Toplantıya Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk, siyasi partilerin Elmalı ilçe başkanları, muhtarlar ve vatandaşlar katılırken, katılımın yüksek olması sempozyumu düzenleyenleri gelecek için umutlandırdı. Sempozyuma Yargıtay Onursal Başkanı ve 8. Ceza Dairesi Üyesi Ali İhsan Öztekin, İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Bülent Arıkan, Gazi Üniversitesi Biyoloji ve Ekoloji Bölümünden Prof. Dr. Hayri Duman, İTÜ Enerji Enstitüsü’nden Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Kemal Kaymak, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Levent Saylan ve Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu katıldı.
Sempozyumun açılış konuşmasını Elmalı Belediye Başkanı Halil Öztürk yaptı. Öztürk, “Şunu unutmamalıyız ki belediye olarak attığımız adımlar tek başına yeterli olmayacaktır. İklim değişikliği ile mücadelede toplumun tüm kesimlerinin iş birliği hayati önem taşımaktadır. İklim değişikliği sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve politik bir meseledir. Çözüm üretirken sosyal adaleti göz önünde bulundurarak herkes için daha yaşanabilir bir şehir inşaa etmeliyiz” dedi.
‘Kadim bir toprak’
Sempozyum Elmalı Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Yargıtay Onursal Başkanı ve 8. Ceza Dairesi üyesi Ali İhsan Öztekin’in konuşması ile başladı. Öztekin konuşmasında şunları söyledi: “Sempozyumdaki konular günübirlik geçiştirilemeyecek bir konu. Buralar kadim bir toprak. Likya döneminden, milattan önceden bugüne kadar gelen bir başkent. Teke yöresi sancak bölgesi, kendi kendine yeten tarım havzası, kültürü, medeniyeti olan bir yer. Sadece toprağı değil manevi yönleri de olan bir yer. Sinan-ı Ümmü, Vahab-ı Ümmü, Abdal Musa Eroğlu, Hamdi Yazır’ı, İbrahim Elmalılı’sı olan bir yer. Tarım çeşitliliği bakımından belki de Türkiye’nin önde gelen bölgelerden birisi. Elmalı Vakfı’nın kuruluşunda emeği geçen bir avuç kişi bir hareket başlatalım dedik. Aylarca neler yapabiliriz diye dert yaptık. Tüm Elmalı’nın dertlere ortak olması gerektiği kanatiyle girişimde bulunduk.”
‘Hukuken nasıl koruruz?’
“Benin konum hukuki açıdan Elmalı’yı nasıl koruruz, Anayasal koruma nedir? Elmalı’yı biz tüzel kişilik olarak temsil edebiliriz. Bizim dava açma haklarımız var. Hukuksal haklarımız var. Kuruluş tüzüğünde Elmalı’nın kültürünü, toprağını, yeraltı, yerüstünü korumak için dava açma hakkımız var. Anayasa’nın 44. maddesi var. Mera kanunu var. Çevre ile ilgili anayasanın diğer maddeleri var. Bizim idari ve adli mercilerde dava açarak Elmalı’ya karşı toprağına, suyuna, kültürel değerlerine yani antik değerlerine karşı yapılan her türlü olumsuzlukta sizlerin desteği ile ancak sahip çıkarak biz bir yola girebiliriz. Hukukla biz güçlü olabiliriz. Devlet kanun yapmış, mera, orman, tarım kanunları demiş. Bunlara tecavüz varsa, ormana tecavüz varsa, tarıma, çevreye tecavüz varsa ona karşı ne yapılacağı konusunda kanun bize o yetkiyi vermiş. Yeter ki biz o yetkileri kullanalım. Biz yeterki birlik ruhumuzu genişletelim.”
‘Kültür açısından çok zengin’
İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Entitüsü’nden öğretim üyesi - arkeolog Prof. Dr. Bülent Arıkan, Elmalı’nın tarihi ile ilgili geniş bir bilgi verdi. Fahri olarak Elmalılı olduğunu ifade eden Arıkan, “Hacımusalar Höyük kazılarında öğrenci olarak geldim. 2022 yılından itibaren de kazı başkanı olarak bu görevimi sürdürüyorum. Hacımusalar Höyüğü’nde ortaya çıkarmaya çalıştığımız bir manastır, inanç kompleksi var. Bu kompleksin her yerde olmadığını biliyoruz.
Kazı sezonunda, Temmuz - Ağustos - Eylül aylarında kazı ziyarete açık. Biz orada çalıştığımız müddetçe halkımız gelip bizim çalışma günümüz ve saatleri dahilinde ziyaret edebilir. Kazılar 1994 yılında başladı ama esasen hızlanarak devam etmekte. Bizim teşhis ettiğimiz erken tunç çağı köyümüz 5 bin yıl öncesine ait, ondan sonra büyük bir demir devri yerleşkemiz var 2 bin 600 yıl öncesine ait ve ondan sonra da Roma döneminde bir yukarı şehre sahip burası idari bir merkez olarak kullanışmış bir alan var. Daha sonra da manastır ve klise dediğimiz iki büyük Bizans yapısı var. Bizans yapıları bize inanç merkezi olduğunu gösteriyor. Yaz aylarında yayla olarak inanç çalışmalarını burada sürdürüyorlarmış” dedi.
‘2 bin 400 çeşit bitki var’
Gazi Üniversitesi Biyoloji ve Ekoloji Bölümünden Prof. Dr. Hayri Duman, 90'lı yıllarda Elmalı’da çok kez geldiğini ifade ederken, “Elmalı özellikle 90'lı yıllarda sıkça ziyaret ettiğim yörelerden birisiydi. Bir şehrin ilçenin dini açıdan çeşitliliği varsa bilin ki diğer açılardan da zenginliği beraberinde getirir. Elmalı’nın bitki açısından zenginliği zaten biliniyor. Doğal bitkiler açısından bir kaç rakam vererek konuya başlayayım. Türkiye’de 12 bin farklı doğal bitki türü var. Türkiye’nin en bitki çeşitliliği açısında en zengin ili Antalya. 12 bin bitkinin 3 bin 200'ü Antalya’dadır. Antalya sadece turizmin başkenti değil, biyo çeşitliliğin de başkenti, tarımında başkenti. Elmalı özeline geldiğimiz zaman 3 bin 200 bitkinin 2 bin 400 civarında bitki Elmalı’da var. Özellikle Elmalı’nın güneyindeki Çığlıkara bölgesi, kızlar sivrisi, Susuzdağ gibi yöreler hayal edemeyeceğiniz kadar zengin. Elmalı’dan alan en az 10 tane doğal bitki türümüz var. Bunlardan bir tanesinin adı Elmalı Kuşkonmazı. Diğer adı da Kırgınotu. Bu bitki Elmalı’daki Avlan Gölü, Karagöl varken o iklim şartlarında kendine yaşam alanı bulmuş sadece dünyada Elmalı’da yaşamını sürdüren bir kuşkonmaz bitkimizdi. Şimdi popülasyonu tespit edilemedi.”
‘Sıcaklıklar artacak’
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Levent Saylan ise Elmalılara kötü haberi verirken, sıcaklıkların artacağını vurguladı. Saylan, “Aşırı sıcaklardan etkilenen bölgelerden bir tanesi ne yazık ki Akdeniz Bölgesi. Akdeniz bölgesinde ekosistemde önemli değişiklikler meydana geliyor. Asıl konu iklim değişirse tarım ne olur? Tarımımız buna adapte olur mu? Nasıl uyum sağlayabiliriz. Öncelikle orada yetiştirilen bitkilerin hassaslık derecesinin tespit edilmesi gerekiyor. Daha sonra da buna uyum sağlayıp sağlayamayacağını tespit etmek, ne kadar zarar meydana gelir bu üç aşamada ilerlememiz gerekiyor. Bunun için de tarımsal meteoroloji bilim dalıdır. Tarımsal kuraklık diğer kuraklıklardan daha farklıdır. Elmalı’nın bulunduğu lokasyonda özellikle batı Akdeniz’de sıcaklıkların artacağını göstermekte. Yağışlarda ciddi miktarda azalacak. Yaptığımız araştırmalar daha fazla buharlaşma olacağını göstermekte. Elmalı’da gelecek ne olur? Elmalı’da gelecekte ne olacağını bilmek için özellikle Elmalı’ya odaklanan, iklim değişikliğinden kaynaklanan risklerin tespit edilmesi gerekmektedir. Elmalı’da değil ama yakın bölgelerde iyimser senaryoya göre sıcaklıkların 1-2.4 derece, kötümser senaryoya göre 1.1 ve 4.8 derece gelecekte artmasını bekliyoruz. Orta ve uzun vadede ilkbahar ve kış yağışlarında da azalmalar olacak. Elmalı’ya yakın bölgelerde daha sıcak havaları göreceğiz. Tarım risk altındadır ve tüm çiftçilerimiz o risk ile karşı karşıyadır.”
‘Komşudan izin istiyor’
İTÜ Enerji Enstitüsü’nden Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Kemal Kaymak ise kısa tuttuğu konuşmasında, GES’in ülkemizde kurulmasının daha kolay olduğunu, Japonya ve İngiltere’de komşusuna bile sorulduğunu, izin vermezse belediyelerin ruhsat vermediğine dikkat çekti. Yenilenebilir Enerji uzmanı Dr. Kaymak, “Güneş panellerinin kurulması için her ülkenin kendisine ait düzenlemeleri var, kanunları var. Ülkemizde kurulması için tarım vasfı olmaması gerekiyor. Yola cephesi olması gerekiyor. Kurulması için önce etüd çalışması yapılıyor. Arazi kiralanıyor veya satın alınıyor. Her ülkenin kendine ait kuralları var. Bizde ÇED, tarım raporu, muafiyet belgesi alınıyor. Japonya farklı bir şey çıkıyor. Komşudan izin istiyor. Komşu yapamazsın derse belediye izin vermiyor. İngiltere’de de öyle. Çok gelişmiş ülkede Bakanlıkların dışında yerel halkada soru soruluyor. Kurulmasını etkiliyor. Vatandaşın söz hakkı oluyor. Ülkemizde bu sistem henüz gelişmedi. Bizde raporlar yetebiliyor. Bir rüzgar tribünü diktiğiniz zaman 100 m2'lik bir alana 3-4 mgw hatta 10 megawat enerji üretebilirken 10 megawat’lık bir güneş tarlası için muhtemelen 40-50 hektar arazi kullanmanız gerekiyor. Elmalı’da yüksek bir GES potansiyeli var. Kuracağım GES’le 20-25 yılda bu toprakların tüm birikimini yok edeceğim. Çocuklarımıza ve torunlarımıza hiç bir şey kalmayacak. Bu süre zengin olmak için yeterli ama gelecek nesilleri de yok etmek için kısa bir süre. GES enerji ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 5,73'ünü karşılıyor. Bunun yükselmesi gerekiyor. Ama bunları Konya Karapınar gibi toprağı kıraç olan, hiç bir şey yetişmeyen yerlere kurmamız gerekiyor.”
‘4-5 derecelik bir artış’
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “En büyük problemimiz Akdeniz ve Ege bölgelerinin çok ısınacak olması. 4-5 derecelik bir artış bekliyoruz 2100 yılına kadar” derken, konuşmasında şunları söyledi: “4 derecelik bir ısınma tarım için çok önemli. 2 derece sıcaklık artışında birçok ürün deseni kayboluyor. Tarım için çok önemli. 30 derecenin üzerindeki günler Güneydoğu’da çok fazla ama zamanla tüm Ege, sizin bulunduğunuz Elmalı, Akdeniz bölgesinde 30 derece olan sıcak günler sayısında büyük artışlar olacak. Bu daha da artacak. Bazı ağaçlarda kurumalar var. Orman köylüleri yeni bitki ve böceklerle karşılaşıyorlar. Çünkü aşağıdaki bitki ve böcekler dağlara doğru yürüyor.
Elmalı’da kar da çok azalacak. 2100 yılına kadar kış yağışlarınız yüzde 50 civarında azalacak. Kış kuraklığı tehlikeli. Mevsimsel hava tahminlerini kullanmanız lazım. Hava olaylarına daha bilimsel yaklaşmanız lazım. 2070 yılında sulama mevsiminiz 2 ay daha uzayacak. Aşırı su isteyen ürünler bu bölgede sürdürülebilir değil. Yağışlarınız 180'lerden 80-90'lara düşecek.
Susuzluk varsa önce talep ve arz dengesine bakacaksınız. Sonra su havzalarının amaç dışı kullanımına, kirletilmesine dikkat edin. Bir yerde göller kuruyorsa su kullanımına bakacaksınız. İklim değişirken bizim de değişmemiz lazım. Basit çözümler var” dedi. - Elmalı Vakfı/Bülten