Günlük konuşmalarda sıklıkla kullanılan “Dingo’nun ahırı gibi” deyiminin ilginç bir geçmişi var. Genellikle, bir yerin çok kalabalık, girenin çıkanın belli olmadığı, düzensiz bir alan olduğunu anlatmak için kullanılan bu deyim, aslında İstanbul'un eski yıllarına dayanan gerçek bir hikâyeye dayanıyor.

Taksim'den Dingo'nun Ahırına uzanan hikâye

19. yüzyılın sonlarında İstanbul’da toplu ulaşım olarak atlı tramvaylar kullanılmaktaydı. Bu tramvayların bakımı ve atların dinlendirilmesi için, Taksim ile Pangaltı arasında bir noktada bir ahır bulunuyordu. Bu ahırın işletmecisinin adı Dingo’ydu. Ermeni ya da Rum asıllı olduğu rivayet edilen Dingo, Taksim civarında tanınan bir isimdi.

Bu ahır, atlı tramvaylara ait atların dinlendirildiği, yedek atların bekletildiği bir yerdi. Ancak zamanla bu ahır, sadece tramvay görevlilerinin değil, çevre halkının da girip çıktığı, adeta yol geçen hanına dönen bir mekâna dönüştü. Herkesin serbestçe girip çıktığı bu ahırda kontrolsüz bir hareketlilik vardı.

Deyimleşen bir kaos

Zamanla bu düzensizliğin sembolü haline gelen bu yer, halk arasında "Dingo’nun Ahırı" olarak anılmaya başlandı. Bu deyim de "gireni çıkanı belli olmayan, kimin ne yaptığı belli olmayan düzensiz yer" anlamında kullanılmaya başladı.

Tekin: “Anneler Günü, sadece bir günle sınırlı kalamaz”
Tekin: “Anneler Günü, sadece bir günle sınırlı kalamaz”
İçeriği Görüntüle

Günümüzde deyim olarak yaşıyor

Bugün “Burası da Dingo’nun ahırı gibi” dendiğinde, aslında kontrolsüzlük, kalabalık ve düzensizlik şikâyeti dile getiriliyor. Her ne kadar Dingo’nun gerçek ahırı artık olmasa da, deyimi hâlâ Türkçede yaşamaya devam ediyor.

Kaynak: MURAT ESENTEKİN