Bugün Antalya dünya turizminin başkenti olmaya aday bir şehirdir. Kimse kendini kandırmasın Akdeniz'in incisi falan değiliz. Üçüncü sınıf turistlere birinci sınıf tatili üç kuruşa yaptıran bir şehirden öteye geçemedik. Geçemiyoruz. Çünkü Antalya dünya çapında meşhur bir şehir değil. Ses getirici bir tarafı yok. İnsanlar Antalya'yı bilmiyor. Bilenlerin de tek aklına gelen deniz-kum-güneş. Ötesi yok.
Tüm bunları aşmanın yolu da marka şehir olmak. Bunun da iki yolu var. Birincisi en iyi ihtimalle 20-30 senede Türkiye'nin, dünyanın en gelişmiş ilk 5 ülkesi arasına girmesini beklemek. İkincisi de Antalya'ya büyük bir eser kazandırarak dünyaya göstermek. Daha açık ifadesiyle sansasyon yaratmak.
Şimdi biz bir gemiye binsek. Nereye diye soranlara da Amerika'yı keşfetmeye gidiyoruz desek. Cümle alem bize gülmez mi? Güler tabi ki. Neden? Çünkü Amerika keşfedeli 500 yıl oldu. Bir daha keşfetmenin alemi yok.
İşte Mısır. 1997'de terör saldırılarıyla turizmi bitme noktasına gelince ne yaptı? Gitti Hollywood'a, bastı parayı üç beş mumya filmi yaptırdı. Gitti yazarlara bastı parayı üç beş firavun romanı yazdırdı. Bozulan imajını yeniden düzeltti.
İşte Dubai. Çölün ortasında bir yer. Dubai şeyhi baktı ki bu iş petrol satarak gitmeyecek. Ülkesini turizm, eğlence ve alışveriş ülkesi yapmaya karar verdi. Bastı parayı yaptırdı yelken otelini, dikti adaları denizin ortasına. Çatır çatır da sattı. Belgesel kanalları bir dönem o yapıların nasıl yapıldığını gösteren belgesellerle dolu değil miydi? Çocuğa sorsan biliyor.
Biz de böyle yapmalıyız. Dünya'nın beğeniyle izleyeceği bir eser koymalıyız ortaya. Çağırmalıyız belgesel kanallarını. Belgeselini yaptırmalıyız. Hollywood filmlerine set olmalı, romanlarda adı geçmeli.
Böyle bir eserin yapılacağı ilk yer Özel İdare Binası'nın olduğu yerdir. Ama biz hala yıkılsın mı yıkılmasın mı onu tartışıyoruz. 40 yıllık ruhsatsız bina hepimizin hakkından geldi. Tüm Antalya'ya meydan okurcasına duruyor yerinde.
Öte yandan kimi kafalara kalsa böyle bir eser hiç yapılmamalı. Dünya'ya örnek bir imar durumumuz var ya. Aman halel gelmesin. Kentin olmayan dokusu korunsun.
Kimilerine kalsa böyle bir eseri giderler Çubuk Beline yaparlar. Maksat vatandaş gidemesin. Ne kadar dağın başında olursa o kadar güzel.
Fark edemediğimiz şey zamanın hızla aktığıdır. Akdeniz çanağında bir sürü rakibimiz var. Hava yolu ile ulaşılamayan yer kalmadı. Adam kutuplara tatile gidiyor. Esasen bu halde bile turizmimizin her yıl rekorlar kırması bir mucize. Ama bu da bir yere kadar.
Evet zaman hızla akıp gidiyor. Biz de bakıyoruz. Antalya'nın dünyaca tanınan bir şehir olması için taşın altına elimizi sokamıyoruz. Cesaret edemiyoruz. Kimilerimiz ufak tefek hesaplar peşinde koşuyor. Kimilerimiz de Amerika'yı yeniden keşfetmeye çalışıyor.