Türkiye’de yaşanan kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet vakalarının birçoğunda, mağdurlar cinayete kurban gitmeden önce uzaklaştırma ve koruma talebinde bulunuyor. Ancak alınan uzaklaştırma kararları yetersiz kaldığı için şiddetin ve cinayetlerin önüne geçilemiyor. Hukukçular, bu kararların çoğu zaman kağıt üzerinde kaldığını belirtiyor. Avukat Büşra Çimen, "Hukuki olarak önemli bir tedbir gibi görünse de, uygulamadaki büyük eksiklikler nedeniyle sadece bir kağıt parçası olmaktan öteye gidemiyor. Denetim ve yaptırımların eksikliği, elektronik kelepçenin sınırlı kullanımı, koruyucu hizmetlerin yetersizliği ve kolluk kuvvetlerinin müdahale süreçlerindeki aksaklıklar, faillerin hukuki boşluklardan faydalanmasına neden oluyor. Mevcut düzenlemelere göre uzaklaştırma kararını ihlal eden failler hakkında 3 ila 10 gün arasında zorlama hapsi uygulanabiliyor. Tekrar eden ihlallerde ceza 6 aya kadar uzasa da caydırıcı değil, daha ağır yaptırımlar uygulanmalı" dedi. 

‘Sıkı denetim şart’ 

Çimen’e göre elektronik kelepçe, şiddeti ve cinayetleri önlemede daha etkili bir yöntem. Ancak elektronik kelepçenin sınırlı kullanıldığını ve mağdurların güvenliği açısından daha yaygın uygulanması gerektiğini belirten Çimen, "Şiddete maruz kalan kadınların başvurabileceği mekanizmalar, KADES uygulaması ve şiddet önleme merkezleri de ne yazık ki yetersiz kalıyor. Toplumsal farkındalığın artırılması ve mağdurların şikâyet süreçlerinde desteklenmesi gerek. Kadınlara, 'Şikâyet etsen de bir şey değişmez' denilerek haklarını aramaları engelleniyor. Kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi için uzaklaştırma kararlarının sıkı şekilde denetlenmesi, elektronik kelepçe kullanımının artırılması ve cezaların ağırlaştırılması gerekiyor. Ayrıca hukuki süreçlerdeki eksikliklerin giderilmesi hayati önem taşıyor" diye konuştu. 

‘Ölümle sonuçlanıyor’ 

DÜNKADER Başkan Yardımcısı Berna Deveci ise, kadın cinayetlerinin çoğunda uzaklaştırma kararlarının bulunduğunu, ancak bu kararların ihlal edildiğini söyledi. Sosyal medya ve haberleri takip ederek bu durumu gözlemlediğini belirten Deveci, "Uzaklaştırma kararı olmasına rağmen failler yine de kadınları buluyor ve zarar veriyor. Maalesef bu durum çoğu zaman ölümle sonuçlanıyor. Kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi için eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapılması gerek. Kız çocukları 18 yaşına kadar eğitim almalı. Kadınlar meslek sahibi olursa şiddete karşı daha güçlü olabilir. Çalışma hayatında kadınlara yönelik ayrımcılık ve istihdam sorunları da bu şiddeti besleyen unsurlar arasında" ifadelerini kullandı. 

‘Pozitif ayrımcılığa karşıyım’ 

Ukrayna’dan Rus hava üslerine saldırı
Ukrayna’dan Rus hava üslerine saldırı
İçeriği Görüntüle

Toplumsal farkındalığın artırılması için devletin kamu spotları hazırlaması ve medyanın kadınları güçsüz göstermemesi gerektiğini vurgulayan Deveci, "Dizilerde kadına şiddet sahneleri işleniyor ama sonunda kazanan kadın olmalı. O senaryonun sonunda kadın başarsın, ölmesin. Güçlü kadın hikâyelerine daha çok yer verilmeli. Kadınlar toplumsal olarak güçlü bireyler olarak yetiştirilmeli. Ayrıca pozitif ayrımcılık da doğru bir yöntem değil. Kadınları desteklemek, onların ikinci sınıf vatandaş olduklarını kabul etmek anlamına gelmemeli. Asıl önemli olan kadın-erkek eşitliğini sağlamak ve kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmelerine olanak tanımaktır. Toplumumuzda, kadının eksik olduğunu ve erkekler kadar eşit olmadığını ifade eden atasözleri var. Anneler, babalar, sosyal medya, devlet ve kanunlar olarak bu tür atasözlerinden ve kadına yönelik pozitif ayrımcılıktan vazgeçmeliyiz. Kadınlarla erkeklerin kesinlikle eşit olması lazım" açıklamasında bulundu.

Kaynak: BUSE NUR AKAY