Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) 31. Olağan Toplantısını Su Otel'de gerçekleştirdi. Toplantıda ekonomi ve piyasalarda 2025 yılı beklentileri masaya yatırıldı. ANSİAD Üyesi Ergin Civan'ın başkanlığını yürüttüğü toplantının konukları ise Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş. Baş Ekonomisti Erol Gürcan, Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş. Direktörü Dr. Nuri Sevgen, Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş. Kurumsal İletişim Direktörü Dr. Barış Esen oldu. Bu yılın temasını 'Küresel Tarafta Ayrışma' olarak özetlediklerini açıklayan Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş. Baş Ekonomisti Erol Gürcan, küresel tarafa bakıldığında her ülkenin, her bölgenin farklı hikayelerinin söz konusu olduğunu belirterek, "Amerika'da Trump döneminin yeniden başlamasıyla Amerika'da aslında pozitif ayrılmasını önceleyecek bir başkan var. Bu durumda 2025 yılında hem büyüme anlamında hem de finansal piyasaların seyri açısından Amerika'nın daha pozitif ayrışmasını, diğer ülkelere karşı daha güçlü seyretme ihtimalinin olduğunu artırıyor. Euro bölgesine baktığımızda bizim en büyük dış ticaret ortağımız. Hem mal ihracat ve ithalat anlamında hem de turizm açısından son derece kritik bir bölge. Burada büyüme tarafı uzun süredir son derece kırılgan. Bununla beraber geçen yıldan bu yıla ciddi bir siyasi belirsizlik var. Özellikle Almanya ve Fransa'daki kırılganlık devam ediyor" dedi.
'Genlere işlenmiş enflasyon eşiği var'
Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler açısından enflasyonun daha zorlu bir görünümde olduğunu belirten Gürcan, "Bu da aslında sermaye hareketleri açısından Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin bir miktar daha riskli olacağı anlamına geliyor. Bu da sermaye hareketleri açısından 2025 yılının çok da pozitif bir yıl olmayacağını gösteriyor. 2025 yılı ekonomik açıdan ayrışma yılı olacak gibi gözüküyor. Biz yüksek enflasyon sorununu aslında 2000'li yılların başında çözmüştük ve paradan da altı sıfırı atmıştık. Ancak biz yine kendi kendimize çıkardığımız bazı sorunlarla birlikte – tabii küresel faktörler ve ciddi şoklar da vardı – enflasyonu bir kere daha patlattık. Şimdi tekrar düşürmeye çalışıyoruz. O yüzden Türkiye için temayı 'Kara Göründü' olarak adlandırdık. Henüz karaya varmış değiliz. Hedef hâlâ ileride, liman hâlâ ileride. Türkiye'deki yüzyıllık enflasyon ortalaması yüzde 23. Önümüzdeki süreçte enflasyon devam ettiği sürece özellikle yüzde 20'nin altına gelmek ciddi derecede zor olacak. Asıl yapışkanlık ve katılık orada görülecek. Çünkü genlere işlenmiş yüksek bir enflasyon eşiği var" diye konuştu.
'Türkiye bunları hak etmiyor'
Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş. Direktörü Dr. Nuri Sevgen, her halkın bazı hassasiyetleri olduğunu dile getirerek, "2025 yılının başından beri dolar bazında yüzde 1,61 kadar bir kayıp yaşamışız. 2025 yıl sonu dolar kuru beklentisine baktığımızda, genel itibarıyla yıl sonu piyasa faiz oranı yüzde 31, yıl sonu dolar kuru da 46 civarında bekleniyor. Bu rakamlar değişebilir. Dolar/TL Merkez Bankası politika faizi beklentilerine baktığımızda, Bloomberg tahminlerinde 2025 yılı sonunda 25,80 gibi bir beklenti var. Yine kur tahmini de 41 civarında bekleniyor. Potansiyel analiz hedeflerine göre 12 aylık getiri potansiyelinde Türkiye, dünyada en yüksek getiri potansiyeline sahip hisse senedi piyasası olarak çıkıyor. Türkiye'yi dünyada bilmeyen birçok yatırımcı var. Yabancı yatırımcının Türkiye'de ilk baktığı şey kredi notudur. Türkiye bu konuda oldukça spekülatif bir konumda. Ermenistan, Dominik Cumhuriyeti, Güney Afrika, Jamaika, Bangladeş, Senegal ile aynı seviyedeyiz. Türkiye bunları hak etmiyor" ifadelerini kullandı.
'Silahlı çatışmalar 80 yılın zirvesinde'
Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş. Kurumsal İletişim Direktörü Dr. Barış Esen, dünyanın bu yıllarda daha tehlikeli bir hale geldiğini belirterek, "Dünyada silahlı çatışmaların sayısı son 80 yılın zirvesinde. Soğuk Savaş’tan sonra, 1989'dan 2023'e kadar silahlı çatışmaların sayısı artmıştır. Biz dolardan, ekonomiden, kurdan bahsediyoruz ama savaşın da bir ekonomisi var. Dünyadaki savunma harcamaları artıyor. Dünyanın jeopolitik risk haritasına baktığımızda Türkiye bir ateş çemberinin içerisinde. 1900 yılından 2024'e kadar dünyadaki jeopolitik riskler sayısal olarak ölçülüyor. 2000 yılından günümüze yaşanan olaylar şöyle: Amerika'da geminin bombalanması, İkiz Kuleler ve Pentagon'a yapılan saldırılar, ardından Afganistan işgali, Irak işgali, Madrid'deki terör saldırıları, 2005 Londra'daki metro saldırıları, İsrail'in saldırıları, Rusya'nın Gürcistan işgali, İsrail'in Gazze saldırıları, Rusya'nın Kırım'ı ilhakı, İngiltere'nin AB'den ayrılması, Rusya'nın Ukrayna işgali.Dünyanın en büyük yatırım bankalarından J.P. Morgan'ın müşterileri, 2024 yılının başında dünyadaki en büyük risk olarak yüzde 34 ile jeopolitik riskleri göstermiştir. Olası resesyon yüzde 29 ile ikinci sırada, yüksek faizler yüzde 21, ABD seçimleri de dördüncü risk olarak görülmüştür. Şu an için en büyük jeopolitik risk ABD için rekabet olarak görülüyor. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan en çok etkilenen ülke ise Almanya olmuştur" açıklamasında bulundu.