Turizm, ekonomi politikaları ve yüksek enflasyonu değerlendiren Seyahat Acentaları Yöneticileri Derneği (SAYD) Başkanı ve Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Turizm Komisyonu Başkanı Mehmet Gem, “Ülkede ekonomi politikasının uygulamış olduğu dövize baskı var. Kur fiyatlarının sabit kalmasıyla maalesef bundan önceki dönemlerde turizmciler kur farkı geliri yaratır ve artan maliyetlerini bir şekilde kompanse etmek üzere kullanırlardı.  

Ama maalesef şu anda dövize uygulanan politika sebebiyle ve dışarıdaki enflasyonun normal TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerine göre tutarlılık arz etmemesi üzerine bütün turizm sektörünün mal alımları veya tedarikçilerinden almış oldukları ürünlerin fiyatlarına ciddi anlamda farklar geldi. Bunun yanı sıra genel giderler anlamında, özel tüketim vergisi, KDV, konaklama vergisi, turizm geliştirme ajansı katkı payı ve diğer vergi kalemlerinde yapılan zamlar, çalışan personelin maaşları anlamında da çok ciddi bir yük bindi. Dolayısıyla otelci veya taşımacılar otomatik olarak fiyatlarına zam yapma mecburiyetinde oldular.  Otelcilerin de konaklama ücretlerine geçmiş yıllarda kişi başı 70 Euro’ya sattıkları odaları 100 Euro ve kişi başı 110 Euro’lara çıkarmalarıyla ancak bu rakamlarla kendilerini koruyabilecek ve tolere edebileceklerini düşündükleri için bu rakamlara çıkarttılar fiyatları. Bu fiyatların bu noktalara çıkmasında Sayın Kültür ve Turizm Bakanı’nın da ‘Türkiye artık ürününü ucuz fiyata satmamalı, kurmuş olduğumuz TGA ile 200 ülkede yaptığımız tanıtımlar ile nitelikli turisti ülkemize getireceğiz, fiyatlarınızı düşürmenize gerek yok’ sözlerinin de etkisi olmuştur. Bu durum bizi maalesef Akdeniz çanağında rekabet ettiğimiz diğer ülkeler bazında ciddi anlamda pahalı bir duruma soktu” dedi.  

 

‘Pahalı ülke algısı oluşuyor’ 

Konaklama ücretlerinin yüksek olmasına değinen Gem, “Turizmdeki fiyatların artmasının sebeplerinden biri de müşterinin buraya geldiğinde dışarıda karşılaştığı fiyatların çok astronomik rakamlara ulaşmasıdır. Bugün bile normal şartlarda iki kişi bir kebapçıya gidip iki çorba, iki tane kebap iki tane içecek sipariş etmiş olsa, 1200- 1500 liradan aşağı para ödemeden çıkamıyor işletmeden. Dolayısıyla bu bizim ülkemiz için maalesef pahalı bir ülke algısı oluşturmaya başladı. Ve bu da çokça işleniyor yurt dışında.  Bunu da gözlemliyoruz. Dolayısıyla ekonomi yönetimi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı yönetiminin bir an önce bu konuyla ilgili bazı iş ve işlemleri yapması gerekiyor. Nasıl yurt dışından gelen yatırımcıya döviz getirip TL'ye çevirip yüzde 40, yüzde 50, yüzde 60’lara varan faizler veriyorsak ve dönem sonunda adam getirdiği dövizin üzerine bir döviz kazancı sağlıyorsa ülkeye getirilen turizm gelirlerinin muhakkak suretle Maliye Bakanlığı’nın uyarlayacağı bir düzenleme ile turizmciden 5-6 puan yüksek bozdurulmasıyla ancak bu süreci atlatabiliriz diye düşünüyoruz. Bunun tabii bütün planlaması ve programlaması iki bakanlığın ortaklaşa yürüteceği görüşmelerden sonra ortaya çıkabilir” şeklinde konuştu.  

 

‘Yüzde 60 doluluklar var’ 

Otel boşluklarının sebebini açıklayan Gem, “Evet, ülkemiz gerçekten çok pahalı ve ben 2001 yılından beri Antalya'dayım. İlk defa bu süreç içerisinde neler oldu hatırlayalım. İran-Irak savaşı oldu, ekonomik olarak ciddi bir krize girdiğimiz dönemler oldu. Rus uçağının düşürüldüğü dönemler oldu, kriz dönemlerimiz oldu. Pandemi oldu ama hiçbir zaman açık söylemek gerekirse bu seneki Temmuz ayındaki otel boşluklarımız kadar böyle bir boşluğumuz olmadı. Şu anda üzülerek görüyoruz ki genel anlamda sezonun tam göbeği ve gerçekten yüksek sezon olması ve turizmcilerin ve turizmden, devletin de kazanacağı gelirler anlamında belki de en fazla faydayı sağlayacağımız dönem olmasına rağmen şu anda tüm otellerimizin genelinde yüzde 60 doluluklar var. Oteller, yurt dışındaki tur operatörü ve onlarla çalışan acentalara da ciddi anlamda aksiyonlar bildiriyorlar. Özellikle temmuz ayında çok derin boşluklarımız var, hatta bazı otellerimiz Eylül 15’den sonra açık satışa dönmüş durumdalar. Bu arada en çok tartışılan konulardan bir tanesi de vatandaşlarımızın Türk tatil bölgeleri değil veya kültür destinasyonları değil Yunan adalarını tercih etmesinin ardındaki en önemli sebebinin de altında bu yatıyor. Tüketici daha önceden deneyimlemiş kişilerden veyahut da oradan almış olduğu bilgiler neticesinde Türkiye'den çok daha ucuza tatil yapabileceğini düşündüğü için Yunan adalarını tercih eder oldu” dedi.   

TELİF KRİZİ BÜYÜYOR
TELİF KRİZİ BÜYÜYOR
İçeriği Görüntüle

 

‘Serzenişlerimiz var’ 

Şikayet ve serzenişlerini dile getiren Gem, “Dolayısıyla bu bizim turizmimiz için de gerçekten tehlike çanlarının çaldığını ve ortak bir hareket ve ortak bir programla turizm sürecinin yürütülmesi gerekliliğini herkese gösteriyor. Bu arada biz turizmciler olarak Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy'un özellikle turizm seyahat acentelerini konunun dışında tutmasını da hayretle izliyoruz. Biz bu ülkenin pazarlama ve satışını yapan, elinde bavul Türkiye'yi tanıtmaya, Türkiye'yi pazarlamaya çalışan turizm seyahat acentaları maalesef bu turizm sürecinde tamamen konunun dışında tutuluyoruz. Sayın Bakan Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) diye bir ajans kurdu. TGA yönetim kurulunu ağırlıklı olarak otel birlik ve derneklerinin üyelerinden oluşturdu. TGA yönetim kurulunda sadece 1 tane turizm seyahat acentası temsilcisi var, TÜRSAB Başkanı Sayın Firuz Bağlıkaya Danışma Kurulunda. Kendisini herhalde kamuoyuna bakın biz TGA yönetimine TÜRSAB Başkanı’nı da dahil ettik demek için böyle bir yöntem izlediğini düşünmekteyiz, TÜRSAB Başkanına bu zamana kadar bir şey danışıldığını da tahmin etmiyorum. Onun haricinde herhangi bir şekilde turizm seyahat acentalarına turizmin pazarlanması ve satışıyla ilgili hiçbir konu, soru sorulmadığı gibi açık söylemek gerekirse birliğimizin üyesi olan Sayın Bakanımızın maalesef TÜRSAB'la hiçbir şekilde bu konuda bir iş birliği bulunmamaktadır. Bundan da çok ciddi anlamda şikayetlerimiz ve serzenişlerimiz var” ifadelerini kullandı.  

 

‘Esnaf kan ağlıyor’  

Turizmin bir bütünlük halinde ve bölgesel olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Gem, “Gerçekten turizm, turist gelirken nasıl olsa turist bu parayı öder mantığıyla yapılmış olan çok yüksek artışlar maalesef geri tepmiş durumda. Tüm turizm şehirlerinde çarşılar, pazarlar bomboş.  Her şey dahil sistemiyle de gelip zaten dışarının da fiyatlarının yüksek olması sebebiyle dışarıya çıkmayan bir turist kitlesi var. Dolayısıyla tüm turizm bölgelerinde turizm esnafı şu anda kan ağlıyor. Bir an önce devlet yetkililerinin her ilde turizm konseyleri kurup bu turizm konseyleriyle neler yapılıp neler yapılmaması gerektiği konusunu ileriki hedefleri, vizyonları, muhakkak suretle gerçekleştirilmesi ve buna göre hayata geçirilmesi gerekiyor. Bunun haricinde Türkiye turizmiyle ilgili açık söylemek gerekirse önümüzdeki yıllarda bu belirsizliğin umarız ki artarak devam etmemesi en büyük temennimiz olur. Çünkü içinde bulunduğumuz dönem içerisinde şu anda en fazla yabancı turistin rağbet ettiği Mısır, Fas, o taraflara çok daha fazla yolcu gitmeye başladı. Zaten İspanya İtalya ve Yunanistan şu anda dolu. Bu yüzde 60doluluklara göre turist alamamamızın da sebeplerini, nedenlerini çok iyi irdelememiz lazım. Açık söylemek gerekirse Temmuz ayının son günlerini geçirirken sonra sadece Ağustos ve Eylül'ün belirli bir bölümü kalacak. Belki sezon Ekim sonuna kadar uzayabilir ama bu yaratılacak hacmen bir büyüme asla turizm gelirleri noktasında hedeflenenlere ulaşmamıza, hedeflenen rakamlara ulaşmamızı çok zorlaştıracak gibi gözüküyor” dedi. 

Kaynak: ESRA ALTUNKES