Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı, hayvan hakları savunucularını ayağa kaldırdı. Yaşam Hakkı Savunucuları bir araya gelerek yasaya ‘dur’ dedi. Antalya’da Attalos Meydanı’ndaki basın açıklamasını Yerel Hayvan Koruma Görevlisi Göksen Uluç okudu. Grup, açıklamanın ardından AK Parti İl binası önüne geçti. Yaşanılanları hatırlatan Uluç, “Hayvanların haklarını korumakla yükümlü olan iktidar ve küçük ortaklarının aylardır sokakta yaşayan hayvanlar üzerinden pompaladığı nefrete şahit oluyoruz. Yıllardır 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun ‘Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat’ ilkesini temel alan 6. maddesini delmek isteyen Tarım ve Orman Bakanlığı ile tabiri caizse daimi bir mücadele içindeyiz. Hayvanları ve haklarını korumakla yükümlü olanlar, bizzat onları yok etmeye ve suçlamaya devam ediyor. Halkın oylarıyla seçilmiş vekiller, bizzat bizi kutuplaştırmaya ve halkın hassas dengelerini bozmaya devam ediyor. Toplumsal barışa ve huzura zarar veren bu suni gündemleri ise yandaş gazetecileri ve parayla tutulmuş trol çetelerini devreye sokarak yapıyorlar. Bireysel silahlanmayı hedefleyen, kışkırtma ve dezenformasyonla köpekleri ve yaşam savunucularını canavarlaştıran ama bir türlü kapatılmayan sözde dernekler de adeta sözcülük yapıyor. Bugün, aylardır tartışılan tecrit ve katliam yasası meclise getirildi.Canımızı veririz, canlarımızı vermeyiz diyerek, gözlerini köpeklerin canlarına dikenlerin yakasında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi buradan bir kez daha bildiriyoruz” dedi.
‘Kabul etmiyoruz’
Yasa tasarısını kabul etmediklerini dile getiren Uluç, “Tam 20 yıldır Hayvanları Koruma Kanunu uygulanmadığı, kısırlaştırma, aşılama yapılmadığı, yasaya uymayanların cezalandırılmadığı, denetlenmediği, devlet ve sermaye ortaklığıyla devam eden hayvan üretimi ve satışı yasaklanmadığı ve hayvanları terk edenlere cezalar verilmediği apaçık ortadayken; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın, AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in her yol denenmiş ve işe yaramamış gibi, belediyeler için yepyeni yükümlülükler içeren kanun maddeleri getirilmiş gibi açıklama yapmasını kabul etmiyoruz. Meclise getirilen yasa tasarısında bahsedilen, ‘barınakların hayvanların sahiplendirilinceye kadar bakıldığı ve rehabilite edildiği yerler’ olarak değiştirilmesini kabul etmiyoruz. Barınaklar, ihtiyacı olan hayvanların tedavilerinin yapıldığı geçici bakım evleridir. Bir hayvanın bir sorunu olmamasına rağmen barınak adı altındaki ölüm kamplarına hapsedilmesi kabul edilemez. Hayvandan hayvana veya hayvandan insana bulaşıcı hastalığı olan ve su kaynaklarının, yaban hayatının ve biyolojik çeşitliliğin zarara uğramasına sebep olan hayvanların ötenazi ile katledilmesini kabul etmiyoruz. Sokakta yaşayan hayvanların hasta olmalarının en büyük sebebi de ekolojik yıkımın en büyük de rant hırsıyla hayvanların yaşam alanlarını işgal eden, sokaklarda aç kalmalarına sebep olan, hayvanlar için bütçe ayırmayan iktidar ve yerel yönetimlerdir” diye konuştu.
‘Ötenazi’ tepkisi
‘Hayvanların en temel hakları olan yaşama haklarının ellerinden alınmasının yani katledilmesinin ‘ötenazi’ adı altında yumuşatılmasını kabul etmiyoruz’ diyen Uluç, “Bu yasa tasarısı ile açıktır ki, AK Parti hükümeti ve ortaklarının amacı, üzerinden hiçbir çıkar sağlayamayacağı aksine onlar için ekstra bütçe ve sorumluluk bindiren köpekler üzerinden barınak rantı devşirmeyi amaçlamaktadır. Yasa tasarısında talimatları verilen bakım evlerine sağlanacak ücret ile Türkiye'deki tüm köpekler kısırlaştırılabilir. Rant hırsları için köpeklerin hedef gösterilmesini kabul etmiyoruz. Bu yasaya uymayanlar yani köpekleri hapseden ve katleden belediye başkanlarına altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilmesini kabul etmiyoruz. Bu memlekette halkın iradesiyle seçilen, tecrit ve katliamdan yana durmayacak belediye başkanları vardır. Bugün hayvanları değil failleri koruyan ve 20 yıldır yürürlükte olmasına rağmen uygulanmayan ve denetlenmeyen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun neredeyse hayvanlar yararına tek iyi maddesi olan 6. Maddeyi, yani ‘kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat’ hükmünü kaldırmak istiyorlar, ama katilleri aramıza salan adaletsizlik ve cezasızlık sistemini değiştirmek istemiyorlar. Bizzat besledikleri bu sömürü düzenine karşı ses çıkarıyoruz. Yüzyıllardır bu topraklarda ekmeğimizi, suyumuzu paylaştığımız mahalle sakinlerimiz köpeklerin, bugün bilinçli bir bilgi kirliliği ve manipülasyon ile, ‘başıboş’ denilerek, ‘ulusal güvenlik sorunu’ olarak yaftalanarak haklarını savunan insanlarla birlikte düşmanlaştırılıp canavarlaştırılmasına izin vermiyoruz” diye konuşu.
‘Mücadelemiz aynı’
Uluç, sözlerini şöyle tamamladı: “AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu’nun Erdoğan'a, hazırladıkları raporu gururla teslim ettiği fotoğrafın yandaş medya tarafından servis edilmesinden sonra tasarıyı meclise getirdiler. Katliamı ve tecriti meşrulaştırmak için hiç durmadan nefret kusan siyasetçilere, tecrit ve ölüm yasasına karşı inatla, haklılığımıza güvenerek direniyoruz. Ayırmaları gereken bütçeleri ayırmayıp yasalarla belirlenmiş yükümlülükleri yerine getirmeyerek çağdışı bir yöntem ve kafatasçı bir zihniyetle, kendi demeçlerinden alıntılarla ‘saldırgan, hasta, anatomisi bozulmuş, yeme bozukluğu çeken, güçten düşmüş’ tüm köpekleri toplamayı, hapsetmeyi ve öldürmeyi 21. yüzyıl Türkiye’sinde inatla siyasi söylem ve eylem biçimi olarak ileri sürmek, köhnemiş bir Nazizm girişiminden farksızdır. ‘Saldırgan’ diyerek canavarlaştırdığınız, insanlar tarafından travmatize edildiği için kendini ve alanını korumak zorunda kalan köpekleri de, doğası gereği havlayan, iyileşme ve yuva imkânı bulabilecek hasta, engelli, yaşlı tüm köpekleri sizin zulmünüzden ve gazabınızdan koruyacağız. AKParti’nin tecrit ve katliam tasarısı girişimi, adeta ‘toplum ve devlet düşmanı’ olarak seçtikleri köpeklerden sonra bu kez sıranın kimlere geleceğini kaçınılmaz olarak sorgulatıyor. Bu vesileyle; hayatı savunan, kendi hayatı adına söz söyleme şansı olup kendi mücadelesini yürüten tüm ötekileri de selamlamak istiyoruz. Çocukları, kadınları, LGBTİ+ları, işçileri, emekçileri, göçmenleri, faili meçhulleri ve ailelerini selamlıyoruz. Failler aynı, mücadelemiz aynı. Hepimiz adaletsizliğe ve cezasızlığa karşı bir aradayız. Unutmayalım ki dünya insanların elleriyle, hayvanların patileriyle, ağaçların kökleriyle var olmuştur ve var olmaya devam edecektir. Bu yasa tasarısının yıllardır meclisten geçirilmeye çalışılıp başarılamaması, halkın direnişinin, hayvanlardan yana konan iradenin başarısıdır. Biz, sokak hayvanlarına karşı uygulanmak istenen tecritin ve katliamın önüne geçebilmenin tek yolunun birlikte hareket etmek ve sokak hayvanlarının yanında, nefrete inat yaşamdan yana olmak olduğunu biliyoruz. Köpekler için soykırım noktasına gelen bu son dönemeçte, meclisin kalın duvarlarını sesimizle yıkmak için, yaşamdan, adaletten ve özgürlükten yana olan herkese sesleniyoruz; bu yasa tasarısı geri çekilene kadar Türkiye'nin dört bir yanında sokaklardayız.”