Konyaaltı Sanayici ve İş İnsanları Derneği'nin (KONYSİAD) Nisan Ayı Olağan Toplantısı gerçekleştirildi. KONYSİAD Üyesi Ali Buldu moderatörlüğünde yapılan toplantının konuk konuşmacıları Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Turizm Danışmanı ve KONYSİAD Yüksek Danışma Kurulu Üyesi Osman Ayık oldu.  'Antalya Turizminde Gelecek Hedefleri ve 2025 Beklentileri' konulu toplantıda konuşan KONYSİAD Başkanı İlhami Kaplan, Antalya'nın 'turizm başkenti' olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti: "Antalya'nın adeta parolası haline gelmiş olan bu başlığın altında iki güzel dostum bizleri aydınlattı. Adım attığınız her yerde ayağınıza değen her taşın tarihi değerinden tutun, doğal şelalelerine, dağlarına, muhteşem plajlarına adeta bir 'hazine sandığı' diyemez miyiz? Bizlerin görevi bütün bunların çok özel nimetler olduğunu fark edip tüm bu değerleri koruyup daimi kılarak yol almak olmalı." 

Muratpaşa’da yeni dönem
Muratpaşa’da yeni dönem
İçeriği Görüntüle

‘2024 başarılı geçti’ 

AKTOB Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu, 35 yıllık bir turizm geçmişine sahip olduğunu belirterek, turizmdeki tecrübelerinden bahsetti. Konyaaltı ilçesinin turizm açısından çok önemli bir değer olduğuna vurgu yapan Kavaloğlu, "Antalya, şüphesiz ki dünyanın en güzel şehirlerinde bir tanesi. Bizler de şanslı olarak bu güzel coğrafyada turizm hareketi yapabilme imkanına sahibiz. Konyaaltı, Alanya'dan sonra yaklaşık 110 bin yabancıya ev sahibi oldu. Konyaaltı'nda 108 bin 866 ev satılmış. Dolayısıyla bu evlerin bazıları otellerin dışında turizm hareketi içerisinde kullanılabiliyor. 2024 yılını çok başarılı bir yıl olarak değerlendirebiliriz. Tarihimizin en yüksek kapasitesine ulaştığımız, turizm açısından en yüksek yıl oldu. 17 milyon seviyesini yakaladık. Antalya'da 2 milyon 800 bin üzerinde insan yaşıyor. 17 milyon turist, yaklaşık 7,5 milyon da yurtiçi pazar Türk misafirle beraber neredeyse nüfusunun 10 katı kadar bir misafiri ağırlama kapasitesine sahip bir şehir. Bu, dünyada tek şehir. Burada turizmin çeşitlendirilmesi ve mevsimsellik engeline takılıyoruz. Antalya'da 12 ay turizm yapma imkanına sahibiz ama turist homojen dağılımları gelmiyor, daha çok Haziran-Eylül ayları arasında geliyor. Dolayısıyla bir ay içerisinde, örneğin Antalya, kendi nüfusu ağırlığında Temmuz ayında misafir ağırlıyor. Bu da birçok zorlukları peşinden getirebiliyor. Hem altyapı ile ilgili zorlukları hem bunlara hizmet veren sistemin zorlukları gibi çok ciddi zorluklarla karşılaşabiliyoruz" ifadelerini kullandı.  

 

‘Ruslar kaynak pazar’ 

AKTOB Başkanı Kavaloğlu, Antalya'da Rus turistin başı çektiğini ifade ederek, "Almanlar ikinci sırada, İngilizler üçüncü sırada ve son dönemde ciddi atak yapan Polonyalılar dördüncü sırada yer alıyor. Ruslar özellikle bizim birinci kaynak pazarımız olmaya uzun zamandır devam ediyor. Biz Rusların en yüksek orada tercih ettiği bölgeyiz Antalya olarak. Dünyada beş tane kaynak pazar var. Bunlar Çin, Amerika, Almanya, İngiltere ve Fransa. Rusya normal şartlarda dünyada turist gönderen ülkeler sırasında ilk 5'te değil ama bizim bir numaralı kaynak pazarımız ve ilk tercih ettiği bölge de Antalya. Dolayısıyla bu anlamda bizim için Ruslar olmazsa olmazımız. Tabi bu güzel coğrafyada olmanın jeopolitik özelliğimizden dolayı bazı meşakkatli durumları da oluyor. Bizim bir numaralı kaynak pazarımızla geçen dönemki üç numaralı kaynak pazarımız halen daha savaş halinde. Buna rağmen yine de Ruslar, birinci sırada olmayı becerebildi. 2019'da 6 bine yakın Rus gelmişti. 2024'te bu rakamın 3 milyon 900 bine düşmesine rağmen yine birinci sırada yer aldılar. Eğer 2025 yılıyla ilgili bir projeksiyon yapacaksak savaşın bitme imkanı dahi bizim gözlerimizi parlatır. Eski günlerimize çok kısa sürede dönemeyiz ama 2 yıllık bir dönemde o 5,5-6 milyonluk Rus seviyesine ulaştığımızda Antalya muazzam bir ivme kazanır” dedi.  

‘Antalya’nın yükü çok ağır’ 

Büyükşehir Belediyesi Turizm Danışmanı ve KONYSİAD Yüksek Danışma Kurulu Üyesi Osman Ayık ise şu şekilde konuştu: "Antalya'nın yükü son derece ağır. Çünkü ülkemize şöyle baktığımızda ülkenin iki önemli giriş kapısı var; İstanbul ve Antalya. Bu iki noktanın da ağırladığı misafir sayılarına veya ev sahipliği yaptığı misafir sayılarına bakarsak son derece yüksek. Bu aslında bir nevi burada var olan birçok değerin yavaş yavaş zorlanmaya başlanması anlamına geliyor. Burada da yerel yönetimlere çok büyük bir yük geliyor. Bizim belki bir nefes almaya ihtiyacımız var. Bu sadece Antalya açısından değil, Türkiye'nin birçok destinasyonu açısından da önemli. Bizim gideceğimiz daha çok yol var ama bizim turizmin bundan sonraki süreçte yeni bir bakış açısıyla, yeni bir planlama mantığıyla mümkün noktalarında turizmin yapılabilir hale getirmemiz lazım. Bunun için de bir nefes alarak yeniden bir planlama evresine girmemiz lazım ve yükü birazcık başka bölgelere dağıtmamız lazım” şeklinde konuştu. 

 

‘Kaynakların sürdürülebilirliği önemli’ 

Ayık, "Dünyada aşırı turizm konusu da gündemde. Yani taşıma kapasitesine, o bölgenin var olan kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasıyla ilgili çok ciddi sıkıntılar ve bu, gündemden hiç düşmüyor, düşmeyecek gibi görünüyor. 'Sürdürülebilirlik' kavramı da her alana intikal etmeye başladı. Burada aslında yerel yönetimler olarak bizim yükümüz çok ağır. Bu kadar yoğun bir insan trafiği ve bunun çok limitli bir zaman diliminde geliyor olması da ister istemez sizin tüm kapasitelerinizi, tüm altyapı ihtiyaçlarınızı buna göre planlamanızı gerektiriyor. Yani normal şartlarda kentte 2,7 milyon insan yaşıyor ama yılın belli periyotlarında bu rakam 3,5-4 milyon, belki bu rakamların üstüne de ulaşıyor. O zaman yazın pik zamanlarda bu şehirde ASAT'ın veya Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin kullanım suyu olarak temin etmesi gereken miktar günlük 640 bin metreküp ve bu kadar insan trafiğinin yaratmış olduğu atık su miktarı da 740 bin metreküp. Yani üretilen 640 bin metreküpün, 740 bin metreküpün arıtmak zorundasın. Büyükşehir Belediyesi bunu 36 civarında arıtma tesisiyle yapıyor. Bunların tamamı biyolojik arıtma tesisi ama bunların hepsinin idamesinin sağlıklı bir şekilde sağlanması da çok ciddi bütçe ve kaynaklara ihtiyaç duyuyor” diye konuştu.  

Kaynak: ESRA ALTUNKES