Antalya’da Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) tarafından Attalos Meydanı’nda hasta mahpuslara özgürlük için basın açıklaması düzenlendi. Grup adına açıklamayı okuyan Nesibe Bahadır, Türkiye'deki hapishanelerde ağır tecrit, keyfi infaz uygulamaları, hasta mahpusların sağlığa erişim ve yaşam hakkının ihlali ve özellikle ağırlaştırılmış müebbet hapis rejimiyle sürdürülen insanlık dışı uygulamaların olduğunu ileri sürerek, bu uygulamaların insan haklarına dayalı hukuk devletinin temel ilkeleriyle bağdaşmadığını söyledi. Bahadır, “Hukukun üstünlüğünün ve insan onurunun sistematik biçimde ihlal edildiği bu koşullarda, adalet sistemi büyük bir meşruiyet krizindedir. Hapishanelerde binlerce hasta mahpusun tedavisini bizzat yürüten doktor ve hastanelerin raporları, Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastane olsa bile Adli Tıp Kurumu tarafından onaylanmadıkça geçerli olmamakta ve Adli Tıp Kurumu bir tekel haline gelmiş durumdadır. Adli Tıp Kurumu, yapısı itibariyle tarafsız ve bağımsız karar vermeye elverişli olmadığı gibi, aynı zamanda bürokratik işleyişi nedeniyle hasta mahpuslara aylarca zaman kaybettirmektedir. Bu yaklaşım, AİHM'in karalarında tanımladığı üzere, işkence veya insanlık dışı muamele olarak değerlendirilmektedir. Nitekim, yaşamını yitiren ya da hastalıkları geri dönüşsüz ilerleyen çok sayıda mahpus, devletin sağlık hakkını ve yaşam hakkını ihlal ettiğinin somut göstergesidir” diye konuştu.

Turuncu kategorideki isim yakalandı
Turuncu kategorideki isim yakalandı
İçeriği Görüntüle

‘Keyfi uygulamalara son verilmeli’

Hasta mahpuslara ilişkin mevzuatta hiçbir değişiklik yapılmadığına dikkat çeken Nesibe Bahadır, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnfazı dolmuş, tahliye edilmesi gereken birçok mahpus, hapishane idarelerinin veya İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi kararlarıyla tahliye edilmeyerek özgürlüklerinden alıkonulmaktadır. Manavgat S tipi Hapishanesi’nde, Alanya L tipinde, Antalya Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde ve Antalya S tipi Hapishanesinde ve Burdur Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde yaklaşık 20 mahpusun şartlı tahliyesi engellenmiştir. İnfaz sürelerinin belirsizleşmesi hem özgürlük ve güvenlik hakkının hem de adil yargılanma hakkının ihlalidir. Kuralsız ve keyfi şekilde uygulanan infaz politikaları, devletin cezalandırma gücünü sınırsız bir şekilde kullanmasına olanak tanımakta, bu da temel hak ve özgürlüklerin açıkça gasp edilmesi anlamına gelmektedir. İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi uygulamalarına derhal son verilmelidir.”

Muhabir: Arzu YAVUZ