Özel Haber

Deniz ve havuz keyfi kabusa dönmesin!

SES Antalya Şubesi Eş Başkanı Dr. Kaan Taşer sıcaklıkların artmasıyla birlikte, deniz ve havuzların serinlemek isteyenlerin gözdesi haline geldiğini hatırlatarak bu keyifli anların kabusa dönüşmemesi için boğulma vakalarının yaşanmaması için gereken önlemleri anlattı

Abone Ol

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi Eş Başkanı Dr. Kaan Taşer, denize ve havuza akın başladığını hatırlatarak, boğulma riskine karşı hayat kurtaran önlemlerin sıraladı. Başkan Taşer, her yıl yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği boğulma olaylarının, basit ama etkili tedbirlerle önüne geçilebileceğini vurguladı. Ayrıca, "Denize veya havuza aç karnına mı, tok karnına mı girmeli?" sorusunun da yaz aylarında sıkça merak edilen konuların başında geldiğine dikkat çekti.

Boğulma vakaları artıyor: Sebepleri ve en büyük tehlikeler
Yaz mevsimi ile birlikte, özellikle çocuklarda ve gençlerde artan boğulma vakalarının yürekleri yaktığını hatırlatan Başkan Taşer, Boğulmaların başlıca nedenlerini sıralayarak, “Yüzme bilmeyenlerin derin sulara girmesi veya yüzme bildiği halde kendi yeteneklerini hafife alması en büyük risk faktörüdür. Alkol ve uyuşturucu maddeler, muhakeme yeteneğini zayıflatarak ve koordinasyonu bozarak boğulma riskini katbekat artırır. Can kurtaran uyarısı olmadan tehlikeli bölgelere girmek, yasak işaretlerine uymamak kazalara davetiye çıkarır.
Özellikle küçük çocukların bir an bile gözden kaçırılması ölümcül sonuçlar doğurabilir. Boğulma saniyeler içinde gerçekleşebilir. Soğuk suya aniden girmek veya aşırı efor sarf etmek kas kramplarına yol açabilir. Kalp rahatsızlığı veya epilepsi gibi sağlık sorunları olanlar için su, daha da riskli bir ortamdır. Özellikle çocukların kullandığı şişme simit, kolluk gibi malzemeler, rüzgar veya akıntı ile açılarak tehlikeli durumlara yol açabilir. Bunlar asla cankurtaran ekipmanı değildir” şeklinde konuştu.

Deniz ve havuzda güvenliğiniz için altın kurallar
Boğulma riskini en aza indirmek için alınabilecek önlemleri anlatan Taşer, “Özellikle derin sularda veya bilmediğiniz yerlerde yalnız yüzmekten kaçının. Yanınızda mutlaka bir arkadaşınız veya yakınınız bulunsun. Çocuklar sudayken mutlaka bir yetişkinin denetiminde olmalıdır. “Sadece bir dakika” bile ölümcül olabilir. Bilmediğiniz sularda suya girmeden önce derinliğini, akıntı olup olmadığını ve dip yapısını kontrol edin. Gerekirse yerel halktan bilgi alın. Mümkünse cankurtaran bulunan plajları ve havuzları tercih edin. Alkol ve uyuşturucu maddelerin etkisi altındayken yüzmekten kesinlikle kaçının. Uzun süre güneş altında kaldıktan sonra ani bir şekilde soğuk suya girmek, vücudun şok geçirmesine neden olabilir. Sudan önce bir süre gölgede dinlenin. Özellikle havuzlarda ani derinlik değişimleri kazalara yol açabilir. Suya atlamadan önce derinliğini kontrol edin. Çocukların küçük yaşlardan itibaren yüzme öğrenmeleri hayati önem taşır. Yüzme kursları bu konuda büyük fayda sağlar. Şişme yatak, simit gibi malzemeler eğlencelik olup, cankurtaran işlevi görmez. Çocuklar için bile olsa, bunları kullanırken sürekli gözetim şarttır. Suya girmeden önce mutlaka ısınma hareketleri yapın. Krampları engellemek için ani hareketlerden kaçının. Kramplar hissettiğinizde paniklemeyin ve sakin kalmaya çalışın, sırt üstü dönerek veya suyun üzerinde kalarak yardım isteyin” diye konuştu.

Aç karnına mı, tok karnına mı denize girmeli
Yaz aylarının en çok tartışılan konularından biri de "Denize aç karnına mı, tok karnına mı girilmeli?" sorusu olduğunu hatırlatan Taşer, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Ne aç ne de çok tok karnına denize veya havuza girmek tavsiye edilir" dedi. Açıklamasının devamında Taşer, şunları ekledi: "Çok açken yüzmek, kan şekerinin düşmesine ve halsizliğe neden olabilir. Bu durum, özellikle uzun süreli yüzmelerde bayılma riskini artırabilir. Öte yandan, tıka basa doyduktan hemen sonra suya girmek de sindirim sistemini olumsuz etkileyebilir. Yemek yedikten sonra vücuttaki kan akışının büyük bir kısmı sindirim organlarına yönelir. Bu durumda, kaslara giden kan miktarı azalır ve ani bir efor sarf edildiğinde kramp veya fenalaşma riski artar. Özellikle mide bulantısı, baş dönmesi gibi durumlar yaşanabilir”
İdeal zamanlama
Taşer, denize veya havuza girmeden önce ideal zamanlamanın, hafif bir ara öğün (meyve, yoğurt, sandviç gibi) tükettikten sonra en az 1-2 saat beklemek olduğunu anlatarak, “ Bu süre zarfında sindirim kısmen tamamlanacak ve vücut yüzmeye daha hazır hale gelecektir. Ağır ve yağlı yemeklerden sonra ise bu bekleme süresinin daha da uzatılması öneriliyor. Unutulmamalıdır ki, deniz ve havuz keyfi sadece güvenlik önlemleri alındığında gerçek anlamda tadını çıkarabileceğiniz bir etkinliktir. Hem kendinizin hem de sevdiklerinizin can güvenliği için yukarıda belirtilen kurallara titizlikle uymak hayati önem taşımaktadır. Unutmayın, en iyi tatil, güvenli bir tatildir” diyerek konuşmasını tamamladı.