Köklü geçmişiyle tarımsal üretime yön veren Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (BATEM), hayata geçirdiği projeleriyle dünden bugüne üretime ciddi katkılar sunuyor. Cumhuriyetin ilanından sonra 1933 yılında kurulan BATEM, Tarım Orman Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğüne bağlı bir araştırma enstitüsü. Geçen yıl BATEM’in 91’inci yılını kutladıklarını belirten Enstitü Müdürü Dr. Abdullah Ünlü, “BATEM’e ‘Yüz Yıllık Bir Enstitü’ diyebiliriz. BATEM, özellikle narenciye, avokado, tropik-subtropik meyvelerin geliştirilmesi, bu meyvelerin ülkeye tanıtımı anlamında büyük katkı sağlamıştır. Meyveciliğin dışında ‘F1 Hibrit meyve’ dediğimiz, ‘yazlık sebze’ dediğimiz domates, biber, patlıcan, kavun, karpuz konusunda çok ciddi çalışmalar yapıp Türkiye’deki yerli milli hibrit tohumculuğun bu hale gelmesinde de katkıları olmuş bir araştırma enstitüsü diyebiliriz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti 90’lı yıllarda sebze tohumunu yurt dışından getirirken, Bakanlığın başlattığı ve BATEM’in içinde olduğu bir hibrit projesi sayesinde bugün artık yurt dışına ihraç yapabilen bir ülke konumuna geldik. O açıdan BATEM’in sebze tohumculuğunda da çok ciddi katkıları var. Bunun yanında EXPO’nun karşısında tarla bitkileri, süs bitkileri, aromatik bitkiler çalışan birimimiz var. Orada da Antalya Ticaret Borsası (ATB) ile uzun yıllar yaptığımız çalışmalar neticesinde ‘Antalya Buğdayını Arıyor’ diye bir proje çerçevesinde de Akdeniz bölgesine uygun farklı buğday çeşitlerini denedik. Buğday, mısır, soya gibi tarla bitkileri konusunda da ciddi çalışmalarımız oldu. Tabi son yıllarda tıbbi aromatik bitkiler çalışıyoruz. Çünkü Akdeniz bölgesi baktığımızda tıbbi aromatik bitkiler yönünden zengin. Burada bir Tıbbi Aromatik Bitkiler Merkezi Laboratuvarı kurduk. Laboratuvar hizmeti gibi tıbbi aromatik bitkiler konusunda da ciddi katkılar sunduk. Aslında BATEM, hayvancılık, su ürünleri hariç bitkisel üretimde Antalya bölgesine tarımda çok ciddi katkılar sağladı” diye konuştu. 

‘Ülkemizde kahve çok tüketiliyor’ 

Türkiye’de kahve tüketiminin son yıllarda ciddi artış gösterdiğini vurgulayan Dr. Abdullah Ünlü, bu konuda da yepyeni bir projeyi hayata geçirdiklerini ifade ederek şunları kaydetti: “Türk insanının kafasında şöyle bir düşünce var, ‘Kahve Yemen’den gelir.’ Ama biz inşallah bunu, ‘Kahve BATEM’den gelir’ mottosuyla yapacağız. Çünkü kahvenin hikayesi çok özel. Tabi kahve tropik ve subtropik meyvelerin yetiştiği her yerde yetişir. Enstitümüz 1930’lı yıllarda kurulduğu için narenciye gelirken o yıllarda avokado, muz ve kahve gelmiş. İlk kahve Türkiye’ye 1934 yılında Enstitümüze gelmiş. 1934’lü yıllarda iklim şartlarını, sera teknolojilerini düşünürseniz, o yılki yapılan çalışmalar sonucunda Gazipaşa-Alanya’da üretimi yapılacağı düşünülmüş ve oraya kaymış. 80’li yıllarda orada Enstitümüzde projeler başlatılmış ama o yıllardaki iklim şartları ve sera teknolojileri bu kadar yaygın olmadığı için kahveyi biz rafa kaldırmışız. Tabi geldiğimiz dünya coğrafyası ve Türkiye coğrafyasını düşünürsek bir iklim değişikliği ile su kıtlığıyla savaşıyoruz.” 

 

‘Markamızı tescillemeyi hedefliyoruz’ 

“Biz kahveyi bu süreçte alternatif olarak kullanabilir miyiz diye yeniden gündeme getirdik. Pandemiden hemen sonra Antalya Valiliği, Tarım İl Müdürlüğü ve BATEM bir protokol imzalayarak kahve üzerine yeniden çalışmaya başladık. Kahve neden önemli? Kahve ‘yeni jenerasyon’ dediğimiz Y, Z kuşağının en çok tükettiği içecekler arasında yer alıyor. Kahve dünyada petrolden sonra ekonomisi alınıp satılan bir ürün. Biz de bu iklim değişikliği faktörlerini göz önüne alarak ülkemize gelmiş olan dört farklı kahve çeşidini neden çalışmayalım diye, yeniden çalışmaya başladık. Gazipaşa, Alanya’da açık alanda, Antalya’da da örtü altında çok rahat bir şekilde üretebiliyoruz. Gazipaşa’daki bahçemiz iki yıl oldu, önümüzdeki yıl meyve çekirdeklerini almayı düşünüyoruz. Çekirdekleri alıp, bunun kalite özelliklerine bakarak daha sonra BATEM adına bir kahve markasını tescillendirmeyi hedefliyoruz. İnşallah artık BATEM mottosuyla kahvenin Türkiye’ye BATEM’den yayılmasını sağlayacağız. Kahve önemli bir bitki. Muzun, avokadonun olduğu bu Akdeniz coğrafyasında da kahveyi üretebileceğimizi düşünüyoruz.” 

‘BATEM’i çok iyi biliyorlar’ 

“Üreticilerimiz BATEM’i çok iyi biliyor. BATEM’in geçmişinde beş farklı araştırma enstitüsü var. Narenciye Seracılık Araştırma, Akdeniz Pamuk Araştırma. Tabi 30’lu 40’lı yıllardan bu bölgede iştigal olduğu için üreticilerimizle fidan, tohum açısından çalışmalar yapıyoruz. Hala narenciye türlerinin satışında faydalı böcek üretimi yapıyoruz. Turunçgil bitine karşı bir zararlı var narenciyede. Onun üretimini yapıp yerel çiftçilere satışını yapabiliyoruz. Antalya’nın 645 kilometrelik sahil bandında Gazipaşa’dan Kaş’a kadar her türlü üreticinin eğitimi, fidan temini, tarımsal konularda ciddi anlamda yerel üreticilerle iyi bir bağımız var. Tabi burada İl Müdürlüğümüz, İlçe Müdürlüklerimiz ve Ziraat Odalarıyla da ilişkilerimiz iyi. Bunlar aracılığıyla da her kesime ulaşıyoruz. Onlar da bize çok rahat ulaşıyor.” 

 

‘Hedefimiz daha az su tüketen bitkiler’ 

“İklim değişikliği ve su kıtlığına karşı da daha az su tüketen bitkileri üretmeyi hedefliyoruz. Özellikle mısırda daha az su tüketen çeşitleri geliştirmeyi hedefliyoruz. Yurt dışından bazı çeşitleri getirdik. Kendi çeşitlerimizle melezleyerek bu bölgeye uygun suyu az tüketen mısır da geliştirmeyi istiyoruz. Bir de sebzecilikte özellikle patlıcanda kuraklığa tolerant konusunda bir çalışmamız var. Aslında hedeflerimizde BATEM olarak son yıllarda su kısıtı, suyu az tüketen bitkiler, ıslah, yetiştirme teknikleri üzerine çalışıyoruz ve devam ediyoruz. Teknoloji ve dijitale ayak uydurarak Akıllı Tarım Teknolojileri üzerinde de çalışmalar yapıyoruz. Bakanlığımızda özellikle Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) bununla ilgili birkaç uzmanı bizim Enstitümüze tahsis edecek. İlerleyen dönemlerde de hızlı bir şekilde çalışmalar yapmayı planlıyoruz.” 

Yıldırım isabet eden asker şehit oldu: Acı haber Muş’taki ailesine ulaştı
Yıldırım isabet eden asker şehit oldu: Acı haber Muş’taki ailesine ulaştı
İçeriği Görüntüle

‘Tamamen organik ürünler’ 

BATEM’in Reçel Üretim Pilot Tesisi’ne de ilişkin bilgiler veren Abdullah Ünlü, “Pilot tesisimiz aslında bir proje çerçevesinde başlamış. 1960 yılında bizden önceki bu kurumda çalışan değerli büyüklerimiz Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO), ‘Burada narenciye üretiminden arta kalan meyve kabuğundan ne yapılabilir?’ diye bir proje önermişler. Bu proje çerçevesinde bugün Antalya’nın markası olan turunçgil kabuk reçelleri aslında 1960 yılında BATEM’in FAO aracılığıyla geliştirdiği bir projeyle Antalya’ya mal olmuş. Antalya’nın değişik markaları şeklinde turunçgil kabuk reçelleri satılıyor. Biz de BATEM olarak ağırlıklı şekilde turunç, bergamot, portakal marmelatı, nar suyu, tıbbi aromatik bitkiler yağları gibi ürünleri yaparak Enstitümüzün Demircikara Mahallesi yerleşkesinde bir satış ofisimizle vatandaşa ulaşıyoruz. Tabi bizim gayemiz insanları doğru ve düzgün beslemek. Bizim tesisimizde glikoz şurubu diye bir madde yok. Burdur ham şekeri kullanıyoruz. Piyasadan tek farkımız bu. Vatandaşa tamamen organik ürünler sunmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı. 

 

Kaynak: ARZU YAVUZ