Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (TES-İŞ) Antalya Şube Başkanı Abdullah Kayser, TÜİK’in kasım ayı enflasyon verilerini değerlendirerek önemli açıklamalarda bulundu. TÜFE’nin kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 2,24 arttığını ve yıllık enflasyonun yüzde 47,09’a ulaştığını belirten Kayser, “Piyasa beklentisi TÜFE’nin yüzde 1,98 artması ve yıllık enflasyonun yüzde 46,71 olması yönündeydi. Ancak gerçekleşen oranlar, enflasyonun öngörülenden daha yüksek bir hızla arttığını ortaya koyuyor” dedi. Kayser, bu durumun özellikle sabit gelirli vatandaşların alım gücünü ciddi şekilde zayıflattığını ve mutfak masraflarının dayanılmaz hale geldiğini ifade etti.
‘Mutfak yangını söndürülmeli’
Kayser, açıklanan resmi enflasyon verilerinin halkın hissettiği ekonomik gerçekliği yansıtmadığını dile getirerek şunları söyledi: “Açıklanan rakamlar ne yazık ki mutfakta ve pazarda karşılaştığımız tabloyu göstermiyor. Gerçek enflasyon, yıllık bazda yüzde 80’lere ulaştı. Hepimiz bunu her gün yaşayıp görüyoruz. Türk-İş’in araştırmalarına göre, dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması, yani açlık sınırı, 20 bin 562 TL olarak hesaplanmış durumda. Yoksulluk sınırı ise 66 bin 976 TL’ye yükseldi. Ayrıca, bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti 26 bin 712 TL’yi buldu. Bu durum, 2025 yılında açıklanacak asgari ücretin belirlenmesinde bu rakamların dikkate alınmasının ne kadar hayati olduğunu gösteriyor. İnsanlarımız insanca yaşamak istiyor ve bu ancak adil bir gelir politikasıyla sağlanabilir.”
‘Sesimizi her platformda duyurduk’
Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun aldığı eylemlilik kararı çerçevesinde, çalışanların karşı karşıya olduğu ekonomik zorlukları dile getirmek için kapsamlı bir kampanya başlattıklarını hatırlatan Kayser, “Zordayız, Geçinemiyoruz!” sloganıyla ülke genelinde geniş katılımlı etkinlikler düzenlediklerini belirtti. Kayser, “Öncelikle bölge başkanlıklarında ve 81 ilde TÜRK-İş temsilciliklerinde basın açıklamaları yaptık. Ardından, İstanbul ve Zonguldak’ta çalışanlarımızla birlikte büyük mitingler düzenledik. Son olarak, Ankara’da düzenlediğimiz ve 150 bin çalışanın katıldığı büyük mitingde taleplerimizi bir kez daha dile getirdik. Bu organizasyonlar, halkımızın ekonomik sıkıntılarını görünür kılmak ve çözüm talep etmek açısından son derece önemliydi” diye konuştu.
‘2025 kritik bir yıl olacak’
Kayser, 2025 yılının kamu çalışanları için toplu sözleşme yılı olacağını belirterek, “Bu süreç, geçmişte yaşanan kayıpları telafi etmek ve çalışanlarımızın haklarını korumak açısından büyük önem taşıyor. Özellikle 2023 yılı Mayıs ayında imzalanan çerçeve protokolüne rağmen çalışanlarımız yüzde 40 oranında kayıp yaşadı. Bu kayıpları telafi etmek ve daha iyi bir sözleşme imzalamak adına mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. Kayser, bu süreçte çalışanların yanı sıra emeklilerin haklarını koruma konusunda da kararlı olduklarını ifade etti.
‘Mücadelemiz toplumun tamamı için’
Kayser, sendikal mücadelenin sadece çalışanlarla sınırlı olmadığını vurgulayarak, toplumun farklı kesimlerinin ekonomik sıkıntılarına çözüm aradıklarını belirtti. Kayser, “Emeklilerimizin maaşlarında kayıplar yaşanmaması için TÜRK-İş Konfederasyonumuz ilgili bakanlıklara defalarca başvuruda bulundu. Çiftçilerimiz, esnaflarımız, hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımız da ekonomik sıkıntılardan etkileniyor. Biz, bir bütün olarak toplumun refahını artırmayı hedefleyen bir anlayışla hareket ediyoruz” diye ifade etti.
‘Birlikte başaracağız’
Kayser, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Mutfaktaki yangını söndürmek, temel ihtiyaçların karşılanabilir hale gelmesi ve pahalılıkla baş edebilmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bu bir dayanışma mücadelesidir ve ancak birlik içinde hareket ederek başarıya ulaşabiliriz. Halkın gerçek sorunlarını her platformda dile getirecek ve bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz.”