Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 28'inci Dönem Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile 18'inci Dönem İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'ne katıldı. Konuşmasına, törenin ülke, millet ve adalet teşkilatı için hayırlara vesile olmasını dileyerek başlayan Erdoğan, eğitim ve staj dönemlerini başarıyla tamamlayarak mesleğe adım atmaya hazırlanan 712 hakim, 492 Cumhuriyet savcısı ve 147 idari hakimi tebrik etti.
'ÖZGÜRLÜKLERİN EŞİT UYGULANDIĞI TÜRKİYE'Yİ HERKES KABUL EDECEK'
Halihazırda ülke genelinde 2 bin 415'i idari yargıda olmak üzere toplam 25 bin 449 hakim ve Cumhuriyet savcısının görev yaptığını belirten Erdoğan, "25 bini aşkın hakim ve Cumhuriyet savcımızın 9 bin 812'sini kadın yargı mensuplarımızın teşkil etmesini ayrıca önemli buluyorum. 28 ve 18'inci dönemde dereceye giren 8 genç arkadaşımızdan 5'inin kadın olması ayrıca takdire şayandır. Türkiye, kadınları hayatın dışına iten demokrasi ayıplarından kurtuldukça hamdolsun çok farklı bir atmosfer yakaladı. Kılık kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça, büyük memnuniyetle ifade etmek isterim ki kadınlar kamu bürokrasisinde daha fazla yer almaya, daha görünür olmaya başladı. Ancak bazı çevrelerin bu değişime henüz ayak uyduramadığını görüyoruz. Başörtülü yargı mensuplarımız konusunda edep ve ahlak sınırlarını aşan hazımsızlıklara zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz. Akıl, vicdan ve hukukla bağdaşmayan bu tepkileri, sadece derin bir teessüf ve taaccüple takip ettiğimizin bilinmesini isterim. Türkiye artık bunları geride bırakmıştır. Geride bırakmak zorundadır. Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye'yi herkes kabul edecek. Bilhassa kadınların, kamu-özel ayrımı olmadan, hayatın farklı alanlarında, onurluca yer almalarına herkes alışacak" diye konuştu.
'FİKRİNİZ DE ZİKRİNİZ DE ADALET OLSUN'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ataması yapılacak yargı mensuplarına hassasiyet çağrısında bulunarak, "Maaşını alıp köşesine çekilen, mesaisi bitince arabasına binip evine dönen biri olarak değil; adalet için, adaletin tecellisi için vicdanı hür, aklı hür, kalbi hür birer vatan evladı olarak inşallah fedakarca çalışacaksınız. Önünüze gelecek her dosyanın içinde en az bir insanın hikayesi, en az bir insanın istikbali, umudu, hayalleri ve kaderi olduğunu lütfen unutmayın. Her birinizin, bugünden itibaren artık bu yüksek hassasiyetlerle vazifenizi yerine getireceğinize yürekten inanıyorum. Duam odur ki meslek hayatınız boyunca fikriniz de zikriniz de hükmünüz de daima adalet olsun. Şurası muhakkak ki adalet, devlet ve toplum düzenimizin mihveridir. Varlığı en yüksek fazilet, yokluğu ise toplum hayatı için felakettir. Memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir. Bunun için biz, inancımızın da bir gereği olarak 'Mülk Allah'ındır' diyor, adaleti de mülkün temeli olarak kabul ediyoruz. Adalet mülkün temeli olduğu gibi dostluğun, kardeşliğin, barış ve huzurun da güvencesidir. Milletimizi asırlardır maruz kaldığı tehdit ve saldırılardan koruyan en güçlü kalkan, hiç kuşkusuz adalete verdiği önemdir. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu omuzlandığımızda Türkiye'yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Bu sözümüzün arkasında durduk" ifadelerini kullandı.
'PEK ÇOK AVRUPA ÜLKESİNİ GERİDE BIRAKTIK'
23 yıl boyunca en büyük yatırımların adalet alanında yapıldığını işaret ederek, yargı alanındaki istatistikleri paylaşan Erdoğan, "En büyük reformları yine bu alanlarda hayata geçirdik. Adil ve etkin işleyen, toplumun bütün fertlerine güven veren bir yargı sistemi için reform irademizi ilk günden beri daima canlı tuttuk. Reform çalışmalarını toplumsal talep ve ihtiyaçlar temelinde yenilediğimiz strateji belgeleri ve eylem planlarıyla, takvime dayalı süreli hedefler haline getirdik. Bir yandan adalet teşkilatımızın personel yapısını güçlendirirken diğer yandan yeni mahkemeler ihdas ettik. Göreve geldiğimizde 26 bin 274 olan adalet personeli sayımız, yüzde 262 artışla bugün 95 bin 224'e çıktı. Müstakil adliye binalarımızın sayısı 78’den 391’e yükseldi. 2002’de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız birazdan çekeceğimiz kurallarla birlikte 26 bin 803’e ulaşacak. Adli yargıda faaliyet gösteren mahkemelerimizin sayısını 3 bin 581’den 8 bin 681’e, idari yargıdaki sayıyı ise 146’dan 239’a çıkardık. Sadece son 2,5 yılda adli ve idari yargıda 3 bin 474 mahkeme ve istinaf dairesi kurduk. Yargıda dosyaların kapatılma süresini kısalttık. Bu alanda pek çok Avrupa ülkesini geride bıraktık. Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor. Sadece şu iki istatistiğin bile bu konuda aldığımız mesafenin görülmesine yardımcı olacağına inanıyorum. Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporlarına göre; ülkemizde idari yargı mahkemelerinde ortalama dosya görülme süresi 168 gündür. Dikkatinizi çekiyorum, bu süre Fransa'da 314, Almanya'da 308, İtalya'da ise 574 gündür. Bölge idare mahkemelerinde, dosyaların görülme süresi ülkemizde 136 gün iken İspanya'da 325, Fransa'da 329, Almanya'da ise 460 gündür. Türkiye bu aşamaya büyük bir özveriyle gelmiştir. Bu olumlu tabloya rağmen, önümüzde halen uzun bir yol var" dedi.
'SORUMSUZ BİR ÜSLUBUN SİYASETE HAKİM OLDUĞU GÖRÜLÜYOR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı mensuplarının sükunetinin zafiyet olarak algılanmaması ve siyasetle ayrımının yapılması gerektiğine dikkat çekerek, "İstikbalimizden emin olmak istiyorsak, hep beraber bunları korumak ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Burada şunu da özellikle hatırlatmak istiyorum; yargının kendi doğal mecrasındaki işleyişine, siyaset kurumu ve medya dahil herkesin saygı duyması gerekiyor. İşini yapan, işini doğrulukla, dürüstlükle yapan anayasa ve kanunlar çerçevesinde iyi niyetle yapan yargı mensuplarımıza destek olmalıyız. Ancak ve sadece kararlarıyla konuşabilen yargı mensuplarının sükuneti, zafiyet olarak algılanmamalı, bunu hiç kimse istismar etmemeli. Üzülerek ifade etmeliyim ki bu konuda yeterince özenli davranılmıyor. Özellikle son aylarda yargı mensuplarımızı hedef alan, hatta çoğu zaman tehdide varan sorumsuz bir üslubun siyasete hakim olduğu görülüyor. Bunun sebebi muhatap olunan iddiaların vahameti ve ciddiyetidir. Her fırsatta hakim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek, adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu, adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir. Hukukun temel prensiplerinden biri şudur; rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma gibi nitelikli suçların işlendiğine dair yeterli suç şüphesine ulaşan savcılık makamı için kamu davası açmak bir tercih değil, yasal bir mecburiyettir. Her fırsatta yargıya parmak sallayanların öncelikle bu hukuk kaidesini öğrenmelerinin şart olduğuna inanıyorum. Yargıya ‘siyasallaştı’ ithamında bulunanlar, aslında çirkin üsluplarıyla yargı mensuplarımızı tartışmaların içine çekerek yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor. Bunu son derece tehlikeli bulduğumu burada ifade etmek isterim. Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir" değerlendirmesinde bulundu.
DERECEYE GİRENLERE PLAKET
Konuşmaların ardından dereceye giren hakim ve savcılara plaket verildi. Ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyet eşliğinde kura çekimi gerçekleştirildi. Erdoğan, ataması gerçekleşen 8 yargı mensubunun isimlerini okuyarak tebrik etti.
Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra; Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Yargıtay Birinci Başkanı Ömer Kerkez, Sayıştay Başkanı Metin Yener, Danıştay Cumhuriyet Başsavcısı Cevdet Erkan, Hakimler Savcılar Kurulu Başkan Vekili Fuzuli Aydoğdu, kurul üyeleri ile çok sayıda yargı mensubu ve adaylar katıldı.






