Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, 12 Eylül askeri darbesinin baskıcı politikalarıyla 17 yaşında yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’i ve yoldaşlarını, katledilişlerinin 44. yıl dönümünde düzenledikleri etkinliklerle andı. Atalos Meydanı’nda gerçekleşen anmada basın açıklamasını, Emek ve Demokrasi Güçleri adına Nazire Melike Doğan okudu. Doğan, açıklamada Eren’in yalnızca genç bir devrimci değil, aynı zamanda sermaye diktatörlüğüne karşı verilen sınıf mücadelesinin de sembol isimlerinden biri olduğunu vurguladı. Erdal Eren’in, 12 Eylül faşist darbesine karşı direnişin en önemli simgelerinden biri olarak tarihe geçtiğini belirten Doğan, onun kararlılığı ve inancı sayesinde mücadelesinin günümüzde hâlâ ilham kaynağı olduğunu ifade etti.
Toplum üzerindeki baskılar
Doğan, 12 Eylül askeri darbesinin yalnızca bir rejim değişikliği değil, toplum üzerinde ağır baskılar yaratan ve demokrasiyi hedef alan bir süreç olduğuna dikkat çekti. Açıklamada, darbenin asıl amacının, emekçilerin ve demokratik mücadele veren kesimlerin sesini susturmak olduğunu belirtti. Doğan, “12 Eylül’ün baskıcı politikaları, antidemokratik uygulamalar ve halkın kazanılmış haklarının tasfiye edilmesiyle toplumun üzerindeki sömürü koşulları ağırlaştırıldı. Gençlerin gelecek umutları çalındı ve ülke emperyalist politikaların etkisine açıldı. Ancak tüm baskılara rağmen, gençlik ve emekçi kesimler mücadelesinden vazgeçmedi ve direnişlerini sürdürdü” dedi. Doğan, darbeye karşı başkaldıran gençlerin ve devrimcilerin kararlılıkla yürüttükleri mücadelenin bugün de hatırlanması gerektiğini belirtti.
Ekonomik ve siyasi baskıların artışı
Basın açıklamasında güncel siyasi konulara da değinildi. Mevcut ekonomi politikalarının yarattığı olumsuz etkilerin emekçilere ve genç kuşaklara ağır bir şekilde yansıdığı ifade edildi. “Sermaye gruplarının çıkarlarına hizmet eden politikalarla, emekçilerin hak arama mücadeleleri şiddetle bastırılıyor” diyen Doğan, bu süreçte Kürt halkının ulusal taleplerinin görmezden gelinmesi, belediyelere kayyım atanması ve gençlik hareketlerinin terör yaftasıyla marjinalleştirilmeye çalışılmasının, iktidarın temel uygulamaları arasında yer aldığını söyledi. Ayrıca, Ortadoğu’da emperyal politikalarla sürdürülen savaşlar ve bu savaşların toplumsal maliyetlerinin de emekçilere ve gençlere fatura edildiği dile getirildi.
Gençliğin eğitim ve gelecek mücadelesi
Doğan, açıklamasında eğitim alanında yaşanan sorunlara ve gençlerin karşılaştığı zorluklara da dikkat çekti. Üniversite gençliğinin barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlandığını belirten Doğan, akademik özgürlüklerin kısıtlandığına ve eğitim sisteminin sermaye çıkarlarına göre şekillendirilmeye çalışıldığına vurgu yaptı. Liselerde ÇEDES projeleriyle dayatılan gerici politikaların, tarikat ve cemaatlerle yapılan iş birlikleri aracılığıyla eğitimin dinselleştirilmesine zemin hazırladığını söyledi. “Meslek liselerinde gençler, ucuz iş gücü olarak görülmekte ve çocuk işçiliği yaygınlaştırılmaktadır. Gençlerin söz hakkı kullanabileceği mekanizmalar yok edilmekte ve örgütlü mücadeleye engel olunmaktadır” dedi. Bu baskıcı politikaların, gençliğin hak taleplerini bastırmayı hedeflediğini belirten Doğan, mücadele eden gençlerin seslerinin yükselmeye devam edeceğini ifade etti. Erdal Eren’in, 12 Eylül rejiminin en baskıcı koşullarında bile inancından ve mücadelesinden geri adım atmadığını hatırlatan Doğan, onun mücadelesinin genç kuşaklar için büyük bir miras ve ilham kaynağı olduğunu söyledi. “Eren’in ölüme meydan okuyan duruşu, onun kararlılığının ve devrimci ideallerine olan inancının bir göstergesiydi. Onun anısını yaşatmak ve bıraktığı mirası büyütmek, bugün tüm gençlik ve emekçi hareketlerin omuzlarındaki bir sorumluluktur” dedi. Etkinlik, Erdal Eren’in devrimci mücadelesine ve onun bıraktığı mirasa duyulan saygıyla sona erdi.