Her eğitim öğretim yılında sorunların katlanarak arttığına dikkat çeken VELİ-DER Antalya Şube Başkanı Tülin Koç, “Müfredat değişikliklerinden sınav sistemlerinde yapılan değişikliğe, eğitimin paralılaştırılarak kamusal bir hizmet olmaktan çıkarılıp metaya dönüştürülmesine, yasa yönetmelik değişikliklerinden protokollere, işbirliklerine eşit, laik, parasız, kamusal eğitimin kalan son kırıntıları yok ediliyor. Bizim ülkemiz biz velilerin çocuklarının eğitim hakkı için mücadele etmek zorunda bırakılan veliler ülkesi haline getirildi” dedi. Müfredat programını eleştiren Koç, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla hayata geçirilen müfredat programı ile çocukların üstün yararı yerine hükümetin siyasi çıkarları öncelikli kılınmıştır. Öğrencilerin ve eğitim sisteminin ihtiyaçlarının ne olduğu dahi analiz edilmemiştir. Değişikliğe neden gidildiğinin gerekçesi toplumla paylaşılmamış, pilot bölge uygulamaları yapılmamış, alanın özneleri öğretmenler, akademisyenler ve biz veliler yok sayılarak kapalı kapılar ardında hazırlanmıştır. 27 programdan ve binlerce sayfadan oluşan müfredatın askı süreci on gün gibi kısa bir süreye sığdırılmış, 60 bini aşkın görüşün değerlendirilip değerlendirilmediğine dair kamuoyuna en ufak bilgi dahi verilmemiştir. Tüm derslerin bir değerle o değerlerin de dini kavramlarla eşleştirildiği fizikten matematiğe bütün derslerin din derslerine dönüştürüldüğü bir öğretim programı gerçeği ile karşı karşıyayız. Bir partinin sloganı müfredata isim olarak verilmiştir. Hem içerik hem müfredatın ismiyle bu program çocukların üstün yararını esas alan bir öğretim programı değil bir partinin yararını, çıkarını esas alan bir parti programıdır. Müfredattaki yeni bir insan, devlet, toplum tahayyülüne uygun öğrenci profili ifadesi ile siyasi iktidar politik ihtiyaçlarına uygun bir öğrenci profilini yeni rejime uygun bir şekilde hayata geçireceğini açıkça söylüyor” dedi.
‘Tüm öğrencilere burs verilmeli’
Okul öncesi kuran kursları ile dini eğitim 4 yaşa düşürüldüğünü hatırlatan Koç, “Yirmi iki yıldır iki temel hattın piyasalaştırma ve dinselleştirmenin daha da hız alarak sürdürüleceğinin ilk işareti 1-3 Aralık 2021’de gerçekleştirilen 20. Milli Eğitim Şurası ile verildi. Şura kararlarında birinci adım 4-6 yaş Kuran kurslarının yaygınlaştırılmasıydı. Zorunlu imam hatipleştirme, seçmeli adı altında 12 Eylül darbesinin ürünü zorunlu din dersleri, tüm okullarda seçmeli zorunlu din derslerinin haftalık ders saati sayısının artırılması, tarikatlarla yapılan protokol, iş birlikleri ile tüm okulların kuşatılması gibi onlarca adımın ötesine geçen en kritik adımlardan biri atıldı. Öyle hızlı yol alındı ki okul öncesi dini eğitim toplum temelli kurumlar adı altında kısa süre içinde yüzde 153 oranında artırıldı. Eğitim öğretim yılının başında bu sayı 127 bin 258’e ulaşmıştı ve Diyanet İşleri Başkanlığı her gün çocukların saçlarının, bedenlerinin kapatıldığı fotoğraflar eşliğinde yeni açılışlar yapmaya devam ediyor. Diyanet’in son açıklamasında 4-6 yaş aralığında bir milyonu aşkın çocuk Kuran kurslarında. 4-6 yaş Kuran kursları ücretsiz ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile yapılan protokolle çocuk başına ücret verilmektedir. Ancak kamu okullarında okul öncesi eğitim zorunlu değildir ve yönetmelik eliyle de paralı olduğu düzenlenmiştir. Kırtasiye vb ihtiyaçlar üzerinden ayrıca kamu okullarında da okul öncesi eğitim nüfusumuzun yarısından fazlasının asgari ücretle yaşamaya çalıştığı bir ülkede oldukça pahalıdır. Tüm çocuklarımız için okul öncesi eğitim ücretsiz, laik, kamusal olmalı, okul öncesini desteklemek için ihtiyacı olan tüm öğrencilere burs verilmelidir” şeklinde konuştu.