Dün ebediyete göç eden yazar ve şair Yavuz Bülent Bakiler'i rahmetle yad ediyor, ailesine sabır diliyorum.
Son 3 haftada gerçekleştirdiğimiz önemli programların özetini yapmak istiyorum. 15 Eylül’de Katar’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Arap Ligi Olağanüstü Zirvesine katıldık. Lübnan, Filistin, İran, Suriye ve Katar'a saldıran İsrail karşısında ortak tavır almanın önemine işaret ettik.
17 Eylülde Dışişleri Bakanlığımızın yeni yerleşkesinin temellerini attık. 334 bin 500 metre kare alana sahip modern ve işlevsel bir yerleşkeye kavuşturacağız.
18 Eylülde şehit yakınlarımız, gazilerimiz ve gazi yakınlarımızın kamu kurumlarına yerleştirilmesi kura törenini yaptık, 630 kardeşimizin daha kamuya atamasını yaptık.
19 Eylül’de Türkiye Kooperatifler buluşmasında 2025 -2029 Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı yaptık. Buluşmada kooperatiflerimiz için yeniş müjdelerimizi paylaştık. Bu yıl destek tutarını 2,5 katına çıkardık.
Makine, ekipman ve demirbaş alım desteğini 1 milyon liraya, sergi fuar katılım desteklerini 150 bin liraya çıkardık. Nitelikli personeli istihdam desteğini ise bir kişi için yıllık desteği 266 bin liraya, 2 kişi için ise 532 bin 800 liraya çıkardık.
"80. BM GENEL KURULA FİLİSTİN DAVASI DAMGASINI VURMUŞTUR"
Aziz milletimizin özellikle bu konudaki hassasiyetine inanıyorum. Değerli basın mensupları, bu sene güçlü bir heyetle iştirak ettiğimiz Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu genel görüşmelerini her açıdan en verimli şekilde değerlendirdik. Türk Amerikan toplumunun önce isimlerinden Amerikan iş çevrelerine düşünce kuruluşlarından uluslararası yatırımcılara kadar pek çok kesimle bir araya geldik. Bu toplantılarda özellikle Türkiye'nin sunduğu yatırım ve ticaret fırsatlarını misafirlerimize anlattık. Birleşmiş Milletler'in tam karşısındaki Türk evimiz diplomasinin kalbinin attığı bir merkez olarak yine göz doldurdu. Bir diğer dikkat çekici husus şudur. İsrail'in engelleme çabalarına rağmen 80. BM Genel Kurula Filistin davası damgasını vurmuştur. 22 Eylül pazartesi günü Fransa ve Suudi Arabistan eş başkanlığında düzenlenen iki devletli çözüm konferansına ilgi oldukça yoğundu. Konferansa katılarak ülkemizin duruşunu çok net biçimde kayda geçirdik. Ertesi gün başbakanlık dönemim dahil 13. defa Genel Kurula hitap ettim. Hitabımızda Gazze'de yaşanan ve artık soykırım boyutunu aşıp toplu kıyıma evrilen vahşete vurgu yaptık. Gazze'li kardeşlerimizin 23 aydır kesintisiz maruz kaldığı zulmü rakamlarla, fotoğraflarla ortaya koyduk. Uluslararası toplumu İsrail'in Filistin halkına uyguladığı barbarlıklara karşı harekete geçmeye çağırdık. Gazze'deki katliamın yanı sıra Afrika'dan Asya'ya, Balkanlardan Latin Amerika'ya, Türkiye'nin dış politikasında özel yer tutan bölgelere yönelik mesajlar verdik.
"TRUMP'IN VE BÖLGE LİDERLERİNİN KATILDIĞI GAZZE KONULU TOPLANTI İSE SON DERECE VERİMLİ GEÇTİ"
Amerikan Başkanı Sayın Trump'ın ve bölge liderlerinin katıldığı Gazze konulu toplantı ise son derece verimli geçti. Toplantıda Gazze'de akan kanı durdurmak için neler yapabiliriz, liderler olarak bunu masaya yatırdık. İklim zirvesinde 2053 net sıfır emisyon hedefimiz doğrultusunda devreye aldığımız uygulama ve reformlardan bahsettik. Genel kurul marjında ayrıca aralarında Suriye, Libya, Kuveyt, Endonezya, Fransa, Kanada ve Vietnam'ın da olduğu birçok ülkeden muhataplarımızla ikili görüşmelerimiz oldu. Avrupa Birliği Komisyon Başkanı ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de yine görüştüğümüz isimlerdendir. Aziz Milletim, gerek ikili görüşmelerimizde gerekse bu toplantılarda şuna bir kez daha şahitlik ettik. Yolsuzluk soruşturmalarından dolayı iyice köşeye sıkışan Netanyahu'nun sırf koltuğunu korumak uğruna bölgeyi hatta dünyayı ateşe süreklediğini artık hemen herkes kabul ediyor. Ortada bir devlet aklının değil kandan ve kaostan beslenen bir katliam kadrosunun olduğu çok net görülüyor. Bir avuç ülke dışında hemen hiç kimse İsrail'le ve Netanyahu hükümetiyle yan yana gelmek, fotoğraf vermek istemiyor. 80. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bunun bir nevi turnasolu oldu. Genel kurulda Birleşik Krallık ve Fransa'nın içinde yer aldığı 10 batılı ülke Filistin'i tanıdıklarını açıkladı. Her ne kadar gecikmiş de olsa güvenlik konseyi üyesi iki ülkenin Filistin devletini tanıması fevkalade önemlidir.
"FİLİSTİN HALKININ YANINDA DİMDİK DURUYORUZ"
Filistin'i tanıyan ülke sayısının 158'e ulaşmasından bu mücadelenin adeta öncülüğünü üstlenen bir ülke olarak büyük memnuniyet duyuyoruz. Tanıma ilk adım olarak elbette takdire şayandır. Bundan sonra yapılması gereken ise tanımanın hakkını vermektir. Bunun yolu da 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin vücut bulması için çaba harcamaktan geçiyor. Diğer türlü atılan adım eksik kalacaktır. İsrail'in tüm gayreti de zaten bunun içindir. Batı şeria'yı ilhak etme ve Gazze'yi insansızlaştırma politikalarının arka planında özgür Filistin devleti ihtimalini tamamen yok etme niyeti vardır. Bunun da maksadı Büyük İsrail projesini hayata geçirmektir. Aziz milletim, burada şunu hiç çekinmeden açık açık ifade etmek durumundayım. Türkiye şu an her iki projenin karşısındaki en büyük engellerden biridir. Ülkemizin ve şahsımızın son dönemde hedefe konulmasının esas sebebi kararlı duruşumuzu çok net ortaya koymamızdır. Ne küresel siyonist lobinin baskılarına eyvallah ediyoruz, ne de onların içimizdeki tetikçilerinin karalama kampanyalarına boyun eğiyoruz. Topraklarını, özgürlüklerini ve onurlarını savunan Filistin halkının yanında dimdik duruyoruz.
"GAZZE'NİN KAHRAMAN EVLATLARINA TERÖRİST İFTİRASI ATANLARIN BİZİ ELEŞTİRMESİNİN ZERRE KADAR KIYMETİ YOKTUR"
Türkiye'nin bugün özgürlük için, adalet için mücadele eden mazlumların yanında olduğunu dost düşman herkes çok iyi bilmektedir. Bunu bilmeyen, bilse bile kabullenemeyen bir tek ana muhalefettir. Daha düne kadar Orta Doğu'ya bakınca sadece bataklık görenlerin, Gazze'nin kahraman evlatlarına terörist iftirası atanların, bize ne Gazze'den, bize ne Suriye'den, Libya'dan, Somali'den diyen vicdansızların bugün çıkıp bizi eleştirmesinin zerre kadar kıymeti yoktur. Bunlar dün de gönül coğrafyamıza yabancıydı, bugün de dünyanın ne olup bittiğinden habersizdir. Bunlar dün de vizyonsuzdu, ufuksuzdu, kifayetsizdi, ülkemizin başarılarını çekemiyorlardı, bugün de haset çukurunda debelenip duruyorlardır. Hükümetimizin uyguladığı vicdanlı, ilkeli, itibarlı, cesur ve çok boyutlu dış politikayı bir türlü kavrayamıyorlar, böyle giderse hiç anlamayacaklar. Ne diyelim, yazık, gerçekten çok yazık, muhalefetin geçirdiği histeri nöbetleri karşısında bizim tavrımız yıllardan beri hiç değişmemiştir. Biz 86 milyonun emanetini taşıyoruz, yükümüz de, vazifemiz de çok ağır, nefesimizi boş işlerle, boş tartışmalarla, boş siyasetçilerle heba edemeyiz. Küçük düşünen, dış politikaya sığ bakan, yolsuzluklarına destekçi bulmak için batılı patronlarına sizin çıkarınızı en iyi biz koruruz diye yalvaran zavallıları kale almadık, bugün de onları ademe mahkum ediyoruz. Varsın gözünü kin ve nefret kaplamış muhterisler idrakinde olmasın, bize Filistinli mazlumların duası yeter, bize Gazzeli masumların duası yeter, Filistin halkının ve milletimizin hayır duasına mazhar olabiliyorsak onların takdirini alabiliyorsak ne mutlu bize. Gerisi boştur, lafı güzeltir. Rabbim bizi ömrümüzü adadığımız Filistin davasını hakkıyla savunmaktan geri koymasın diyorum.