Çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacıyla 1989'den bu yana Dünya Çocuk Hakları Günü'nün bir farkındalık günü olarak kutlandığını hatırlatan DİSK Akdeniz Bölge Temsilcisi ve Genel-İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Vedat Küçük, “1954’te Evrensel Çocuk Hakları Günü olarak anılan 20 Kasım, 20 Kasım 1959’da Çocuk Hakları Bildirgesi’nin yayımlanması ve 1989 yılının 20 Kasım’ında Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin kabul edilmesi ile birlikte her yıl 20 Kasım 1989’dan beri Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanıyor. Türkiye’nin de taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme halen dünya genelinde en çok sayıda ülke tarafından kabul edilen insan hakları belgesi olma özelliği taşımaktadır. Bu sözleşme ile; çocukların yetişkinlerden daha farklı ihtiyaçlara ve haklara sahip olması gereği vurgulanıyor. BM, bu sözleşme ile çocuk haklarını güvence altına almayı hedefliyor. Sözleşmeye taraf devletleri ise 54 maddeden oluşan sözleşme maddeleri gereğince kendi iç hukuklarında değişim yapmaya zorluyor” dedi.

 

'En çok onlar etkileniyor'

Hakların ihlal edildiğini hatırlatan Küçük, “Dünyanın pek çok yerinde her gün milyonlarca çocuğun hakları ihlal ediliyor. Eşitsizlik, ayrımcılık, yoksulluk, nefret söylemi, kutuplaşma, çatışma ve savaşların yanı sıra doğal afet, salgın vb. pek çok sorun yaşanıyor. Yaşananlardan en çok etkilenenler ise çocuklar oluyor. Yetersiz beslenmeden ve tedavi olmaları için gerekli besinlerin ulaştırılmamasından dolayı binlerce çocuk ölüyor. Çocuklar şiddet, istismar ve sömürü ile yüz yüze. Çocuk işçilik dünyanın en önemli sorunları arasında yerini koruyor. Geçici, korunmasız, itaatkâr ve güvencesiz emek olarak görülen çocuk emeği; yoksulluk, göç, savaş, işsizlik gibi nedenlerle artarak devam ediyor. Çocuk işçiliği, işverenlerce daha fazla kar elde etmenin bir yolu olarak görülmeye devam ediyor” diye konuştu. Türkiye’de de, çok sayıda çocuğun sayısız hak ihlaline maruz kaldığını anlatan Küçük, “Çocuklar arasında yasalar önünde eşitlik hala tam olarak sağlanamamıştır. Okul kaydı otomatik olarak yapılsa da kaliteli eğitime erişim ve devam konusunda kentin uzaklarında ve kırsalda yaşayan çocuklar için sıkıntılar bulunmaktadır. Çocuk işçiliğinin önlenmesine dair etkin önlemler hala alınmamaktadır.  Çocuklara yönelik suçlar artmaktadır. Çocuklar kapalı ceza infaz kurumlarında ıslah edilmeye çalışılmakta ve farklı ortamlarda istismara maruz kalmaktadır. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nü karşıladığımız bu günlerde çocuklar eşitsizliklerle ve ayrımcılıkla mücadele etmek zorunda bırakılmaktadır” dedi.

 

Eğitimdeki eşitsizlikler

Salgın süreci ile birlikte eğitimde var olan eşitsizliklerin derinleştiğini anlatan Küçük, “Salgın riskine karşı uzaktan eğitime geçilmesi ile kamusal bir hizmet olan ve her çocuğun eşit bir şekilde faydalanması gereken eğitim hakkına ulaşmak güçleşmiştir. Özellikle düşük gelirli ve yoksul aile çocukları ile mevsimlik tarım işçiliği yapan çocuklar normal koşullarda bile eğitim olanaklarından yeterince yararlanamazken, uzaktan eğitim ile birlikte her çocuğun ulaşabileceği bilgisayar, internet gibi teknolojik araçlarının olmaması, çocukların eğitim sisteminden dışlanmalarına yol açmıştır. Çocukların çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini olumsuz etkileyen, insanlık onurlarını zedeleyen, fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından onlara zarar veren, sistematik olarak şiddettin her türlüsüne maruz kaldıkları sömürü düzenine karşı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.Her çocuğun onurunu ve güvenli bir yaşam hakkını; eşit bir muamele görebilme ve zulüm görmeden büyüme hakkını; fırsat eşitliğine sahip olma hakkını savunacağız” ifadelerini kullandı.

 

'Sesimizi yükseltiyoruz'

BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ile neler kabul edildiğini hatırlatan Küçük, “Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin birinci maddesine göre, erken yaşta reşit olma durumu hariç 18 yaşına kadar her insan, çocuk olarak kabul ediliyor. Sözleşmenin ikinci maddesinde yer aldığı haliyle ise; sözleşme ile tanınan tüm haklar, “ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım yapmaksızın” her çocuğa tanıyor. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kapsamına giren önemli başlıklardan biri çocukların eğitim hakkı. 28. maddede yer aldığı üzere; taraf devletler çocukların eğitim hakkını kabul ederek bu hakkın fırsat eşitliği temelinde sağlanması ile yükümlü. Bu bağlamda ilköğrenimin herkese açık ve parasız olması öngörülürken ortaöğretim seviyesinde de genel olduğu kadar mesleki nitelikte de olmak üzere çeşitli biçimlerde eğitim olanağı sağlanması gerektiği belirtiliyor. Çocuk haklarına ilişkin bir diğer önemli husus, çocukların çalıştırılmasına ilişkin. Sözleşmenin ilgili 32. maddesine göre, çocukların ekonomik sömürüye maruz kalacağı ve bedensel, zihinsel, ruhsal ya da toplumsal gelişimi için zararlı olabilecek koşullarda çalıştırılmasına karşı taraf devletlerin çocukları koruma yükümlülüğü bulunuyor. Bu doğrultuda; yasal, idari, toplumsal ve eğitsel her önlemin alınması gerektiği vurgulanırken taraf devletlerin işe kabul için bir ya da birden çok asgari yaş sınırı belirlemesi ve çalışma saatleri ve koşullarına dair düzenlemelerin yapılması bekleniyor. Bu yasal ve idari düzenlemelere uymayanlar içinse uygun ceza ve yaptırımların uygulanması belirtiliyor. Bunların yanı sıra sözleşme, cinsel sömürüden çocuk yargılanmalarına kadar çocuklara dair birçok konuyu barındırıyor ve bu alanlarda gerçekleşebilecek çocuk hakkı ihlallerine yönelik önlemler ve yaptırımlar alınması gerektiği belirtiliyor. Bu 20 Kasım’da, Dünya Çocuk Hakları Günü'nde çocukların eşitsizliklerle ve ayrımcılıkla mücadele etmek zorunda olmadığı; eşit ve adil bir dünya için sesimizi yükseltiyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.

Haber Merkezi

 

Kaynak: Haber Merkezi