Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne bağlı Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı ekiplerince 1980'den bugüne kadar yurt dışına kaçırılan eserlerin Türkiye’ye iadesi için yürütülen çalışmalar kapsamında, Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) kaçırılan ve geçtiğimiz ay Türkiye’ye iadesi sağlanan 41 eserin tanıtımı Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla gerçekleştirildi. Tanıtım programına Bakan Ersoy’un yanı sıra ABD Başkonsolosu Julie A. Eadeh, Antalya Valisi Hulusi Şahin, İl Emniyet Müdürü Orhan Çevik, Kbyra Kazı Başkanı Doç. Dr. Şükrü Özdoğru ile müze ve bakanlık yetkilileri katıldı. Bakanlık yetkililerinin Manhattan Bölge Savcılığı ve İç Güvenlik Soruşturma Birimi ile gerçekleştirdiği çalışmalar neticesinde Burdur’daki Boubon Antik Kenti’nin 60 yıl önce yağmalanması sonucu ABD'ye kaçırılan 41 tarihi eser arasında bronz başlar, büst ve gümüş heykelcikler bulunuyor.
Bilimsel belge niteliğinde
Kbyra Kazı Başkanı Doç. Dr. Şükrü Özdoğru, Türkiye’ye iadesi sağlanan tarihi eserlerin, Anadolu’nun uzun tarihsel geçmişini, kültür yapı ve katmanını gösteren bilimsel belge niteliğinde olduğunu anlattı. Bunlar içerisinde en dikkat çekenin ise Burdur Gölhisar ilçesi İbecik köyündeki Boubon Antik Kenti’nden yurtdışına kaçırılan bronz heykeller ve bu heykellere ait olduğu bilinen parçalar olduğuna dikkat çeken Özdoğru, şunları kaydetti: “Bronz heykeller başta olmak üzere ait oldukları topraklara geri kazandırılan bu eserleri sadece döneminin estetiğini gösteren yüksek sanat ürünleri olarak değerlendirmek eksik olacaktır. Bunlar asıl itibarıyla ait oldukları geçmiş kültürlerin siyasi, tarihi, kültürel yapısı, inancı, ekonomisi ve diğer kültürlerle ilişkileri gibi birçok konuda bilgiler sağlayan birincil öneme sahip tarihsel veri kaynaklarıdır. Bir başka deyişle bu eserler ancak ve ancak ele geçtikleri yani ait oldukları coğrafya ve kültürel dokuyla birlikte değerlendirildiklerinde bir anlam ve bilimsel içerik kazanırlar. Ülkemizden kaçırılmış olan bu eserler bilinen en erken tarihlerden başlayarak Cumhuriyet dönemine kadar farklı zamanlarda bu coğrafyada yaşanmış tarihsel geçmişimizin ayrılmaz bir parçasıdırlar. Bu nitelikleriyle sadece ülke turizmi açısından değil, aynı zamanda ülkemiz tarih ve arkeoloji bilimi için de oldukça önemlidirler. Bu vesileyle konuyla ilgili bilim insanları ve meslektaşlarımız adına bu önemdeki eserlerin ait oldukları coğrafyaya, yuvalarına geri dönmeleri hususunda devletimizin kararlılığını gösteren ve imkanlarını seferber eden Sayın Bakanımıza teşekkürlerimizi arz ediyoruz."
2021’de sözleşme imzalandı
ABD Başkonsolosu Julie A. Eadeh, Türkiye’nin en büyük zenginlik kaynaklarından birinin kültürel miras olduğuna dikkat çekerek, “Üç yıldır buradayım ve birçok müzeyi ve arkeolojik alanı gezdim. İnanılmaz bir kaynak var. Türkiye ile varlıkların korunmasına ilişkin 2021’de sözleşme imzaladık. 61,9 milyon dolar değerinde kültürel varlık Türkiye’ye iade edildi. ABD’nin Türkiye Büyükelçiliği pek çok yatırım yaptı. Restorasyon çalışmalarına katkı sağladı. Kültürel varlık korunması ve gelecek nesillere çok kıymetli. Ortaklık ve iş birliğimiz kültürel mirasın korunması için devam edecek” diye konuştu.
41 eser ait olduğu yerde
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ise, çalışmalara hız kesmeden devam edeceklerini hatırlatarak, “Bu yoğun mesaimizi hem sizler yakından takip ediyorsunuz hem de biz her fırsatta sizlerle bir araya gelip elde ettiğimiz güzel sonuçları paylaşıyoruz. Bugün de burada ABD’den ve İngiltere’den iadesini sağladığımız ve gerçekleştirilen temizlik çalışmalarından sonra sizlerle buluşturduğumuz 42 eserimize dair iade sürecinin ayrıntılarını paylaşacağım. Öncelikle ülkemize, ait olduğu topraklara ABD’den getirdiğimiz 41 eserimiz hakkında bilgi vermek isterim. Eserler arasında 22 adet Kiliya tipi idol başı yer almaktadır. Bu idoller Kalkolitik Dönem’e tarihlenmekte olup yaklaşık 7000 yıllıktır. Aynı zamanda Batı Anadolu’daki Kalkolitik dönem kültürünü anlama çabalarımız açısından da oldukça önemli veriler sağlayan eserlerdir. Kiliya tipi idollerin zarar görmemiş halde olanlarının oldukça nadir bulunduğunu ve bu eserlerden bütün halde iki tanesinin iadesini 2021 ve 2023 yıllarında sağlamış olduğumuzu da hatırlatmak isterim. Kiliya idolleri 20. yüzyılın sanat dehaları arasında sayılan Constantine Brancusi, Amedeo Modigliani ve Henry Moore gibi isimlerin yontu ve tablolarına ilham vererek 7000 yıl öncesinden günümüz çağdaş sanatına etki etmişlerdir. Bu da sahip olduğumuz kültürel mirasın dünya sanat hayatındaki yansımalarını anlamamız açısından çok özel bir örnektir. İadesini sağladığımız eserler arasında ayrıca M.Ö. 7 ve 6. yüzyıla tarihlenen yaban keçisi stilinde yapılan pişmiş toprak vazo, M.Ö. 6. yüzyıla ait Kybele başı ve kadın büstü, M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına ait siyah figürlü vazo, M.S. 2. yüzyıla tarihlenen Minerva büstü, Gümüş Kybele Heykelciği ve Frig başlığı biçimli bronz miğferler bulunmaktadır” dedi.
60 yıl önce yağmalandı
‘Bugün burada bulunmamıza vesile olan eserlerin pek çoğu Türkiye için oldukça önemli olan bir alandan çıkmıştır’ diyen Ersoy, “Bundan 60 yıl kadar önce Türkiye’de bulunan Boubon Antik Kenti’nin yağmalanması sonucunda anıtsal boyutlarda pek çok bronz heykel, en az bir mermer heykel ve bronz heykel parçaları çalınmıştır. Yasadışı yollarla elde edilen bu eserlerin yine yasadışı bir organizasyonla ağırlıklı olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne geldiği, burada çeşitli müze ve koleksiyonlara satıldığı anlaşılmaktadır. Boubon Antik Kenti’nde gerçekleştirilen bu kaçakçılık olaylarına ilişkin açılan ve uzun zamandır süren soruşturma kapsamında New York Metropolitan Müzesinde sergilenen Olgun Caracalla Başı, Fordham Müzesinde sergilenen Genç Caracalla başı, Worcester Müzesinde sergilenen kadın başı, Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenen sakallı erkek maskı ile diğer Boubon heykellerine ait parçaların da ülkemize iadesinden ayrı bir mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. ABD’den iadesini sağladığımız bu 41 eserimiz dışında yine Boubon Antik Kentimize ait olduğunu tespit ettiğimiz ve İngiltere’den iadesini sağladığımız bir imparator heykeli var. Bu eserle ilgili iade süreci, ülkelerle yürüttüğümüz iş birliğinin ve imzaladığımız anlaşmaların uluslararası kamuoyundaki güçlü etkisini anlamak açısından değerlidir. Şöyle ki; 2011 yılında Amerika’da, Christie’s Müzayede Evi'nde satışa çıkarılan heykel bir koleksiyoncu tarafından satın alınıyor. Ancak son yıllarda Manhattan Bölge Savcılığı ile sürdürülen çalışmaların uluslararası basına yansımasıyla bu şahıs, İngiltere’deki koleksiyonunda yer alan söz konusu eserin yasadışı kökeninden haberdar oluyor. O andan itibaren de hiçbir hukuki baskı olmadan eserin ülkemize iadesini kabul ediyor. Onun gösterdiği bu hassasiyetin ve iş birlikçi yaklaşımın sorumluluk sahibi bütün koleksiyonerlere, suça ortak olmamak noktasında örnek teşkil etmesini ve yanlışa dur demek konusunda ilham olmasını umuyorum” şeklinde konuştu.
Sürekli dirsek teması
Kurumlar arasındaki iletişime dikkat çeken Ersoy, “Bu noktada Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığımız ile Manhattan Bölge Savcılığı ve Homeland Security Investigations arasındaki ilişkiyi vurgulamak yerinde olacaktır. Bu kurumlar arasında güvene dayalı olarak kurulan profesyonel iş birliğinin sonuçlarını bugün hep beraber kutlamaktayız. Manhattan Bölge Savcılığı ile son beş yıldır kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi alanında sürekli dirsek teması halindeyiz. Altını bilhassa çizmek isterim ki bu ekip işini en ahlaklı şekilde, etik ilkelere bağlı olarak yapan son derece çalışkan insanlardan oluşuyor. Hem ait olduğu ülkelerden yasadışı yollarla çıkarılmış eserlerin iadelerini sağlayarak zamanında yapılan hataları düzeltiyorlar hem de ABD’nin bu alandaki uluslararası imajına olumlu katkı sağlıyorlar. Dolayısıyla, ABD’li yetkililerin de gerek Manhattan Bölge Savcılığı gerekse Homeland Security Investigations’ı bu alanda desteklemekle çok yerinde hareket ettiklerini vurgulamak isterim. Başarıyla sonuçlandırdığımız bu süreçte elbette zikredilmesi gereken isimler var. Büyükelçi Sayın Jeffry Flake ve ekibine, İstanbul Başkonsolosu Sayın Julie Eadeh’ya, işin çok önemli bir bölümünü üstlenmiş olan Başsavcı Sayın Alvin Bragg’a, Savcı ve Eski Eserler Kaçakçılık Birimi Başkanı Sayın Albay Matthew Bogdanos’a, Suç Analisti Sayın Apsara Iyer’e ve ilgili birimin tüm çalışanlarına, Sayın Daniel Healey ve Sayın Prof. Dr. Brian Rose’a, başta Sayın Robert Mancene olmak üzere Homeland Security Investigations’ın ilgili bütün ekibine, söz konusu eserlerin iade sürecinde harcadıkları yoğun mesai ve iş birliği için teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.