Antalya’da Attalos Meydanı’nda bir araya gelen Direniş Çadırı Antalya Grubu Filistin’deki insanlık dışı katliama dikkat çekmek amacıyla basın açıklamasında bulundu. Grup adına açıklamayı okuyan Nuh Aydemir, soykırımı normalleştirenlerin, Gazze’yi unutanların, meydanlarda somut taleplere kulağını tıkayanların Gazze’deki soykırımın 1 yıldan fazladır devam etmesine neden olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Dünyada küresel egemen güçler İsrail’in bizzat yanında katliamı gerçekleştirirken emperyalist ve Siyonist ortakları soykırımı desteklediler, olan biteni görmezden geldiler. Ne yazık ki İslam alemi de büyük ölçüde bu sessizliğe katıldı. Bizler daha önce haykırdığımız gibi şimdi de haykırıyoruz. Soykırımcı İsrail'e ve soykırıma alan açan bütün yapılara karşı, Gazze halkının yanında soykırımın karşısındayız ve karşısında olmaya devam edeceğiz.” 

 

‘Saldırılar bölge halkını da tehdit ediyor’ 

Gazze’de soykırım sürerken Suriye halkının özgürlük ve adalet özlemlerini gerçekleştirme istek ve talebini İsrail’in yeni saldırılarla istikrarsızlaştırmaya çalıştığını ifade eden Aydemir konuşmasını şöyle sürdürdü: “İsrail’in Suriye topraklarını üçüncü cephe olarak hedef aldığı Yemen’in ardından dördüncü bir cepheye dönüştürme çabası halkların egemenlik haklarına yönelik doğrudan bir saldırıdır. Bu durum aynı zamanda emperyalistlerin Suriye’deki değişimden yararlanarak bölgesel hakimiyetini genişletmeye çalışan işgalci bir planın parçasıdır. Saldırılar yalnızca Suriye’yi değil, başta Filistin olmak üzere bütün bölge halklarını tehdit etmektedir. Diğer yandan, siyonist cephenin amaçlarından bir diğeri de işgal ve tehdit ettiği toplumlar arasındaki gerginlikleri, çelişkileri, husumeti ve ithamları artırmaktır. Siyonist ve emperyalist güçler bu süreçte Suriye'de değişen koşulları yeni işgallere gerekçe olarak kullanmayı ve Filistin direnişi ile dostlarını zayıflatmayı hedeflemektedir. Suriye’nin, Filistin’in, Lübnan’ın ve Türkiye’nin bölgedeki halkların birlik içerisinde siyonist saldırganlığa karşı ses çıkarması, siyonist ve emperyalist odakları besleyen damarları kesme iradesini göstermesi yalnızca bölgenin değil, küresel barış ve adaletin de umududur.” 

 

‘Devletler halkın ağzına bakmalı’ 

Karşılama yöntemi şaşırttı
Karşılama yöntemi şaşırttı
İçeriği Görüntüle

“Türkiye’de hamasetin ötesine geçen somut talepler duyulmak istenmiyor, görmezden geliniyor. Sokaklara taşan barışçıl eylemler ise zorbalıkla bastırılıyor. 29 Kasım’da, İsrail’in petrol sevkiyatçısı SOCAR’ın Türkiye’nin üst düzey yöneticisinin de katıldığı TRT World Forum’a davet edilirken, bunu protesto eden Filistin dostları şiddet, hakaret ve tehditlerle susturulmaya çalışıldı. 9 kardeşimiz gözaltında kötü muameleye uğradı; ‘Nehirden Denize Özgür Filistin’ sloganı dahi suç unsuru sayıldı. 9 tutuklanan kardeşimiz, çıplak arama, ibadet engeli ve onur kırıcı muamelelerle karşı karşıya kaldı. 2 Eylül’de İzmir’de ABD savaş gemisine karşı barışçıl bir eylem yapanlara ise 14 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Hukukun üstünlüğünden bahsedenler bu utanç verici tabloyu nasıl açıklıyor? Artık biliyoruz ki Gazze’de direnişi ezemeyen Siyonist saldırganlığın pervasızlığının nedeni bölge ülkelerinin sessizliğidir. Şu gerçeği artık kavramalıyız. Bizler devletlerin ne dediğine bakmayacağız, devletler halkların ne dediğine bakmak zorundadır. Bölge halkları için en büyük tehdit olan siyonizme hala tedarik sağlayanlar, adalete sığmayacak eylemlerle Filistin dostlarını susturmak isteyenler bölge halklarının dostu olamazlar, mazlumları savunamazlar. Soykırım makinesini hala ‘devlet’ olarak görenler, bozulmasından ve azalmasından korktukları ticareti kesecek iradeyi gösteremeyenler iş birlikçi vasfındadır.” 

 

Taleplerini sıraladı 

“Mademki İsrail Türkiye için bir tehdittir, o zaman İsrail'e 3. ülkeler üzerinden devam eden ticareti durdurun. Gelecekte sizin de katiliniz ve işgalciniz olacakları beslemeyin. Bir yandan hamaset yaparken bir yandan İsrail’e destek olarak dünyaya karşı hepimizi gülünç duruma düşürmeyin. Mademki İsrail soykırımcıdır, o zaman soykırıma apaçık desteğini ilan eden ve doğrudan Siyonist devlet tarafından kurulan ZIM şirketinin Türkiye karasularına ve limanlarına girişini yasaklayın. Unutmayın soykırım bir suçsa ona alan açmak da suçtur. Mademki İsrail terörist o zaman teröristlere devam eden petrol sevkiyatını durdurun. Ambargo kararına rağmen hileli yollarla İsrail'e Ceyhan limanından aldığı petrolü taşıyan gemilere yönelik hukuki yaptırımlarda bulunun. Devam eden petrol sevkiyatı Türkiye’yi uluslararası alanda suçlu konumuna taşımaktadır. Mademki İsrail bebek katilidir, o zaman bebek katillerine yönelik Türkiye’de açılan davalara soruşturma iznini verin, çifte vatandaşlığı olup soykırım sürecine katılanları vatandaşlıktan çıkartın. Aramızda bebek katillerinin gezmesini istemiyoruz. Mademki İsrail ordusu hiçbir insani değeri önemsemiyor, o zaman yerli sermaye olan Zorlu'nun hala siyonist orduya elektrik sağlayan yatırımlarının önüne geçin. ABD’ye ait üsleri kapatın, Siyonist destekçisi NATO ile ortaklığınızı bitirin ve İsrail’in gözü kulağı olan Kürecik’in faaliyetlerini durdurun.”  

Kaynak: ARZU YAVUZ