlerle kısaca paylaşmak arzusundayım.

"Milli gelirimiz 17 bin dolara yaklaştı"

G20 üyesi olarak cari fiyatlarla dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz. 2024 yılı satın alma gücü paritesine göre 12. sıradayız. İnşallah bu sene 11. sıraya yükseleceğiz. 23 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4 oranında büyüme kaydettik. 2002'de 238 milyar dolar olan milli gelirimizi 2024 yılında 1,5 trilyon dolar sınırına getirdik. Kişi başına düşen milli gelirimiz 3 bin 608 dolarken 2024 yılında 14 bin 751 dolara ulaştı. 2025 yılı ikinci çeyreğinde kişi başı milli gelir 17 bin dolara yaklaştı.

"Havalimanı sayımız 58'e yükseldi"

Merkez Bankası rezervimiz, buraya dikkat edin, 27 milyar dolardı, bugün 189,7 milyar dolar. 36 milyar dolar olan ihracatımız bugün 270 milyar doları zorluyor. Turist sayımızı 15 milyondan 62 milyon 270 bine, turizm gelirimizi ise 61 milyar doların üzerine çıkardık. Savunma sanayiindeki başarı hikayemizi sizler zaten biliyorsunuz. Şuraya da özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. 2002 yılında ülkemizdeki motorlu kara taşıtı sayısı 8,5 milyonken bugün itibarıyla 33 milyonu buldu. 2000'li yılların başında 13 milyon civarında binamız vardı. Son 23 yılda bunu ikiye katlayarak 26 milyona ulaştırdık. 26 olan havalimanı sayımız 58'e yükseldi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 'Arnavutluk-Türkiye Yatırım Forumu 2025 Açılış Töreni'ne katıldı
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 'Arnavutluk-Türkiye Yatırım Forumu 2025 Açılış Töreni'ne katıldı
İçeriği Görüntüle

"Deprem bölgemize 90 milyar dolar harcama yaptık"

Eğitimde derslik sayımız 343 bindi, bugün 615 bini geçti. 76 olan üniversite sayımız aynı şekilde 208'e ulaştı. Sağlıkta yatak sayımızı 164 binden alıp 271 bine çıkardık. Şehir hastaneleri adını verdiğimiz 25 adet modern sağlık kampüsünü milletimizin hizmetine sunduk. Malumunuz 6 Şubat 2023 tarihinde 53 binden fazla canımızı yitirdiğimiz asrın en büyük deprem felaketlerinden birini yaşadık. Deprem bölgemiz için 90 milyar dolar civarında harcama yaptık. Yalnızca 2,5 yılda 304 bin konutu afetzede vatandaşlarımıza teslim ettik. Yıl sonuna kadar hedefimiz 453 bin konutun anahtarlarını takdim etmek.

"Gittiğimiz her yere barışı götürdük"

Bu çarpıcı rakamları ve oranları daha da çoğaltabiliriz. Sadece 23 yılda başardıklarımız, inşallah gelecekte başaracaklarımızın teminatıdır. Şurası da ülkemiz açısından gurur vericidir. Türkiye, milli gelire göre dünyada en fazla yardım yapan ülkelerden biridir. Kimsenin inancına, kimliğine, kökenine bakmıyor, nerede olursa olsun ihtiyaç sahiplerinin yaralarını sarmak için koşturuyoruz. Bunları yaparken de başkaları gibi hiçbir maddi karşılık beklemiyoruz. Sizlerin de çok iyi bildiğine inandığım bir Afrika atasözü şöyle diyor: "Hızlı yol almak istiyorsan yalnız git ama eğer uzak menzilleri hedefliyorsan birlikte yürü." İşte hikmet dolu bu sözün ışığında Afrika'yla ilişkilerimizi uzun vadeli ve sürdürülebilir bir gelecek tasavvuru üzerine bina ettik. Hamdolsun biz, tarihinin hiçbir sayfasında sömürgecilik lekesini, bu utancı taşımamış bir ülkeyiz. Asırlarca gittiğimiz her yere barışı götürdük, huzuru götürdük, sevgi ve saygıyı götürdük. Aynı zamanda refah ve istikrarı götürdük.

"Kıtadaki büyükelçilik sayımızı 44'e çıkardık"

Kıtayla münasebetlerimizi hüsnüniyet ve samimiyetimizin yanı sıra işte bu tertemiz sicilimiz sayesinde günden güne geliştirdik, güçlendirdik. Kıtadaki büyükelçilik sayımızı 44'e çıkardık. Kısa vadede hedefimiz 50. Bugün Ankara'da 38 Afrika ülkesinin büyükelçiliği faaliyet gösteriyor. Bilhassa ticaret ve yatırım alanlarında yakaladığımız olağanüstü başarı hem ülkemizin hem de Afrika ülkelerinin refahına katkı sağlıyor. Bugün Türk yükleniciler Afrika'da toplam değeri 97 milyar dolara ulaşan 2 binden fazla projeyi üstlenmiş durumda. Kıta genelindeki yatırımlarımızın piyasa değeri ise 15 milyar doları aştı. Bu yatırımlar neticesinde 100 binden fazla Afrikalı kardeşimiz istihdama katılarak üretimi destekliyor. 49 Afrika ülkesiyle iş konseylerimiz, 31 ülkede de ticari müşavirliklerimiz var.

Kıtanın geneliyle 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaretimiz 2024 yılı sonu itibariyle 40 milyar dolar bandında. Türk Hava Yolları'mız kıta sathında 42 ülke ve 64 noktaya sefer düzenliyor. Eşim Emine Erdoğan'ın himayesinde Ankara'da açılan Afrika Kültür Evi ile 9 yıldır kıtanın kültürel ve beşeri zenginliğini ülkemize taşıyoruz. Türkiye burslarıyla, Maarif Vakfımızla, Diyanet Vakfımızla, TİKA'mız ve sivil toplum kuruluşlarımızla eğitimden kalkınma yardımlarına, kıtadaki dostlarımızın her daim yanındayız.

"Sudan'da yaşanan insani dram felaket boyutuna varmıştır"

Afrika Birliği'nin barış çabalarına en güçlü desteği veren ülkelerden biriyiz. Ankara süreci kapsamında Somali ile Etiyopya arasındaki anlaşmazlığın çözümüne yönelik ara buluculuk rolümüz bu çabaların bir örneğidir. Sudan'da süren çatışmalar sizin gibi bizi de derinden yaralıyor. Ülkede önce ateşkesin sağlanmasını ve ardından da kalıcı barışın diyalog yoluyla tesis edilmesini arzu ediyoruz. Sudan'da yaşanan insani dram artık felaket boyutuna varmıştır. Sudanlı kardeşlerimizi sadece kurşunlar ve bombalar değil maalesef açlık ve susuzluk da öldürüyor. Uluslararası toplumun ve kuruluşların Sudan'daki trajediye yeterince eğilmediğini üzülerek müşahede ediyoruz. Sudan'da akan kanın durması hepimizin insanlık görevidir. Türkiye olarak biz her çatışma bölgesine olduğu üzere kardeş Sudan'a da yardımlarımızı ulaştırıyoruz.

"Batı, Afrika'da elini taşın altına koymuyor"

Tabii burada bir gerçeğin altını haseten çizmek durumundayım. Kolonyalizm kağıt üzerinde yıllar önce son bulmuş fakat post modern yöntemlerle varlığını bir şekilde devam ettirmiştir. Afrika'ya geçmişte beyaz adamın yükü gözüyle bakanlar bugün de benzer bir yaklaşım içindedir. Batı dünyası ne yazık ki Afrika kıtasındaki iç savaş, çatışma ve ihtilafları kıtanın kaderi olarak görüyor. Bunun için ekonomik çıkarı olmayınca sorunların çözümü noktasında elini taşın altına koymaktan kaçınıyor. Hatta kimi aktörlerin bu çatışmaları körüklediğini hepimiz biliyoruz. Neticede savaş baronları kazanırken kaybeden masum siviller oluyor. Çatışma ve krizlerin yükünü ise genellikle çocuklar ve kadınlar çekiyor. Bunu sadece Sudan ve diğer çatışma bölgelerinde değil işte en son hem de çok dramatik bir şekilde Gazze'de gördük.

"Batılı devletler İsrail'e silah yardımı yapmaya devam etti"

İsrail'in iki yıl boyunca sürdürdüğü saldırılarında 68 bin Filistinli şehit oldu. 170 bini aşkın kardeşimiz yaralandı. Bazıları açlıktan olmak üzere 20 binden fazla çocuk öldü. Enkazların altında ne kadar masumun naaşı olduğunu kimse bilmiyor. Tüm insanlığın gözü önünde iki yıl boyunca bir soykırım yaşandı ve sözde medeni dünya buna engel olamadı, doğru dürüst tepki göstermedi. Daha vahimi, soykırım sürerken bize ve Afrikalı kardeşlerimize demokrasi dersi veren Batılı devletler İsrail'e silah yardımı yapmaya devam etti.

Şunu burada büyük bir memnuniyetle ifade etmek istiyorum. Gazze soykırımında tıpkı Türkiye ve Türk milleti gibi Afrikalı kardeşlerimiz de gerçekten vicdanlı bir duruş sergilemişlerdir. Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açılan soykırım davası bu süreçte tarihe not düşen cesur bir tavır olmuştur. Buradan Gazze'nin mazlumlarını yalnız bırakmayan Afrika halklarına bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum.

"İsrail'in kötü sicili dolayısıyla tedbiri elden bırakmıyoruz"

Biliyorsunuz, bizim de gayretlerimizle Gazze'de ateşkes sağlandı. Pazartesi günü Şarm El-Şeyh'te dört ülkenin liderleri olarak çok önemli bir deklarasyona imza attık. Hamas ile İsrail arasında varılan mutabakatın kalıcı olması, kalıcı barışa zemin oluşturması için yoğun çaba içerisindeyiz. Ancak İsrail'in kötü sicili dolayısıyla tedbiri ve temkini elden bırakmıyoruz. Gazze'nin süratle yaralarını sarmaya ve yeniden ayağa kalkmaya ihtiyacı var. Biz bunun için ne gerekiyorsa yapmaya inşallah devam edeceğiz. Sizlerden de Filistin halkıyla dayanışmanızı güçlendirerek sürdürmenizi özellikle istirham ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu vesileyle Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Mahmut Ali Yusuf'a 2025 yılında üstlendiği komisyon başkanlığı görevinde başarılar diliyorum. Türk iş insanlarını ve yatırımcılarını kıta genelinde gerek altyapı gerekse üst yapı noktasında sürdürdükleri çalışmalarından ötürü tebrik ediyorum. 5. Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nun hayırlara vesile olmasını diliyor, programı teşrif eden kıymetli konuklara bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

Kaynak: TRT Haber