Antalya'nın Aksu ilçesinde büyük umutlarla inşa edilen ve 2016 yılında kapılarını dünyaya açan EXPO 2016 Antalya alanı, bugün bambaşka bir manzarayla karşımıza çıkıyor. Açıldığı dönemde Türkiye’nin ilk EXPO organizasyonuna ev sahipliği yapmanın gururunu taşıyan alan, günümüzde bakımsızlığı ve terkedilmişliğiyle görenleri şaşkına çeviriyor. Bu durum vatandaşları umutsuzluğa sürüklerken aynı zamanda da hüzne boğuyor.
Büyük umutlarla başladı
‘Geleceği Yeşertmek’ sloganıyla yola çıkan EXPO 2016, tarih, biyolojik çeşitlilik, sürdürülebilirlik ve yeşil şehirler gibi önemli temaları içeren alt başlıklarla şekillendirilmişti. Resmi olarak 52 ülke, gayri resmi olarak ise 3 ülkenin daha katıldığı organizasyon, 23 Nisan 2016 tarihinde başlamış ve altı ay boyunca çeşitli kültürel etkinlikler, sergiler, konserler ve çocuk aktiviteleriyle adeta bir dünya buluşma noktası haline gelmişti. EXPO alanında farklı ülkelerin köşkleri, bitki tünelleri, tematik bahçeler, biyolojik göletler, yürüyüş alanları, açık hava tiyatroları ve çocuk adası gibi dikkat çekici yapılar yer alıyordu. Alanın en dikkat çeken yapısı ise, Antalya'nın simgelerinden biri haline gelen 114 metre yüksekliğindeki EXPO Kulesi olmuştu.
Sessizlik içinde yiten bir miras
EXPO’nun kapılarını kapatmasının ardından geçen yıllar içinde alan adeta unutulmuşluğa terk edildi. Bir zamanlar cıvıl cıvıl olan sergi ve etkinlik alanları şimdilerde sessizlik içinde. Müziklerin yankılandığı, bayrakların dalgalandığı, ziyaretçi akınına uğrayan o canlı atmosferden geriye, rüzgarın fısıltısı ve otların hışırtısı kalmış durumda. Yürüyüş yollarını kaplayan insan boyunu aşan otlar, bakımsızlıktan pas tutmuş metal yapılar, çürümeye yüz tutmuş zemin taşları ve kullanılmaz hale gelen banklar dikkat çekiyor. Sergi alanlarının yerinde şimdi sadece boşluk ve terkedilmişlik hissi var. Tuvaletler dahi artık kullanılamaz halde; kapıları kapalı, çevreleri ise yabani otlarla çevrilmiş durumda.
Gölgeye çekilen hatıralar
EXPO’nun simgesi olan seyir kulesi, şu an 100 TL ücret karşılığında ziyarete açık olsa da bakımsızlık nedeniyle zaman zaman tadilata alınmak zorunda kalıyor. Tabanındaki yürüyüş yolları çatlamış, çevresindeki peyzaj ise kontrolsüz büyüyen bitkilerle kaplanmış biçimde. Açık hava amfitiyatrosu, bir zamanlar müzik festivallerine ve gösterilere ev sahipliği yaparken, şimdi otlarla tamamen örtülmüş, sessizliğe bürünmüş bir halde. Oturulacak alanlar görünmez olmuş, sahne ise artık doğanın bir parçası gibi.
Yazık edilmiş bir değer
EXPO alanını ziyaret edenler, gördükleri manzara karşısında hem hayal kırıklığı yaşıyor hem de üzüntülerini dile getiriyor. Özellikle Antalya gibi bir turizm şehrinde böylesine büyük bir alanın atıl durumda bırakılması hem ekonomik hem de kültürel bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Ziyaretçiler, EXPO’nun yeniden düzenlenerek halka açık bir rekreasyon alanı, yürüyüş ve bisiklet parkuru, doğa ve eğitim merkezi veya turistik destinasyon olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Gerekli yatırımların yapılmasıyla alanın hem yerel halka hem de turistlere hizmet verecek şekilde yeniden canlandırılması mümkün.
Hala büyük potansiyele sahip
EXPO 2016 Antalya, bir dönem Türkiye’nin uluslararası arenada yüz akı olan bir projeydi. Bugün ise bakımsızlıktan dolayı çürümeye terk edilmiş bir tablo sunuyor. Ancak her ne kadar şu anki durumu iç karartıcı olsa da, bu alan hala büyük bir potansiyele sahip. Vatandaşlar ise doğru bir planlama, güçlü bir vizyon ve kararlı bir yönetimle EXPO 2016 alanının tekrar canlandırılabileceğini ve Antalya’nın kültürel ve turistik mirasına yeniden kazandırılabileceğini söylüyor.