Gaziantep FK karşısında sadece sahada değil, tribünde de ciddi bir baskıyla karşılaştık. Ev sahibi ekip, biletleri 27 TL’ye indirerek stadı doldurmayı başardı ve bunu yalnızca tribün estetiği için değil, saha sonuçları için yaptı. O tribün, 90 dakika boyunca susmadı. Rakibin paslarına tempo, her presine alkışla destek oldular. Bu atmosferde rakip oyuncular özgüvenle oynarken bizim futbolcularımız ayakta kalmakta zorlandı. Futbol yalnızca teknik direktörlerin çizdiği planlarla değil, arkasındaki toplulukla da oynanıyor. Ve biz bu maçta hem taktiksel hem duygusal olarak yalnız kaldık. Gaziantep’in maçın başında kurduğu baskıyı kırmak için sahaya daha dirençli, daha özgüvenli çıkmamız gerekirdi ama bu olmadı. Belki de ilk olarak, Antalyaspor’un tribün gücünü deplasmanda değil, kendi evinde bile aradığı gerçeğiyle yüzleşmeliyiz.

Galatasaray - Bodo/Glimt maçını Michael Oliver yönetecek
Galatasaray - Bodo/Glimt maçını Michael Oliver yönetecek
İçeriği Görüntüle

Rakip çok hazırdı
Bu mağlubiyeti değerlendirirken rakibin form durumunu da göz ardı etmemek gerekir. Gaziantep FK bu maça altı maçlık yenilmezlik serisiyle çıkmıştı ve bu özgüveni sahaya net bir biçimde yansıttı. Camara, Kozlowski, Bayo gibi isimler hem fiziksel hem mental olarak oyunun içindeydiler. Antalyaspor ise ilk yarıda ne savunma geçişlerini kontrol edebildi ne de hücumda çoğalabildi. Yeni teknik direktör Erol Bulut’un sistemine daha ilk maçta tam anlamıyla adapte olmamış bir takımla bu kadar hazır bir rakibe karşı direnmek kolay değildi. Ancak ikinci yarıdaki toparlanma, özellikle Bachir Gueye’nin iki golle yıldızlaştığı bölüm, bu takımın potansiyelini ortaya koydu. Tek eksik, 90 dakikaya yayılmış kolektif bir çaba ve sistem disipliniydi. Yani sorun skor tabelasında değil, ilk 45 dakikalık oyunun organizasyonunda gizliydi.

Kenetlenmek şart
Antalyaspor’un şu an en çok ihtiyaç duyduğu şey eleştiri değil, sabır. Erol Bulut bu takımla henüz birkaç idmana çıkabildi. Oyuncu tercihleri, diziliş değişiklikleri ve ikinci yarıda yaptığı müdahaleler, bize onun neyi hedeflediğini gösterdi: Daha dinamik, daha sert, daha üretken bir takım. Bu oyun bir anda oturmaz. Sene başı kampı geçirmemiş bir teknik direktörden, sezon ortasında mucize beklemek adil değil. Ona zaman tanımak, bu kulübün geleceğine yatırım yapmaktır. Her teknik direktör değişikliğinde sil baştan yapılan planlar yerine, artık sabit kalabilen, oturmuş bir yapıya ihtiyaç var. Bulut’a verilecek birkaç hafta, belki de önümüzdeki birkaç yılın temellerini atacak. Öyleyse bugün yapılması gereken, tribünden sosyal medyaya kadar camianın kenetlenmesi. Bu maçtan alınacak en büyük ders, pes etmeden inşa etmeye devam etmenin gerekliliğidir.

Muhabir: GÜRKAN BALCI