“Yıllardır tanıdığınız insan ben değilim artık. Değiştim, değişmeye de devam ediyorum.  Korkularım ve kaygılarım vardı önceden. Kimseyi kırmak ve yanlışlıkla da olsa üzmek istemeyen biriydim. Sorunlarımla kendi kendime baş etmeye çalışır, gurur yapar desteğine ihtiyacım var diyemezdim. Gülerdim çokça. Kimsenin gülmediği kadar. Ağlamazdım insan içinde fazla dolmadıkça. Tutardım kendimi söyleyemezdim duygularımı. Atardım, atardım hep içime. Ben günlerce uyuyamazken, onlar yaptıklarından bir haberdi belki de.  Arkadan iş çevirmek gibi bir ifade yoktu lugatımda. Ne demekti ki hem arkadan iş çevirmek? Ben yalan bile söyleyemezken hem de. Herkes hata yapardı ve mutlaka bir açıklaması olurdu. Böyle düşünmeme rağmen benim hata yapma imkanım yoktu. Onurlu, gururlu, kendi alanı olan, değerlerine sahip çıkan biri olarak kalmalıydım. Ve bu bakış açıma sıkı sıkı tutundum. Hatta yapışmaktı benimkisi. Nefes alma arası bırakmaz mı insan kendine. Bak şimdi üzüldüm bana. Sonra bir an oldu ve birçok insan gibi kırılma noktalarımın farkına vardım. İnsanlık hali deyip geçmedim bu kez. Yaralarımı gördüm. Yaralarımın bilerek açıldığını, sarılması gerekirken daha çok kanatıldığını gördüm. Benim kendimde alınganlık sandığımın, kırılma noktası kadar ciddi hasarlar olduğunu anladım.  İnsandım. Taş değildim ya! Bitti dedim. Bitti!  ‘Kim bende ne kadarsa ben de onda o kadar olmalı, kim ağacımın dalını kırıyorsa kökünü sökmeliyim’ cümlelerini gördükten itibaren tam beni tarif ettiğini, bunu uygulamam gerektiğini düşündüm.  Demek ki benim gibi canı yananlar var. Hem hayat hangimizi değişmek zorunda bırakmıyor ki? Ders alana kadar devam ediyorduk ya hani benzer olayları yaşamaya? İşte ben şimdi tam böyle. Dersimi aldım. Nasıl işine geliyorsa artık! Bir adım senden bir adım benden.  Siz hep derdiniz ya ‘Çiçek bile su olmadan açmıyor’ dengesi buymuş yaşamın. Öyle almadan vermek yok. Can yakanın empatisini ben veremem, kendimi korumayı ve savunmayı öğreniyorum şimdi. Bana altın sepette sunulmadı hayat.  Kırılır mıyım diye korkanım olmadı hiç. Arkamı güvenle yaslamadım kimseye. Ben yaslamalarına izin verdim. Onlar yasladıkça çıktı kamburum. Sırtımdaki bozukluk değil,  hamal sepeti. Yüklenen, herkesi düşünen koruyan sepeti. Kaybetmekten korkmuyorum şimdi. Özgürüm. İyileşiyor yaralarım. Daha dik duruyorum.  Benim gibi olanlara tavsiyemdir. Korkmayın. Siz ne kadarsanız onlar da o kadar.”
Önemli olan korkularınla yüzleşmek ve değişime açık olmaktadır. El alem bugün var yarın yok. Değişen, kendini önemseyen bir danışan notlarından hikayelenmiştir. Kendinizi unutmamanız dileği ile.