Antalyaspor’un 18 Temmuz’da yapılacağı açıklanan olağanüstü genel kurulu, kulüpte 2016’dan bu yana devam eden yönetim krizinin yeni bir dönemece girdiğini işaret ediyor. Son 9 yılda 6 kez başkan değişikliği yaşanması, kulübün sadece sportif değil, kurumsal açıdan da büyük bir istikrarsızlık içinde olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Dernek ve A.Ş. arasında yıllardır süren yönetimsel ayrışma, çoğu zaman koordinasyon eksikliğine ve karar alma süreçlerinde tıkanıklığa yol açtı. Bu yapı içinde görev alan başkanlar, kısa süreli başarılar kazansalar da kalıcı yapı oluşturmakta zorlandı. Özellikle transfer politikaları, altyapı yapılanması, borç yönetimi ve şehirle kurulan ekonomik ilişkilerde her gelen yönetimin farklı bir bakış açısıyla hareket etmesi, kulübün sürdürülebilir bir sistem kuramamasına neden oldu. Şimdi alınan kongre kararı, Antalyaspor’un bu kısır döngüyü kırmak için yeniden masaya oturacağı anlamına geliyor.
Ali Şafak Öztürk döneminin mirası
2016’da genç yaşta başkanlık koltuğuna oturan Ali Şafak Öztürk, Antalyaspor’u Süper Lig’in en dikkat çeken takımlarından biri haline getirmeyi başardı. Samuel Eto’o, Nasri ve Ménez gibi dünya yıldızlarını transfer ederek takımın marka değerini kısa sürede yükseltti. Bu dönem, kulübün en yüksek puanla tamamladığı sezonlardan birine ve Avrupa hedeflerine sahne oldu. Ancak aynı zamanda bu dönemde yapılan mali riskler ve kontrolsüz harcamalar, kulübün finansal açıdan zor duruma düşmesine neden oldu. Disiplin sorunları, soyunma odasındaki dengelerin bozulması ve yıldız oyuncularla yaşanan gerilimler, Öztürk’ün ilk istifa sürecini beraberinde getirdi. İkinci döneminde daha temkinli davransa da, camia içi çekişmeler, yönetim içi ayrılıklar ve ekonomik yük nedeniyle bir kez daha görevi bırakmak zorunda kaldı. Bugün hâlâ Antalyaspor’un sırtında taşıdığı borç yükünün önemli bir kısmı, bu yıldız transfer politikalarının mirası olarak değerlendiriliyor.
Geçici başkanların kısa vadeli rolleri
Ali Şafak Öztürk’ün ilk istifasının ardından başkanlığa gelen Cihan Bulut ve kısa süre sonra koltuğu devralan Mustafa Yılmaz, Antalyaspor’u büyük kriz dönemlerinde yöneten isimler olarak kayda geçti. Cihan Bulut, yüksek maliyetli yıldızlarla yolları ayırarak kulübün borç yükünü azaltmayı hedefledi ve kısa vadeli maaş ödemelerinde denge kurmaya çalıştı. Mustafa Yılmaz ise sadece birkaç ay süren başkanlık görevinde, kulübü Türkiye Kupası finaline taşıyarak büyük bir başarıya imza attı. Ancak her iki yönetim de kalıcı bir spor politikası geliştirecek zamanı ve ortamı bulamadı. Mustafa Yılmaz’ın sağlık sorunları nedeniyle istifası, Antalyaspor’un her anlamda yapısal bir revizyona ihtiyaç duyduğunu bir kez daha ortaya koydu. Bu geçici dönemler, kulübün istikrar arayışının her seferinde kısa vadeli çözümlerle ertelendiği, ancak temelin hiç sağlamlaştırılamadığı bir tabloyu gözler önüne serdi.
Aziz Çetin’le gelen sportif başarı
2021’de göreve gelen Aziz Çetin, Antalyaspor’un son yıllardaki en başarılı sportif dönemlerinden birinin mimarı oldu. Nuri Şahin’i futbol sorumlusu olarak takımın başına getirmesiyle hem cesur bir karar aldı hem de uzun vadeli bir teknik direktör profili oluşturdu. Nuri Şahin’in liderliğinde gelen 14 maçlık yenilmezlik serisi ve 59 puanla tamamlanan sezon, kırmızı-beyazlıları yeniden ligin üst sıralarına taşıdı. Ancak bu sportif başarıya rağmen, kulüp içindeki yapısal çatışmalar yine gündeme geldi. Dernek ve A.Ş. arasındaki güç dengeleri bozuldu, yönetim kurulları arasında karar alma süreçlerinde çatlaklar oluştu. Aziz Çetin, bu çatışmalar nedeniyle A.Ş. başkanlığından ayrılmak zorunda kaldı. Bu süreç, camianın en başarılı sezonlarında dahi yönetimsel barışın sağlanamamasının Antalyaspor’un en büyük zaaflarından biri olduğunu gösterdi. Çetin, istifasına rağmen dernek başkanlığına devam ederken, kulübün iç barışının kurumsal bir reformla sağlanması gerektiği fikrini güçlendirdi.
Sabri Gülel’in dönemi: Mali kontrol ve sessizlik
Aziz Çetin’in ardından A.Ş. başkanlığına getirilen Sabri Gülel, kamuoyunun fazla önünde olmayan ama içeride kritik sorumluluklar üstlenen bir isim oldu. Kulübün mali tablolarını denetlettirdi, borç yapılarını yeniden yapılandırmaya çalıştı ve gelir-gider dengesini kurma çabası içine girdi. Teknik anlamda ise Nuri Şahin’in vedası sonrası takımın başında istikrar sağlamaya çalıştı. Ancak taraftarla zayıf iletişim, sponsorluklarda beklenen desteğin sağlanamaması ve transfer tahtasının açılamaması gibi sorunlar Gülel’in dönemini gölgede bıraktı. Bu süreçte kulüp, finansal anlamda zaman kazandı fakat gelişim değil korunma stratejisi izledi.
Sinan Boztepe ile gerilimli bir süreç
2023’te yapılan kongrede başkanlığa seçilen Sinan Boztepe, Antalyaspor’da her iki yönetim yapısını bir araya getirme hedefiyle yola çıktı ancak kısa sürede dernek ve A.Ş. tarafları arasındaki gerilimin odağında kaldı. Emre Belözoğlu’nu teknik direktörlük görevine getirerek kamuoyunda büyük beklenti yarattı, ancak finansal kaynakların yetersizliği nedeniyle bu projeyi sürdürülebilir kılmakta zorlandı. Boztepe, özellikle son aylarda yaptığı açıklamalarda kulüp içindeki sabotajlara ve “çok başlılık” sistemine karşı sert ifadeler kullandı. Yönetim içi istifalar, transfer yasağının kaldırılamaması ve taraftarla yaşanan kopukluk, Boztepe’nin hem yıpranmasına hem de kamuoyunda yalnızlaşmasına yol açtı. Görevi bırakma kararı alması ve 18 Temmuz’da yapılacak kongrenin ilan edilmesiyle birlikte, Antalyaspor’da bir dönemin daha sancılı şekilde sona erdiği tescillendi.
Rıza Perçin: İçerden gelen aday
Antalyaspor’un 18 Temmuz’daki kongresinde başkanlık için adı en güçlü şekilde geçen isim olan Rıza Perçin, kulüp tarihinin son on yılındaki birçok döneme doğrudan tanıklık etmiş bir yönetici. 2015’te Gültekin Gencer yönetiminde görev alan, Eto’o transferinde aktif rol oynayan Perçin, son dönemde ASTURDER vasıtasıyla kulübe ekonomik katkı sağlayan projeler geliştirdi. Halen kulüp yönetiminde başkan vekilliği görevini yürüten Perçin, hem A.Ş. hem dernek yapısında yer alarak nadir bir denge figürü olarak öne çıkıyor. Bu yapısal tecrübesi, kulüp içinde oluşan kamplaşmayı sona erdirebilecek birleştirici rolünü güçlendiriyor. Perçin’in en büyük vaadi ise artık camianın büyük bölümünde rahatsızlık yaratan çok başlı yönetsel yapıya son vererek, kulübü tek sesli bir yönetim anlayışıyla yeniden ayağa kaldırmak.
Turizmle güçlenen vizyon planı
Rıza Perçin’in Antalyaspor başkan adaylığı sürecindeki en dikkat çekici yönlerinden biri, Antalya’nın turizm potansiyelini doğrudan kulübün mali kaynaklarına entegre etme hedefi. ASTURDER başkanlığı döneminde hayata geçirdiği projelerle otellerin kombine desteği, turistlerin maçlara yönlendirilmesi ve Antalya’daki turizm gelirlerinden kulübe sabit katkı sağlanması gibi somut planları kamuoyuna sundu. Antalya Valiliği’yle yaptığı görüşmeler sonucunda bu projelere kamu desteği alması da Perçin’in projelerinin ciddiyetini gösteriyor. Eğer başkan seçilirse, bu turizm odaklı vizyon sadece Antalyaspor’un değil, Türk futbolunun finansal çeşitlilik anlamında örnek alınabilecek modellerinden biri olabilir. Kalıcı gelir elde edebilen bir Antalyaspor profili çizmek, bugüne dek yalnızca hayal olarak kalan ekonomik özgürlüğün anahtarı olabilir.