Psikolojik Danışman Gizem Yıldız, Disleksi’nin beynin yazılı dili işleme biçimini bozan, zeka problemi olmadığı halde okuma, yazma ve heceleme güçlüğüne neden olan dil temelli öğrenme bozukluğu olduğunu, yanlış bilinenin aksine bir zeka geriliği olmadığını vurguladı. Gizem Yıldız, “Disleksisi olan bireyler normal veya normal üstü zekaya sahiptir. ‘Beynin dili işleyen bölgelerindeki bireysel farklılıklar’ olarak da ifade edilebilen Disleksi, kişinin okurken yaşadığı normal dışı ve beklenmedik sorunların ortaya çıkmasıyla kendisini gösterir. Disleksisi olan bireyler genelde sınıf öğretmenleri tarafından çocuk yaşlarda fark edilir ve psikiyatr yönlendirmesi yapılır. Net bir tedavi yöntemi olmamakla birlikte verilen eğitimler, yönlendirmeler sayesinde meydana gelebilecek problemlerin önüne geçmek amaçlanır” diye konuştu.
Belirtileri neler?
Disleksi tanılı öğrencilerin en çok yaşadığı problemlerden birinin de akran zorbalığı olduğunu ifade eden Yıldız, şunları kaydetti: “Disleksi olan bireyler, öğrenme biçimlerindeki farklılık ve sınıfta yaşanabilen akademik güçlük sebebiyle arkadaşları tarafından farklı algılanıp sosyal iletişimde bazı güçlüklerle karşılaşabilir ve bu durum özgüven anlamında bireyi geriye götürebilir. Öğretmen, veli ve sosyal çevre bu durumun önlemini muhakkak almalıdır. Disleksi olan çocuklar genellikle akranlarına göre daha meraklı, zeki ve görsel zekaya sahiplerdir. Kelimelerden ziyade daha çok görsel olarak düşünürler. Bireyin güçlü yanları keşfedilip çalışma alanları bu güçlü alanlarla bağdaşık olarak planlanırsa bireyin zorlantıları azalma yönüne gidebilir. Genel olarak okuma güçlüğüyle ortaya çıkan disleksinin belirtileri şunları içerir; yüksek sesle okumak da dahil okumada güçlük, geç konuşmaya başlama, okuma ve yazmanın yavaş şekilde yapılması, duyduğunu anlama ve zihinde işlemede sorun yaşama, olayların sırasını hatırlamada zorlanma, bilinmeyen bir kelime ya da kafiye telaffuzunda problem yaşama,okuma gerektiren aktivitelerden uzak durmaya çalışma, ‘d, b’ veya ‘p, q’ gibi benzer şekillere sahip harfleri ayırma zorluğu,yeni kelimeleri öğrenme konusunda problem yaşamak,sesleri harf veya sözcük gruplarıyla ilişkilendirememek ,herhangi bir hikayeyi özetleyememek, yabancı dil öğrenememe zorluğu.”
Uzman desteği alınmalı
“Bu sorunlardan herhangi birine sahip olmak, kişinin kesin olarak disleksi olduğu anlamına gelmez. Teşhisi koyacak kişi psikiyatrlardır. Disleksisi olan bireylerin akademik anlamda zorlantılarını azaltmak amaçlı kayıt altına alınan dersi tekrar dinleyebilmek, kitapları okumak yerine dinlemek, yazım ve dil bilgisini kontrol etmek için bazı bilgisayar yazılımlarını kullanmak etkili olabilir. Disleksili çocukların başarısı disleksinin ne kadar şiddetli olduğuna ne kadar erken teşhis edildiğine ve tedavinin kalitesine bağlıdır. Disleksi olan kişi; akranlarından farklı olarak davranacağı için bu durum aileler için kolay olmaz. Ailelerin bu durumlarda sabırlı olması, çocuklarına karşı öfkeli bir şekilde davranmaması gerekir. Kesin nedenleri henüz tam belirlenmemiş olan disleksi için yapılan araştırmalarda öğrenme bozukluğunun eğitim, genetik, çevresel faktörler ve kişinin beyin yapısı gibi faktörlerden kaynaklı olarak yaşanabileceğini gösterir. Aileler eğer çocuklarına yönelik disleksi şüphesi taşıyorsa en kısa zamanda bir uzmandan destek almal , çocuğun çevresi olumlu olarak düzenlenmeli, durumu çocuğa bir uzman desteği ile aktarmalı, olumlu yönleri çocuğun duyabileceği şekilde konuşulup özgüveni desteklenmeli, akademik anlamda da dikkatinin dağılmasını önlemek amaçlı etkinlikler parçalara bölünerek yaptırılmalı, öğretmen ile iletişimi sıklaştırılmalı, okuma seviyesi tespit edilmeli, tümdengelim, bütün parça bütün şeklinde çalıştırılmalı ve bir uzmandan eğitim desteği alınmalıdır.”